30 Aralık 2008 Salı

Yine Macera….

Efendimmm, bizim çok güldüğümüz bir olayı sizinle paylaşmak istedim. Dün HP yılbaşı partisine gitmek üzere yola çıktık. Kar yağışı nedeniyle yollar felç. Ne yapsak ne etsek derken taksiye atıverdik kendimizi (Eda, Yaso, ben “moderen folk üçlüsü” ). Bindik binmesine ama telaşımız geçmedi. Taksiciye çaktırmadan fıs fıs metroya mı binsek, onu mu yapsak, şurdan mı gitsek, öyle mi, böyle mi, derken inip metroya binmeye karar verdik kokoş hallerimizle. Taksiciye para verirken çantamdaki zarfları gördü, adam ne dese beğenirsiniz. “Düğüne mi abla?” :)...

Merdivenlerden inerken metronun geldiğini duyduk, başladık koşmaya. Önderimiz Yaso, arkasından Edoş, en arkada ben :) Kapılar kapandı kapanacak Yaso ve Eda hızını aldı ve açık ara taaa ilerki vagona doğru koştular. Zavallı ben de önüme çıkan insanlar yüzünden arkada kaldım. Baktım olacak gibi değil hemen yanımdaki vagona bindim, binerken de “Edaaaaaa ben biniyorum inişte görüşürüzzz” diye bağırdım. Metro haraket etti ben başka bir yerde Yasolar başka bir yerde. “Acaba beni duydular mı? Peki ben nerede ineceğim?” diye kendimi düşünmekten alamadım. Sıkış pıkış olduğum yerde telefonumu çıkardım. Baktım metro Mecidiyeköy durağına geliyor hazırlandım bir sonraki vagona koştum ve bindim. Ne göreyim bizim kızlar yok!. Nerede ineceğim, ne yapacağım? Hemen Yasemin’i aradım ama telefonu meşgül :( İçimden dedim ki kız metroda bile telefonla konuşuyor :) Tahminen Levent’te inecektim, artık iş şansa kalmıştı. Son bir kez daha şansımı deniyeyim dedim ve bir sonraki durakta inip öteki vagona doğru koşmaya başladım. Ayağımdaki ince topuklularla bir yandan koşarken bir yandan da camdan içerlere bakıyorum ki, “Dileekk” diye bir ses duydum. Meğer aynı vagondaymışız ama ben başka bir yere koşuyorum, durup saniye farkı ile vagona attım kendimi. İnene kadar kahkahalarla güldük. Makyaj falan kalmadı göz yaşlarımızdan. Birbirimizi görmeseydik ben bütün vagonları gezecektim :)

3 yorum:

asuman dedi ki...

Dilek, sen beni gülmekten öldüreceksin. Okurken hareketlerin gözümün önünden geçti inan. Tam senlik panik durumu:)

Yaso dedi ki...

Bu olayı yaşamanız lazımdı. Eda ile gülmekten uzun süre kendimize gelemedik. Bir de bizim taraftan bakın, Gayrettepe istasyonunda kapının biraz gerisinde duruyoruz ve birden koridorda hem heyecanlı hem de pişmiş kelle gibi gülen bir kız son hız vagonlara baka baka koşuyor. Öylesine hızını alamamış ki, bizi görünce 1-2 adım geri gelip sendeledi hatta:)
Bir Jim Carrey filminde kendimi başrolde gibi hissettim.

Dilek'le macera bitmiyor ki, inince taksiye bindik. Aa, dedi bana, "ben geçen gün bu adamla çekim yapmıştım" Ben gayet anlamayan bir tavırla durumu kavramaya çalıştım ama bir yandan da bunları her normal insan yaşar mı diye düşünmeden edemedim. Meğersem geçenlerde bir arkadaşının doğum günü için farklı kişilerden doğum günü mesajı almış, bu adam da o kişilerden biriymiş, Levazım Taksi'den Can Bey:))

Nazlito dedi ki...

Sen çok yaşa Dilek:) Çok eğlendim:)))