30 Ekim 2012 Salı

Bayramdan önce ne yaptığını/mızı biliyorum...

Evet, bayramdan önce bütün Marjinal’in yaptığı bir şey vardı... Ev sahipliği!

Porter Novelli, bu sene EMEA toplantısını İstanbul’da yapmaya karar verdi. 15 Ekim haftası, biz Marjinalliler için tatlı telaşların haftası oldu. Onlarca ülkeden gelen misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlamak için rezervasyonlar, hazırlıklar, planlar, programlar yapıldı.


Büyük gün geldi çattı, 15 Ekim Pazartesi, (bilen bilir, meşhur yüksek tavanlı, hakiki Fransız balkonlu, ucundan İstanbul manzaralı tarihi binadaki) ofisimizde kalabalık bir misafir grubunu başarıyla ağırladık.


Türk misafirperverliği zaten boynumuz borcuydu, onunla yetinmeyenleri özel İstanbul turlarına çıkarttık, Asmalımescit’te kebapçılara yolladık, klasik turist rotasına yerli yerinde eklemeler yaptık. Bazıları iş toplantısıyla kalmadı, haftayı hafta sonuna bağlayıp ailelerini de çağırdılar. (Bu aralar göçmen sayısında artış olursa, sorumluluk bizimdir!)


Gün gelip iş arkadaşlarımızla birlikte tatil yaptığımızı, gün gelip çılgın partiler verdiğimizi, gün gelmesini beklemeden 7/24 kedilerimizle, Gasparımız köpeğimizle yaşadığımızı duyanlar inanamadı. Bence bu insanlara “İstanbul’da en çok ne yaptınız” deseler, ortak cevap “şaşırdık” olurdu... Avrupa ve Amerika’nın iletişimcilerini şaşırtabilmek de sanırım hepimizin ortak yaşadığı kişisel tatmin oldu.


Yalnız bir ara ben kendimi fazla kaptırmış olacağım ki, onca yemeğin üstüne bir de baklavanın tadına baksınlar diye ısrar ettiğim 3-4 kişilik grup aynı anda “siz PR’cısınız değil mi, biz de...” diyip beni susturdular. Ben de “hava burada ne kadar güzelmiş, her yerde yağmur var” diyen aynı gruba “sizin için her şeyi ayarladık, aklınıza gelebilecek her şeyi, çünkü biz PR’cıyız!” diyip intikamımı aldım.


Akdeniz etkisinden midir bilinmez, misafirperverlik hakikaten kanımızda var. Ben ki dünyanın en yabani çocuğuydum, en çok “misafirler gitmesin” diye ağladığımı hatırlıyorum. Büyüdük, misafirler ülke sınırlarını aştı, işin içine bir de rakı, şiş kebap, Boğaz hattı dahil oldu. Şimdi yine kapı çalsa, 45 kişi bir anda yine içeri dalsa, gık demeyiz, çıkartır gezdirir, yedirir, içirir, kadehimizi tokuştururuz.

Sözün özü, “Annnee yine gelsinleer!”

24 Ekim 2012 Çarşamba

Yiğit Alp aramızda

Marjinal Hawaii'de

Biz bugün Marjinal'de dinleyenlerin dinlemeyenlere anlatamayacağı bir ukulele ziyafeti dinledik.


Gezentiler Kümesi

Yaratıcı olmak...

Bence bu dünyayı basit fikirler kurtaracak.
(Şimdilik) dünyayı kurtarmasalar da basit bir fikirle harika bir bayram kartı yaratan, günümüzü şenlendiren, yüzümüzü güldüren müşterimiz Brown-Forman Türkiye'nin paylaşımını daha çok insan görsün istedik. (Lütfen fotoğrafın üstüne tıklayarak büyütünüz)

Kansız bayramlar dileğiyle...




4 Ekim 2012 Perşembe

Farklı bir 'Tarih Tekerrürdür' Öyküsü





Yıl 1972. Jack Porter ve Bill Novelli'nin bir ezber bozmak üzere yola çıktığı tarih. Çıktıkları yol onları sosyal pazarlamanın öncüsü yapacak ve değerleri, fikirleri, davranışları daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde değiştirecek fırsatların penceresi ardına kadar açılacaktı. Bu iki öncü her şeyin mutlaka bir yolu bir olduğuna yürekten inanıyordu. Kararlıydılar. 

Aynı durum bugün için de geçerli. Markanızı, ele aldığınız konuları ya da durumları dönüştürecek olan gizli potansiyelin kilidini açacak anahtarları buluncaya değin çabalarımızdan vazgeçmiyoruz. Şimdiye dek öyle yapıldı diye her zamanki çözümlere başvurmak yerine, eski köye yeni adetler getiriyoruz. Derinlemesine, verilere dayalı, ileri tekniklerle geliştirilen ölçümleri isabetli yaratıcılıkla harmanlıyor, çarpıcı fırsatların kapılarını açacak doğru çözümleri buluyoruz.

Porter Novelli'nin 40'ıncı yıldönümü bizlerin Halkla İlişkiler sektöründe ezber bozan katkılarımızı kutlamamız anlamına geliyor. Kutladığımız bir şiarımız daha var: Birlikte çalıştığımız ortaklarımızı dönüştürme hedefimizdeki kararlığımız, onların düşündüklerinden de BÜYÜKTÜR. Ve bu hiç değişmeyecektir.


www.porternovelli.com/40years/

MPN Yemek


Nazli bile o ayakla geldi:) Bravo Nazli.
Somer hala çektiğin fotoğrafları göremedik.

Tarlabaşı Batakhanelerinde Bir Akşam


Çekirdek


çekirdekten yetiştiriyoruz :))

3 Ekim 2012 Çarşamba

Sen de mi marjinaldin be Jack?



Lynchburg'dan İstanbul'a bir gençlik hikayesi. 
Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdü ve Tamer Küçükceran da oradaydı. 

Hey gidi Eylül...