28 Ocak 2013 Pazartesi

Trendwatching 2013 kehanetlerinden Türkiye nasıl etkilenir?


Trendwatching’de 2013’e dair öngörülen 12 trendden ülkemizi en çok etkileyecek olanı hiç şüphesiz gelişmekte olan ülkeler için öngörülen EMERGING² yani, ülkelerin kendisiyle çarpımı oranındaki ekonomik büyüme öngörüsü.

Gelişmekte olan ülkelerin gelişmekte olan markaları dünyanın her yerindeki yeni gelişmekte olan orta sınıfların ihtiyaçlarını karşılamakta.

Son yirmi yılda gelişmiş ekonomiler gelişmekte olan pazarlara ürün ve hizmet götürüyordu. Şu anda bambaşka bir trendle karşı karşıyayız. Trendwatching’ göre: Gelişmekte olan pazarların yine gelişmekte olan diğer pazarlara yönelik geliştirdiği ürün ve hizmetlerde bir patlamaya hazır olmalıyız. Çünkü küresel piyasaların yeni süper güçlerinin gelişmekte olan ekonomilerden çıkması bekleniyor!

Çin ve Brezilya markaları Türkiye, Hindistan veya Güney Afrika’daki orta sınıfların gözdesi olurken, Türkiye, Hindistan veya Güney Afrika markalarının da bu ülkelerde önemli ölçüde şansı bulunuyor.

Örneğin Türkiye merkezli Peak Games (http://www.peakgames.net/), Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika genelinde sahip olduğu ayda 30 milyon aktif kullanıcıyla şu anda dünyanın 3. en büyük sosyal oyun platformu. Şirket 2012’nin ilk çeyreği itibariyle gelirlerini 2011’in ilk çeyreğine kıyasla ona katlamış durumda.

İlginç bir veri daha: 2013 yılında ilk kez yeni gelişmekte olan ekonomilerin toplam gayrisafi millî hasılası gelişmiş ekonomilerin üzerine çıkacak. Satın alma gücü paritesi olarak ölçüldüğünde 44,1 trilyon dolara karşılık 42,7 trilyon dolar (Kaynak: IMF, Ekim 2012).
  
Diğer 11 trend ve birbirinden ilginç vaka örnekleri için bkz. http://www.trendwatching.com/tr/trends/10trends2013/

Neyse halimiz o çıksın tüketici trendleri falımız…


Her yıl astrologlar gelecek yıl bizi neler beklediğine dair kehanetlerde bulunur. Bizim için geleceği biraz olsun öngörebilmek anlamına gelen bu kehanetler, her ne kadar doğruluğunu çoğu zaman kabul etmek istemesek de inkar etmeyelim, hepimizin ilgisini çeker, hatta pozitifse hoşumuza gider.

Trendwatching, yurtta ve cihanda çok sayıda trend takipçisi tarafından çoktan keşfedilmiş bir yer. 2013’ün en önemli 10 tüketici trendinin 12 ay boyunca dikkatle takip edip uygulamaya taşımanızı öneriyor.

Bunlardan biri PRESUMERS ve CUSTOWNERS adı verilen trend.

Buna göre tüketiciler ürün ve hizmetlerle henüz piyasaya çıkmadan önce onlara destek olmak, fon sağlamak ve tanıtımını yapmak için haşır neşir olmayı seviyor. 

PRESUMER tüketicilerin crowdfunding platformlarında harcadığı tutar 2009 yılında sadece 530 milyon dolar iken 2011’de 1,3 milyara ve 2012’de 2,8 milyar dolara ulaşmış (Kaynak: Massolution/The Economist, Mayıs 2012).

PRESUMER tüketicilerin geçeceği bir sonraki aşama ne mi? CUSTOWNERS: pasif tüketicilikten, markalara fon sağlama/yatırım yapmaya (hisselerini satın almak da dahil) doğru aşama kaydeden tüketiciler.

Ancak bu iş bilinci yüksek tüketiciler çoğunlukla finansal olduğu kadar duygusal bir kazancın da peşindeler. İşte bu yüzden, sadece açık, dost canlısı, dürüst, güvenilir, şeffaf ve ‘insani’ yapıdaki markalar bu hevesli CUSTOWNER tüketicilerin ilgisini çekmeyi başarabilecek.

İşte size birkaç örnek:

ZAOZAO: Moda tutkunları için sosyal ön-perakandeci

Eylül 2012’de Hong Kong’da kurulan online bir platform olan ZAOZAO (https://www.shopzaozao.com) kendisini “sosyal ön-perkandeci” olarak tanımlıyor. ZAOZAO moda tasarımcılarına lansman öncesi ürünlerini sitede sergileme ve sitenin modasever takipçileri arasında üretim için fon toplama imkânı sağlıyor.


Brikstarter: Kickstarter projelerine ürün prototipi tasarlamaya ve üretmeye yardım ediyor

Brikstarter (http://brikstarter.com/) Kasım 2102’de kuruldu. Şirket, ürün odaklı Kickstarter projelerine, bilgisayar destekli tasarım ve 3D yazdırma modelleri üreterek, tanıtım videoları hazırlayarak ve üretim için gerekli fon toplanması halinde üretici bularak destek oluyor. Proje sahipleri Brikstarter’a toplanan başlangıç fonun %10’unu ve ürün satışlarından elde edilecek gelirin %10’unu vermeyi kabul etmek zorunda.


Diğer 11 trend ve birbirinden ilginç vaka örnekleri için bkz. http://www.trendwatching.com/tr/trends/10trends2013/

Huzur...

Şu güzelliğe bakın:))

24 Ocak 2013 Perşembe

Kadınlar eşitlikçi anayasa istiyor!




 Kadın Adayları Destekleme Derneği'nin düzenlediği “Anayasa ve Eşit Temsil Semineri”nin bu alanda son derece önemli bir bilgi kaynağı oluşturduğunu düşünüyoruz ve  katılamayanlar için  “eşit temsilin” farklı boyutlarının ele alındığı seminerden konuşma notlarını sizlerle paylaşmak istiyoruz. 

Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER), 19 Ocak 2013 Cumartesi günü  “Anayasa ve Eşit Temsil Semineri”ni düzenledi. Seminer, Friedrich Ebert Stiftung ve Swedish International Development Cooperation Agency’nin (SIDA) desteğiyle gerçekleştirildi. Taksim Hill Otel’de düzenlenen etkinliğe, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, avukatlar ve akademisyenler katıldı.

KA.DER Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem Aydın açılışta yaptığı konuşmada, kadın örgütlerinin, anayasa hazırlama sürecine nasıl dahil olduklarını ve hangi çalışmaları yaptıklarını anlattı: “2007’de ilk kez anayasanın yeniden ele alınacağı gündeme geldiğinde, hükümet tüm sivil toplum kuruluşlarına bir çağrıda bulundu. Bu çağrı çerçevesinde 200’den fazla örgüt ve bağımsız akademisyenler bir araya gelerek taslak bir anayasa hazırladık. Bu taslağı hazırlarken amacımız, anayasanın maddelerinin içine girmek, o maddeleri yeniden yazmak, anayasadaki ifadeleri daha eşitlikçi bir hale getirmekti. Sonrasındaki süreçte hükümet kendi hazırladığı taslağı çöpe attı ve tartışmalar başka türlü bir tartışmaya dönüştü.


18 Ocak 2013 Cuma

Ezgi'nin seyir defterinden



Akşam gazetesinin ekinde Ezgi'nin yeni yazısı çıktı.

Bir metin bu kadar mı keyifle okunur sevgili Ezgi?

Bir kent anlatıcısı oldun çıktın.

Bu yolda sana ben de muhteşem bir seyahat diliyorum.

Kalemine, yeteneğine sağlık!


İzler...


Ölümün ardından çoğumuz onu anlatırken kendimizi de anlatıyoruz aslında. Kimimizin çocukluğuna, kimimizin gençliğine, kimimizin olgun yıllarına rastlıyor onunla tanışmamız. Kimimiz onun geçmişteki katkılarını sosyal medyadan takip edilebilecek kadar yeni kuşaktan…

İlk onunla yurtdışı bağlantısını kurmuştu Türkiye. Brüksel muhabiri Birand, Moskova muhabiri Birand, Öcalan’la görüşen Birand… Şimdiki kuşak bilmez, bir zamanlar pek içimize kapalıydık ülkecek.

32. Gün! Hani o sıralar üniversitedeydik, arkadaşlarla toplanırdık. Geceleri hiç kaçırmazdık Birand’ın programını. Konuşmasını taklit ederdik.

Emret Komutanım ile nesnel bakışın örneklerinden birini vermiş, araştırmacı gazeteci kimliğiyle örnek olmuştu.

Ölüm döşeğinde bile son çabası, maillerde takılıp duran o son köşe yazısını göndermek olan, yaşamını mesleğiyle birleştirmiş bir gazeteci.

 Ah, sevgili Mehmet Ali Birand, bir ülke tarihine damganızı vurdunuz. Elbette unutulmayacaksınız!

İnsanoğlunu sonsuzluğa karıştıran ölüm olgusunun ardından bir şeyler demek çok zor…

10 Ocak 2013 Perşembe

Gazetecilerin Bahtı Açık Olsun!



Meslekleri merkeze alan web sitesi CareerCast.com tarafından 2013 yılında yapılan bir araştırmaya göre gazetecilik, dünyanın en stresli 10 mesleği arasında yer alıyor. Sıralamadaki yeri de taksi şoförleri ve polislerden yukarıda. En üst sıralarda yer alanlar ise havayolu pilotları, itfaiyeciler ve ordu personeli!

PEN International’a göre Türkiye'de Kasım 2012 itibariyle 70’ten fazla yazar ve gazeteci tutuklu; en az 60 gazeteci, yayıncı ve yazar ise yargılanma sürecinde olup yıllarca sürebilecek davalar içerisinde kapana kısılmış durumda. Çoğu Terörle Mücadele yasaları kapsamında tutuklanıyor. Mesnet ise yazdıkları metinler.

Pilotlar, birkaç saatlik uçuşta uçakta kadın-erkek-çocuk yolcuları sağ salim varacaklarıyere ulaştırmak zorundalar ve havada oluşabilecek bir arızanın ya da uçuştaki bir aksaklığın sonunun ölümle bitecek olma olasılığı stres sözcüğünün yetmeyeceği kadar ağır bir yük. Alevlerin arasına atlayan itfaiyeciler ise en kötü ölüm biçimine meydan okuyarak canlarını tehlikeye atıyorlar. Asker, ülke savunmasında ölümüne savaşıyor. Gazeteci ise tüm topluma yönelik bir çabayla doğru haber iletme, bilinçlendirme, uyarma, bağımsız duruş sergileme görevini yükleniyor. Hasılı, yurttaşların bilgiye ulaşmasına aracılık ediyor.

Bu edim neden bu kadar tehlikeli? Görevi “bundan ibaret” olan gazetecinin ifade özgürlüğü neden elinden alınmalı?

Neden bezdirici davalarla, alıkonmalarla, ıslah edilmeyle korkutulmalı?

Muhabirin susturulmasını gerektirecek kadar korkunç risk nedir?

Gündelik hayatta faşizm ne demektir?

Kısası, insanlar bilgiye ulaşırsa ne olur?

Bazen doğru soruları sormak, cevap vermekten daha önemlidir.

Bugün bulunduğumuz noktada 10 Ocak Gazeteciler Günü “kutlu” olabilir mi? Türkçede kut* nedir?

Türkiye’de bu özel gün (10 Ocak) kutlu mudur?



Kut: Eski Türkçe. Baht, bereket, talih.

Her şeye rağmen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününüz kutlu olsun!



Demokrasinin vazgeçilmezi olan vatandaşların tarafsız haber alma hakkının temini için görevlerini yapan gazeteciler, aynı zamanda kendi sosyal ve ekonomik haklarını alabilmek için de mesleğin ilk gününden beri mücadele veriyor.  Bundan tam 52 yıl önce, 10 Ocak 1961’de, gazetecilerin sosyal ve ekonomik şartlarının iyileştirilmesi için 212 Sayılı Yasa yürürlüğe girdi ve 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı/Günü kutlanır oldu.

Tarafsız ve ilkeli habercilik anlayışından ödün vermeden, zor şartlarda özveriyle çalışan, işsiz kalan, yazdıkları yüzünden cezaevinde olan ve ifade özgürlüğünü savunan tüm gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutlarız.

4 Ocak 2013 Cuma

Damdaki Kedi

Her gün gelir yemini yer, canı konserve istiyorsa camdan uzun uzun suratıma bakarak orada olduğunu haber verir. Verdiğim konserveyi bitirdikten sonra geldiği gibi sessizce yok olur 


.