26 Ekim 2007 Cuma

All You Need is Love



Dün akşam Filmekimi'nin kapanış filmini izlemeye gittim. Şansım yaver gitti neyse ki de fazla beklemeden filmi izlemekten bir şekilde vazgeçen bir kızdan biletimi satın aldım.
Filmi anlatmaya kalkmayacağım. Hatta trailer'ını izleyebileceğiniz linki de vermeyeceğim.
Kafanız bomboş ve yalnız izlemeniz gereken bir film. Evde değil sinemada izlemeniz gereken bir film. Beatles sevseniz de sevmeseniz de dinlemeniz gereken bir film. Alice Harikalar Diyarı gibi masalsı, Er Ryan'ı Kurtarmak gibi gerçekçi bir film. Aşık olsanız da olmasanız da aşık olmak istemenize neden olacak olan bir film.

Gidin, izleyin ama anlatmayın. Büyüsü bozulmasın.

Across The Universe

25 Ekim 2007 Perşembe

Flash, flash, flash!!












Ünlü reklamcı Umut Bey'i hiç böyle görmediniz... Giyim tarzını casual olarak tanımlayan Umut Ersoy, kravat takmaktan hoşlanmadığını ve kendi modasını yaratmaktan hoşlandığını belirtti.

Fotoğrafları paparazzi foto muhabirlerimiz Burcu & Eda çekti.

Sizin de bir Gaspar'ınız olabilir...


Arkadaşlar,
Sizin de bir Gaspar'ınız olmasını ister misiniz? İstemezseniz yavrucaklar bir petshop'a gidecek! :(
Yavruların sahibi İstanbul'da ve yavruları ücretsiz olarak verecek. Tek yapmanız gereken ilgili kişiye e-posta adresinden ulaşmanız...
Burcu.Bilge@temsa.com.tr ile irtibata geçebilirsiniz.

Yeni bir tarz mı?

Spor giyimiyle dikkat çeken ünlü reklamcı Umut Ersoy geçtiğimiz günlerde objektiflerimize farklı bir tarzla yakalandı. Ünlü sima iş yaşamında zaman zaman bu şekilde giyinmek durumunda kaldığını ve bunun sürekli bir değişiklik olmadığını ifade etti. Erkek arkadaşlarıyla karşılıklı şarap içip dertleştiğini sert bir dille reddeden Ersoy, aşk hayatı konusundaki soruları ise yanıtsız bıraktı. Son model otomobiline binen yakışıklı bekarın, gece klübünden yalnız ayrıldığı dikkatleri çekti.

BHA
(Burcu Haber Ajansı)

24 Ekim 2007 Çarşamba

Marjinal bizi Kuşhan Kampı'na da gönderecek mi?


Efendim, her halimden bellidir ki yemeye içmeye meraklı bir insanım.. Yeri gelir Nutella kavanozunda balık olurum; yeri gelir pantolonun, eteğin düğmesi kapanmadı mı aynada kendine bakan bir alık..

Bu kötü kaderim iş hayatıma da sirayet etti anlaşılan.. Sabah şirkete gelir gelmez mükellef kahvaltı sofrasıyla bizleri karşılayan Marjinal, akşamüstleri de baklava, fıstık sarma, tulumba, burma vb ne kadar dile damağa ziyafet tatlı varsa yedirir, bizi evlerimize öyle gönderir..

(Bir dakika, arasına fıstık ezmesi ve bal sürdüğüm simitimden bir ısırık alayım.. )

Hah, nerede kalmıştık? Sabah akşam seremonilerini saydım lakin gün ortasında yaşananları unuttum sanmayınız.. Mutfakta her daim dolu kurabiye ve poğaça kavanozları, Asuman Hanım'ın "Arkadaşlar çikolata aldım, şuraya bırakıyorum" diye incecik bilekleriyle orta yere bırakıp kaçıverdiği çikolatalar, Handan Hanım'ın evden getirdiği kekler... lar..ler..ler..ler..

İşbu yazının amacı şikayet etmek değildir asla.. Bu yazı, özünde bir yardım çağrısıdır ..

Biri bu göbeği durdursun lütfeeeeen!:)

23 Ekim 2007 Salı

Bir Assolist....

Ya da zurnanın son deliği...
Geldim işte burdayım....
Sevgiler & Saygılar
Eda

102. Yazı :) Bal Damlıyor Bal :))




Heyyy Burcuk hn ödülleri kaptınız barii şu baş ucumda duran müzik çalara cd'nizi takınız da komşuda pişer bize düşer olayını gerçekleştirelim.
Ne tesadüftür ki bu çekiliş konusu bugün ikinci kez gündeme geliyor. Ben bu konuda çok şanssız olduğumu söyliyebilirim; ne zaman sayısal oynasam, ne zaman çekilişe katılsam tık yok. Yok "kuş pisler, şans olur" derler ya, o bana pek fayda etmiyor; oldu oradan biliyorum :)

100. Blogu yazdı, ödülü kazandı!


Biraz önce 100. yazıyı bloga ekleyen Burcu büyük ödülün sahibi oldu! Ödülümüz Hasan Ali Toptaş'ın yeni kitabı Harfler ve Notalar ile Fahir Atakoğlu'nun İstanbul in Blue...

Siz de yazın siz de kazanın! :)

Hamburger Çocukları













Öğle yemeklerinde Behiye Teyze'nin listesindeki sağlıklı yemekler dururken "Supersize Me"'ye özenen yeni nesil arkadaşlarımızın hamburger, cips ve kendilerinden büyük jumbo kolaları nasıl tükettiğini gözler önüne sermek istedim. Gençler kamburlarının çıktığını fotoğrafları görmeden fark edemediler. Yazık oldu.
Not: Çocuklar sakın bunu evde denemeyin!

21 Ekim 2007 Pazar

Hepimizin Bir Güneşi Olması Dileğiyle, İyi haftalar:)

Güneşin Olsun Gönlünde

Kar bile yağsa ya da fırtına olsa
Gök bulutlarla ve dünya kavgayla dolsa
Güneşin olsun gönlünde
O zaman gelsin ne gelirse
Doldurur ışıklarla en karanlık gününü

Bir şarkın olsun dudaklarında
Sevinçli nağmelerle
Seni günlük tasalar bunalıma boğsa bile
Bir şarkın olsun dudaklarında
O zaman gelsin ne gelirse
Yardım eder savuşturmaya en yalnız gününü

Başkaları için de bir diyeceğin olsun
Tasada ve bunalımda
Kendi ruhunu şenlendirecek herşeyi
Söyle onlara da
Bir şarkın olsun dudaklarında
Yitirme sakın yürekliliğini
Güneşin olsun gönlünde
Ve herşey iyi olacak...

C. Flaschlen

19 Ekim 2007 Cuma

...

YALNIZLIK

Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan
Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı
Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girer de
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa...

Sunay Akın

İlk yorumum

Nihayet ben de mailimle ilgili problem düzeldiği için aranıza katılabildim. Öncelike aranıza yeni katılmış bir Marjinalli olarak ilk izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.Yazdıklarım yeni başlayan bir çok arkadaşımın hissedip bloga yazdığı düşünceler olacak belki ama bazı gerçekler değişmez; Marjinal ailesinin ve bir işyeri olarak Marjinal Reklam'ın gerçekten farklı olduğu. Çalıştığım ilk işyeri olmadığı için karşılaştırma yaptığımda şirkete neden Marjinal isminin verildiğini daha iyi anlayabiliyorum. Kısaca kendimi bugüne kadar iş hayatımda bu kadar şanslı ve huzurlu hissetmemiştim. İyi ki varsınız Marjinal Ailesi!

17 Ekim 2007 Çarşamba

Leyla ya da Leylan ya da .... ?

Yıllardır adımdan yana dertliyim. Yanlış anlaşılmasın, aslında ismimi çok severim ama bugüne kadar tek seferde doğru anlayana rastlamadım. Telefonda duyanlar Leyla, yazılı görenler Ceylan der bana. Doğrusunu söylemeleri birkaç tekrar gerektirir.
Konuşmalar istisnasız şöyle gelişir:
- Leyla hanım?
- Hayır Leylan...
- Pardon?
- Leylan.. Leyla'nın sonunda Niğde'nin n'si var...
- Hımmm.. Çok değişik. Peki ne demek?
- Gece gelen
- Gece mi doğmuşsunuz?
- Hayır, sabah. Annemin babaannesinin adı. Oradan geliyor.

Bugünlerde isim konum yine gündemde çünkü aramıza yeni katılan bir arkadaşımızın adı Leyla!
Başıma gelecekleri bildiğimden, daha o gelmeden duruma el koyup Marjinal içinde ikinci isminin kullanılması yönünde girişimde bulundum. Hatta Tezel bey'i yaptırdığım değişikliklerle bezdirdim. Ama sonuçta Leyla'yı, cebren ve hile ile yaptım Evin! Lütfen ona Leyla demeyin...

Onun adı artık Evin... E -VİN! :)

16 Ekim 2007 Salı

Bu da İş Çıkışı Saatine Sone :))

penceremden gün kan ağlayarak yerini geceye bırakmaya hazırlanıyor.. istanbul sanki el değmemiş bir genç kız gibi masum, bir o kadar da mahzun karşımda duruyor.. birazdan karışacağız onun sessiz telaşına.. sürüklenerek yol alacağız keşmekeşinde.. hayatın içinde yaptığımız gibi..
e o zaman sıradaki parçamız yola çıkanlara gelsin.. kaf dağının ardına varanlarla bir arpa boyu yol alamayanlara..

"göçler unutulmaz"

İçinde kavimler yer değiştirdiğinde, çöllerinden havalanan kum tanecikleri yüreğini örttüğünde, bir damla suya muhtaç olduğunu ne zaman anlasan, göçlerini hatırlarsın. İçinden geçen kervanlar hanlarında kah konaklamış kah konaklamamışsa, onlar misafirin olduğunda testilerinden kan kırmızısı şarapları sunmadıysan, yükte hafif pahada ağır suçlulukların anımsatır sana göçüp gidenleri.. Göçüp gidişlerini.. Göçler unutulmaz çünkü her biri bir kafiledir içinde, birlikte yol aldığın.. Kum fırtınaları yüreğine estiğinde, sığınacak bir çadırdır attığın her adım.. Akıp gitmektir senin görevin bu hayattan.. Geçip gitmek, göçüp gitmektir yeri geldiğinde bu diyarlardan..

15 Ekim 2007 Pazartesi

Mutlu Bayramlar!


Herkese merhaba! Bu bizim bayramdaki ekartımız. Bu kartları her bayramda seyranda ben yapıyorum. Basit gözükse de, yapmak oohoooo çok uzun sürüyor; yemek sadece 1 dk. Olsun. Afiyet olsun.

Kartı açmak için resme ya da buraya tık tık tık ...

Gördüm ki Geç Kalmışım... :(

Bugün benden sonra ekibimize katılan Aslı'nın duygusal, hoş iletisini okuyup birkaç saniye ekrana bakakaldıktan sonra, 1,5 aydır blogumuzda hiçbir paylaşımım olmadığını farkettim.. Ben de hiç olmazsa bir şiirle bloga ve sizlere merhaba demek istiyorum... Çok sevdiğim bir şiirdir kendisi :)

Dudak Payı

Çay bardağında
Bırakılan dudak payı
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine

Yakın olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanındaki beton binaya
Yaslanması gibi
Köhne bir evin

Seni bir çivi
Gibi çaktım
Çünkü beynime
Ve toplayıp
Bütün kerpetenleri
Attım denize

Sunay Akın

Sonbaharın Gelişine Sone

Efendim Marjinal dünyasına gelişimi sonbaharın gelişi etkinlikleri çerçevesinde kutlamak, bu vesile ile de tozlu raflarımdan bir adet güz renklerinde yazıyı kuru yaprak misali orta yere dökmek istedim.
Herkese yazının adı ve içeriğiyle tezat, bol neşeli günler dilerim:))

"Sizin için özel olarak dikilmiş, her dikişi vücudunuzun kıvrımlarına göre atılmış bir elbisedir hüzün. Ne zaman birilerine bir şeylere güvenirsiniz, ne zaman ki şeffaf olmak şeffaf kalmak istersiniz birinin karşısında, güvenir atarsınız üzerinizdeki sizi örten her şeyi hesapsızca, hayata merhaba dediginiz o ilk andaki gibi kalır ruhunuz da bedeniniz de, işte o an geçiriverir hayat size özel bu elbiseyi sırtınıza. Zamanla sizi sardıkça sarar, nefes aldırmaz olur teninize, yüreğinize.. Çıkartmak istersiniz, başaramazsınız.. Kesip atmak istersiniz, makas işlemez ona.. Saklamak istersiniz yeni yeni sevinçler altına, barındırmaz üzerinde ikinci bir örtü.. bir bakmışsınız kayıp gitmiş o sonradan giydikleriniz üzerinden bir bir.. rengarenk aksesuarlarla süsleyeyim onu bari dersiniz, uymaz rengi hiçbirinin rengine.. sonra aynaya bakarsınız, en iyisi alışayım onun varlığına diye.. göremezsiniz onu üzerinizde.. sadece canınızı acıtan sert iplikli dikişlerinin ve kalın kumaşının hissi kalır teninizde.. sonsuza dek hissedeceğiniz.."

11 Ekim 2007 Perşembe

Herkese iyi bayramlarrrrrrrrrrrrrr:)

İyi Bayramlar!

Osman ve Mert'in hazırladığı, artık bir Marjinal klasiği haline gelen kutlama mesajımızı e-bülten ve e-posta yoluyla gönderdik; kim kaç şeker yakaladı saydık; bize gönderilen nazik çikolata ve badem ezmelerini midelere indirdik; bir kaçımızı yola gönderdik; son işleri toparladık... Artık bayrama hazırız.
Hepinize sağlıklı, huzurlu, keyifli ve tahminlere bakılırsa bol yağmurlu bir bayram tatili dileriz. :)

4 Ekim 2007 Perşembe

İleti :)




From: Cemal Ozken
Sent: Thursday, October 04, 2007 1:09 PM
To: Osman Bayrak; Marjinal Ekip
Subject: Re:

bende bi torba un ve bi torba patates var serpil’e iletilecek. isim var, gecerken uğrayiver bana.


From: Osman Bayrak
Sent: Thursday, October 04, 2007 12:42 PM
To: Marjinal Ekip
Subject:

Arkadaşlar saat 14.00 civari cebite gidiyorum.
Götürülecek yapılacak vs. Birşey varsa bana iletebilirsiniz.



2 Ekim 2007 Salı

Cümle Alem CeBIT'te!

CeBIT'teki arkadaşlara ve teknoloji dostlarımıza buradan seslenmek istiyorum.
Bugün ofisimiz pek bir sessiz kaldı. Feyza'nın şarkıları da olmasa halimiz nice olur. Kendinize dikkat edin ve koşturduktan sonra terli terli su içmeyin. Su içtikten sonra da hemen koşmayın, o zaman karnınızdan komik, lıkırtılı sesler gelebilir:)

Sevgiler,
Burcu

1 Ekim 2007 Pazartesi

Takipteyiz!!!


Sevgili blog yazarlarımız, huu huuu sizlere sesleniyorum! Basın'dan blogumuz ile ilgili yorumları almaya basladım. Takipteyiz, bilginize :))))))))