21 Temmuz 2015 Salı

Kediler ve Adalar


Kediler ve adalar arasındaki ilişki  değişiktir. Ne zaman bir adaya gitseniz adanın bekleyenidir onlar. İstanbul’da yaşayanlar için özellikle yaz aylarında adalar kısa zamanlı kaçış noktasıdır. Kediler adaların sembolü yaşayan en güzel canlı süsleridir. Yazın kalabalık ve yaz sezonu olduğu için durum iç acıcı olsa da kışın maalesef bu tablo hiç iç açıcı değildir.  İnsanın içini acıtır. Terkedilmek her canlı için çok acıdır. Sadece geri dönemesin bir daha bulunduğu yere gelemesin diye adalarda kaderlerine terkedilen bir çok hayvan var . O yüzden adaların onca güzelliğinin yanında kaderleri olmadığı halde 4 tarafı denizle çevrili bu kara parçası bazen  hayvan hapishanesi  gibidir.  Yazın yine bir şekilde doyup kışın ıpıssız sokaklarda karnına bir lokma ekmek koymadan hayatta kalma mücadelesi veren hayvanların çilesidir adalar. Adaların bu yüzünü kimse bilmez. Gidende görmek istemez. Siz vapurdan İstanbul’u izlerken orada kalan hayvanlar gelen vapurlarda gelecek insanların  yollarını gözler. Kışın orada kalan insanlar yetebildiğince hayvana yetmeye çalışırlar. Çöp kutuları boşalır. Vapur sefer saatleri azalır. Fırtına çıkar. Adalar da yalnız kalır hayvanlarda. Tablo  iç karartıcı olsa da gerçek maalesef böyledir. Özellikle İstanbul’da bulunan adalar için durum çoğunlukla böyle.

Türkiye’de bulunan bir diğer gözde tatil mekânlarının başında gelen bir ada da Cunda adasıdır. Ayvalık’tan Cunda’ya ayak bastığınız anda sizi limanda kediler karşılar. Kimi zayıf sıska, büzüşmüş bir sandal kenarında balık beklerken bulursunuz. Kimisi koca kafalı Cunda efesi edasındadır. Kimisi ise yavrularını uzakta bırakmış memeleri emzirmekten sarkmış restoranlarda bir parça kalamarın  peşine düşmüştür. Burada dükkan sahiplerinin kedileri olabilenler şanslıdır sadece. Güneşın ısıtması denizin pırıl pırıl parlamasından başka ne kalır ellerinde hiçbir şey. Sizin benim gibilerin bir avuç sevgisine hasret yaşarlar. Birbirlerine sarılıp koyun koyuna yatarlar. Ada kedilerle anılır kediler adayla. Ahh bir anlatabilseler dertlerini . Onlar anlatamasa da bizler anlamalıyız dertlerini.

Türkiye’nin her köşesi cennet olan bu topraklarda Ada’lar doyurulmayı bekleyen hayvanlarla dolup taşıyor. Ülkemizde hal böyleyken bir kedi olarak yaşanabilecek bir ada var ki buradan çok uzaklarda. Burası kediler için adeta dünya da yaşanabilecek bir cennet. Buranın egemenleri kediler.

Bahsettiğimiz bu yer Japonya’nın  batısında yer alan kedi adası olarak adlandırılan Aohşima  adası. Burada sadece 22 insan yaşıyor. Kedi nüfusu adanın nüfusunun çok üstünde. Ada’da toplamda 120 den fazla kedi yaşıyor. Kedi adası olarak anılan Aohşima sakin sevimli bir balıkçı kasabası. Burada bulunan kediler her gün istedikleri kadar balık yiyorlar. Onları gün boyu besleyen ada sakinleri için kediler buranın olmazsa olması. Kedi nüfusu bu kadar çok olduğu için her yıl  bir çok turist kedileri görmek için bu adayı  ziyaret ediyor. Aohşima’nın kedili ada olma hikayesi ise oldukça ilginç.

Zamanında balıkçı teknelerine istila eden farelerin uzaklaştırılması için adaya birçok kedi getirilmiş. Zamanla bu kediler fareleri temizlemiş ve çoğalmışlar. Şimdi Aohşima kedilerin istilası altında. Ada halkı ve adayı ziyaret eden turistler tarafından beslenen kedicikler bir arada mutlu mesut istedikleri gibi yaşıyorlar. Ada kedilerinin nüfuslarını kontrol altında tutabilmek için bir kısırlaştırma kampanyası başlatılmış. Kedi nüfusunun bu kadar yoğun olduğu bir yerde köpekler tabi ki bulunmuyor.  Aohşima adası hem doğal güzellikleriyle hem de kedileriyle kedi severler için mükemmel bir tatil noktası olmaya aday. Ada yerlileri kendileriyle beraber yaşayan kedilerin kendilerine şans getirdiğine inanıyor. Ve günlük işlerini de kedilere göre ayarlıyorlar. Onları el üstünde tutuyorlar. Kimse güne kedileri beslemeden başlamıyor. Balıkçılar hava durumunu tahmin etmede kedilerin kendilerine yardımcı olduğunu söylüyor.

Fotoğraf sanatçısı Fubirai kedilerin birbirinden ilginç anlarını güzelliklerini fotoğraflamak için 5 senesini kedilerle beraber bu adada geçirmiş. Onların ne kadar özel olduğunu anlatmak ve fotoğraflamak için bu kadar yıl çalışmış olsa gerek. Kedilerin el üstünde tutan ada halkı sayesinde kediler kurallar ve kısıtlamalar olmadan istedikleri yerde istedikleri şekilde özgürce dolaşabiliyor.

Bu ada da kışın hüzün yazın sevinç yok. Feribotların gelmesini için limanda yol gözleyen kedilerde. Çünkü Aohşima’da  adanın sahipleri zaten kediler.




16 Temmuz 2015 Perşembe

Olmak Zorunda Olmadığın Kendin olduğun Yer


Küçüklüğümden beri bir gün gerçekten sadece iyi insanların olduğu yerde bulunur muyum? Diye düşünüp dururdum. Ana okulunda okuduğum yıllar bölük pörçük resim kareleri gibi gözümün önüne gelir bazen. O zaman bile ne zaman sokakta bir hayvan görsem ağlamaklı olur sadece onu düşünürdüm. Ben zaten kişilik olarak çocukluğumdan beri hassas bir insandım. Zaman ve yaş ilerledikçe insan hayata ayak uydurmak için kendini negatif hissettirecek duygularla mecburen savaşmayı öğreniyor. İstanbul’da yaşayan insanlar olarak her dakika stres ve gergin olma potansiyelimiz çok daha yüksek. Bir de bu kargaşa yetmezmiş gibi hayvan dostlarımızı beslerken bizlere fırsat vermeyen, onlara kötü sıfatlar takan onların yaşamasına bile tahammülü olmayan insanlarla uğraşıyoruz. Hemen hepimiz çevremizde böyle olaylara tanıklık ediyoruz.  Çalıştığım iş yerlerinde de mahallemde de böyle durumlarla mücadele etmek zorunda kaldım. Fakat, sonunda ne istersen hayat bir şekilde seni hakettiğin yere götürüyor. Yaklaşık 2 ay önce başladığım yeni iş yerim yıllardır hayalini kurduğum bir yer. Herhalde kendime  bir iş kursam kurmak istediğim yer aynen burası gibi olurdu. Marjinal Porter Novelli 1993 yılından bu yana Pr ve Reklam alanında hizmet veren bir ajans. Şirket sahipleri Asuman Hanım ve Apo Bey için hayvanların yaşam hakkı ve rahat etmeleri çok önemli. Bu nedenle ajansın 12 kedisi ve 2 köpeği var. Apo Bey’le sohbet etmeye fırsat bulduğum sırada bu geniş aileye nasıl sahip olduklarını sordum. Apo Bey’de kısaca onların hikayesini anlattı. “Hayvanları seversiniz ya da sevmezsiniz bu kişisel tercihiniz fakat onların yaşam hakkına saygının esas olduğunu onlara esaret altında tutma gücünü elde etmemizin onlara zulmetme hakkını doğurmadığını. Şirketin evcil hayvan sayısının biraz fazla olmasının bu bakış açısı doğrultusunda geliştiğini söylüyor”. Ajans köpeklerinden Gaspar dışında tüm hayvanlar sokaktan alınmış. Ve hepsinin başından geçen bir hikayesi var. Apo Bey ajansa gelen her yeni arkadaştan sonra bu son dediklerini fakat, sokakta soğuktan donmuş bir kedi yavrusu gördüğünde bunun pekte mümkün olmadığını söylüyor. Apo Bey ve Asuman Hanım için bütün hayvanları çok özel. Fakat, Gaspar ilk olduğu için onun sayesinde hayvanların birer birey olduğunu farkına vardığını söylüyor. Bunun içinde onlardan gelen karşılıksız sevgiyi onlara elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışarak değerlendiriyor. Bu ofiste kedi ve köpek sevmeme gibi bir şansınız yok .  Zaten sevmeyen insanlarda bir süre sonra alışması an meselesi çünkü onların size verdiği karşılıksız sevgiyi isteseniz de istemeseniz de dahil oluyorsunuz. Her sabah sabah geldiğimde beni karşılayan bir ekip hazır mesela Nuri,Mickey ve Tırmık beni sabahları hiç yalnız bırakmıyorlar. Kimi klavye üstünde kimi telefonumun yanında. Örneğin Tırmık sokaktan gelmesine rağmen sokağı yine çok merak edenlerden. Dışarıya çıkıp gezmek ve kızları tavlamak istiyor. Uysal tombiş Mickey ise sabah getirdiğim poğaçaların ya da simitlerin peşinde. Kendisi süt ve ayran’a bayılıyor. Nuri ise tam bir kucak delisi kucağa oturduğu anda size masaj yapmaya başlıyor. Kim böyle bir kedisi olsun istemez ki Uzakdoğulu kızlar Nuri’nin patilerinin yanında halt etmiş. Ekibe yeni katılan küçük prenses gri tekir kızımızın ismi ise Duman .Sürekli konuşup bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Duman sahiplendirildiği yerden alerji bahanesiyle geri getirilmiş. Ajans olarak sokakta kalmaması  için onu biz evlat edindik. Şu an burada hem bizimle hem arkadaşlarıyla çok mutluJ Ajansta bulunan herkesin yeni gözdesi Duman. Ajansın utangaç kızı ise Zekiye. Herkes onu çok sempatik buluyor. Hepsinin karakteri bir hikayesi ve huyu suyu farklı. Aynı insanlar gibi onlarında bir karakteri var. Çoğu iş yerinin burayı örnek alıp onlarında bizler gibi gibi bizimle yaşamaya hakkı olduğunu anlamalı. Marjinal’i marjinal kılan burada bulunan herkesin her canlıya adil davranması. Burası pazartesi gününe pazartesi sendromu yaşayarak  Cuma günü ise gülerek oynarak çıkacağınız iş yeri tanımından oldukça uzak. Çünkü burada bulunan herkes olmak zorunda gibi değil kendi olmak istediği gibi davranıyor. Sanırım yazının başında da söylediğim gibi hayat beni bir şekilde ait olmak istediğim yerle buluşturdu. Şimdi bunun keyfini sürme vakti.

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Hatice Gökçe’den "küçük bir farklılık" alır mıydınız?


13 Mayıs’tan bu yana Pera Müzesi’nde ziyaret edilebilen, Pera Müzesi ve British Council işbirliğiyle British Council Görsel Sanatlar Bölümü'nden Linsey Young küratörlüğünde gerçekleşen Küçük Farklılıklar sergisi, günümüz çağdaş sanatının en sıra dışı ve ikonik isimlerinden, 2003 yılı Turner Ödülü sahibi Grayson Perry’nin yapıtlarından oluşuyor.  
                                                                       
Sevgili dostumuz moda tasarımcısı Hatice Gökçe, serginin açıldığı mayıs ayı sonunda Pera Müzesi’ne davet edilmiş, Taner Ceylan ile Perry’nin işlerini konuştukları bir video çekimine katılmış ve bir eserinin önünde, esere dair sohbetleri kaydedilmişti.

Aşağıdaki linkten kaydı izlerken hem bir moda tasarımcısı gözüyle sergiye bakacak hem de Perry’nin Üst Sınıf Çıkmazda. isimli eserinin farklı boyutlarını keşfedeceksiniz.  




Önemli not: “Küçük Farklılıklar”ı kendi gözlerinizle görmek için 26 Temmuz’a kadar sergiye uğrayabilirsiniz. Detaylı bilgi: http://www.peramuzesi.org.tr/Sergi/Grayson-Perry-/173


13 Temmuz 2015 Pazartesi

Biz Cumhurumuz ile gurur duyuyoruz


Yıllar önce 10.000 Genç Meşale Daha Aydınlık Türkiye kampanyası için kameraların karşısına geçen ikili yıllar sonra yine aynı kampanyanın gecesinde bir araya geldi.

Ancak bir farkla. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş'in yanındaki Cumhur da artık bir bursveren olmuştu.