Küçüklüğümden beri bir gün gerçekten sadece iyi insanların
olduğu yerde bulunur muyum? Diye düşünüp dururdum. Ana okulunda okuduğum yıllar
bölük pörçük resim kareleri gibi gözümün önüne gelir bazen. O zaman bile ne
zaman sokakta bir hayvan görsem ağlamaklı olur sadece onu düşünürdüm. Ben zaten
kişilik olarak çocukluğumdan beri hassas bir insandım. Zaman ve yaş ilerledikçe
insan hayata ayak uydurmak için kendini negatif hissettirecek duygularla
mecburen savaşmayı öğreniyor. İstanbul’da yaşayan insanlar olarak her dakika
stres ve gergin olma potansiyelimiz çok daha yüksek. Bir de bu kargaşa
yetmezmiş gibi hayvan dostlarımızı beslerken bizlere fırsat vermeyen, onlara
kötü sıfatlar takan onların yaşamasına bile tahammülü olmayan insanlarla
uğraşıyoruz. Hemen hepimiz çevremizde böyle olaylara tanıklık ediyoruz. Çalıştığım iş yerlerinde de mahallemde de
böyle durumlarla mücadele etmek zorunda kaldım. Fakat, sonunda ne istersen
hayat bir şekilde seni hakettiğin yere götürüyor. Yaklaşık 2 ay önce başladığım
yeni iş yerim yıllardır hayalini kurduğum bir yer. Herhalde kendime bir iş kursam kurmak istediğim yer aynen
burası gibi olurdu. Marjinal Porter Novelli 1993 yılından bu yana Pr ve Reklam
alanında hizmet veren bir ajans. Şirket sahipleri Asuman Hanım ve Apo Bey için
hayvanların yaşam hakkı ve rahat etmeleri çok önemli. Bu nedenle ajansın 12
kedisi ve 2 köpeği var. Apo Bey’le sohbet etmeye fırsat bulduğum sırada bu
geniş aileye nasıl sahip olduklarını sordum. Apo Bey’de kısaca onların
hikayesini anlattı. “Hayvanları seversiniz ya da sevmezsiniz bu kişisel
tercihiniz fakat onların yaşam hakkına saygının esas olduğunu onlara esaret
altında tutma gücünü elde etmemizin onlara zulmetme hakkını doğurmadığını.
Şirketin evcil hayvan sayısının biraz fazla olmasının bu bakış açısı
doğrultusunda geliştiğini söylüyor”. Ajans köpeklerinden Gaspar dışında tüm
hayvanlar sokaktan alınmış. Ve hepsinin başından geçen bir hikayesi var. Apo
Bey ajansa gelen her yeni arkadaştan sonra bu son dediklerini fakat, sokakta
soğuktan donmuş bir kedi yavrusu gördüğünde bunun pekte mümkün olmadığını
söylüyor. Apo Bey ve Asuman Hanım için bütün hayvanları çok özel. Fakat, Gaspar
ilk olduğu için onun sayesinde hayvanların birer birey olduğunu farkına
vardığını söylüyor. Bunun içinde onlardan gelen karşılıksız sevgiyi onlara
elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışarak değerlendiriyor. Bu ofiste kedi ve
köpek sevmeme gibi bir şansınız yok .
Zaten sevmeyen insanlarda bir süre sonra alışması an meselesi çünkü
onların size verdiği karşılıksız sevgiyi isteseniz de istemeseniz de dahil
oluyorsunuz. Her sabah sabah geldiğimde beni karşılayan bir ekip hazır mesela
Nuri,Mickey ve Tırmık beni sabahları hiç yalnız bırakmıyorlar. Kimi klavye
üstünde kimi telefonumun yanında. Örneğin Tırmık sokaktan gelmesine rağmen sokağı
yine çok merak edenlerden. Dışarıya çıkıp gezmek ve kızları tavlamak istiyor.
Uysal tombiş Mickey ise sabah getirdiğim poğaçaların ya da simitlerin peşinde.
Kendisi süt ve ayran’a bayılıyor. Nuri ise tam bir kucak delisi kucağa oturduğu
anda size masaj yapmaya başlıyor. Kim böyle bir kedisi olsun istemez ki
Uzakdoğulu kızlar Nuri’nin patilerinin yanında halt etmiş. Ekibe yeni katılan
küçük prenses gri tekir kızımızın ismi ise Duman .Sürekli konuşup bize bir
şeyler anlatmaya çalışıyor. Duman sahiplendirildiği yerden alerji bahanesiyle
geri getirilmiş. Ajans olarak sokakta kalmaması için onu biz evlat edindik. Şu an burada hem
bizimle hem arkadaşlarıyla çok mutluJ Ajansta bulunan herkesin yeni
gözdesi Duman. Ajansın utangaç kızı ise Zekiye. Herkes onu çok sempatik
buluyor. Hepsinin karakteri bir hikayesi ve huyu suyu farklı. Aynı insanlar
gibi onlarında bir karakteri var. Çoğu iş yerinin burayı örnek alıp onlarında
bizler gibi gibi bizimle yaşamaya hakkı olduğunu anlamalı. Marjinal’i marjinal
kılan burada bulunan herkesin her canlıya adil davranması. Burası pazartesi
gününe pazartesi sendromu yaşayarak Cuma
günü ise gülerek oynarak çıkacağınız iş yeri tanımından oldukça uzak. Çünkü
burada bulunan herkes olmak zorunda gibi değil kendi olmak istediği gibi
davranıyor. Sanırım yazının başında da söylediğim gibi hayat beni bir şekilde
ait olmak istediğim yerle buluşturdu. Şimdi bunun keyfini sürme vakti.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder