16 Ekim 2007 Salı

Bu da İş Çıkışı Saatine Sone :))

penceremden gün kan ağlayarak yerini geceye bırakmaya hazırlanıyor.. istanbul sanki el değmemiş bir genç kız gibi masum, bir o kadar da mahzun karşımda duruyor.. birazdan karışacağız onun sessiz telaşına.. sürüklenerek yol alacağız keşmekeşinde.. hayatın içinde yaptığımız gibi..
e o zaman sıradaki parçamız yola çıkanlara gelsin.. kaf dağının ardına varanlarla bir arpa boyu yol alamayanlara..

"göçler unutulmaz"

İçinde kavimler yer değiştirdiğinde, çöllerinden havalanan kum tanecikleri yüreğini örttüğünde, bir damla suya muhtaç olduğunu ne zaman anlasan, göçlerini hatırlarsın. İçinden geçen kervanlar hanlarında kah konaklamış kah konaklamamışsa, onlar misafirin olduğunda testilerinden kan kırmızısı şarapları sunmadıysan, yükte hafif pahada ağır suçlulukların anımsatır sana göçüp gidenleri.. Göçüp gidişlerini.. Göçler unutulmaz çünkü her biri bir kafiledir içinde, birlikte yol aldığın.. Kum fırtınaları yüreğine estiğinde, sığınacak bir çadırdır attığın her adım.. Akıp gitmektir senin görevin bu hayattan.. Geçip gitmek, göçüp gitmektir yeri geldiğinde bu diyarlardan..

1 yorum:

handans dedi ki...

Sevgili Aslı, "hüzün" üzerine, "göçler" üzerine yazdıkların, gerçekten insanın yüreğini titreten şiirsel pasajlar... Yazmaya devam et, eline sağlık :)