8 Ağustos 2007 Çarşamba

Hayatta Herşeyden Öte Bir Tutkunuz Olsun!

İşte kara listeden çıkıyorummmm:) Yazı yazmak benim için hem çok zor hem de çok güzel birşey. Bu çelişki ile yaşayınca da hemen klavyenin önüne oturamadım tabii ki. Ama Dilek'in yazısını okudum ve ben de beni mutlu eden hayat kaynağımı sizinle paylaşmak istedim. Her güne mutlu başlamanın nasıl birşey olduğunu en güzel ben biliyorum diyebilirim. Hatta neredeyse bütün geceyi uyumadan geçirmiş olsam bile:( Size tutkumu şöyle anlatsam: Evdeki tosuncuk sabahları saat 05.30 da uyanıyor ve kendince bize sesleniyor. Yataktan odasına gidene kadar yerlerde sürünüyorum ve hatta içimden birçok kızgın düşünce geçiriyorum. Ne işin var bu saatte?, niye kalktın şimdi?, zaten bir saat önce uyumuştuk?, ne olurdu birazcık daha uyusaydık? gibi gibi... Hani o sabaha karşı tatlı bir uyku olur ya, işte o anda düşünün ki saatiniz çaldı ve kalkmanız lazım. Bilmem gözünüzde canlandı mı:) Tam da o sırada mis kokulu bir odaya giriyorum ve yatağında ayağa kalkmış, yatağın başucuna tutunmuş olarak bekleyen ve görünce de sevinçten uçacakmış gibi olan tosuncuğu görüyorum. İşte o anda tüm sıkıntılarım, tüm yorgunluğum, tüm kızgınlığım... aklımda ne varsa uçuyor ve kucağıma alıp öpüp öpüp bitiriyorum. Sonra da yatağa gidiyoruz ve yatakta yuvarlanmaya devam ediyoruz. Sonraaaa birden aynanın önündeki kutuyu görüyor ve aaaaaaa, aaaaaa diye sesleniyor. Her sabah bu kutuyu görüyor ama her sabah bu şaşkınlık seslerini çıkarıyor. İşte o an yiyebilirim diye düşünüyorum. Kutuyu alıyoruz beraberce ve doğru tekrar yatağa. İçinde bir sürü küçük anahtar ve kilit var. Bir vakitler evdeki tüm valiz kilit ve anahtarlarını bu kutunun içine toplamıştım. Acaba bu kilitlere ait valizler halen yaşıyor mu bilmiyorum bile. Ama birgün birileri, bir tosuncuğun olacak da her sabah bunlarla oynamaktan çok zevk alacak deseydi hayatta inanmazdım. Anahtar sefamız bittikten sonra ben yavaş yavaş hazırlanıyorum. Tosuncuğun da uykusu gelmiş oluyor. Süut, süut diye işaret parmağı ile mutfağı gösteriyor. Kalkıp ona süt getiriyorum ve sonra uyuyoruz. Eğer uyku savaşımızda tosuncuk beni yenerse ben artık evden çıkıyorum o da camdan bana bakıyor, öpücük gönderiyor, bye bye diyor ve sonra da oradan bana atlamaya çalışıyor....Neyse tabii bundan sonrası daha acıklı olduğu için bu kısmını kesiyorum. Böylesine güzel bir suratla ve kokuyla güne başlamak çok büyük bir nimet bence. Sonra sokağa çıktığımda ne trafik ne de başka birşey uzun süre beni etkilemiyor. İşte mutlu bir güne başlamak benim için de böyle birşey ve herkese tavsiye ediyorum. Her sabah yataktan kalktıktan sonra sizi mutlu edecek bir tutku edinin:)) Bakın o zaman herşey daha farklı olacak!!

3 yorum:

nadya dedi ki...

ben de öyle tutku istiyorum ama şimdi değil bir iki sene sonra, ve mümkünse beni o kadar erken uyandırmasın:)))
şimdi bende başka tutkular var....

handans dedi ki...

Sebihacim, o kadar içten, doğal ve yalın bir dille anlatıyorsun ki, mutluluğun bir çocuk kahkahası gibi bulaşıyor insana. Eline sağlık... "tutkunu" ara sıra buraya da getir :))

serpil dedi ki...

Sebiha'cim, ağlattın beni. Efe'yi o kadar çok özledim ki zaten sulu gözlü ben, ağlamak istermişcesine okudum paylaştıklarını. Neyse ki birkaç gun sonra kavuşacağım oğluma. Artık yaz bitsin istiyorum. Ben de senin gibi uykusuzluğa, "ya! her işe de ben mi koşacağım" demeye, yorgunluğa razıyım. Yeterki oğlum yanımda olsun. Daha fazla yazamayacağım. Gece bitsin.