30 Aralık 2011 Cuma

Bizim İzmirli Aziz, Günümüz Santa'sı ve Müftü ile İlgili Mesele..

Aziz Nicholas'ın, Noel Baba'nın ya da Santa Claus'un tarihsel köklerini arayanların, çok derin bir geçmişe göz atması gerekiyor. Çünkü birçok farklı efsane ve mitolojik karakterin bir kombinasyonu.
Hıristiyan inanışında Santa Claus efsanesinin temelindeki kişi, İzmir Psikopos'u Nicholas'tır. Çok zengin, pek bir cömert Nikolas, Milattan Sonra 4. yüzyılda yaşayan, çocuklara olan sevgisiyle tanınan bir Aziz. Sonraları Santa Claus olarak evrilen ya da o hayali kişiliğe ilham veren Aziz, o dönemlerde, bizim Keşan Müftüsü'nün kızdığı gibi bacadan değil de genellikle yoksul evlerin pencerelerinden hediye atarak hane halkını ve özellikle de çocukları sevindirirmiş.








Ortodoks Kilisesi için Aziz Nicholas bir "alâmet-i fârika" imiş ve saygın bir konuma sahipmiş. Hıristiyanlardan pek haz etmeyen Roma İmparatoru Diocletianus döneminde ciddi işkencelere maruz kalan Nicholas sürgün ve tutukluklarla dolu bir hayat geçirmiş. Fakat zaman içerisinde tüm Hıristiyan mezheplerinin gözünde önem kazandığını görüyoruz. Rusya en eski kilisesini onun onuruna inşa eder, Roma Katolik Kilisesi onu çocuklara yardım eden bir şahsiyet olarak tanır. Aynı zamanda Aziz Nicholas, çocukların ve denizcilerin koruyucu azizi haline de gelir ve 6 Aralık (Aziz Nicholas'ın öldüğü gün) ona atfedilir ve kutlanır.







Şu ana kadar Azizle ilgili bir sıkıntımız yoktur, hatta bizim müftünün bile yoktur sanırım... Zira asıl olaylar 19. yüzyıldan sonra karışmaya başlıyor... İngiltere'de Aziz Nicholas "Father Christmas"- yani bizim dilimizdeki versiyonuyla Noel Baba olarak anılmaya başlandıktan sonra bugünkü evrim sürecine giriliyor. Avrupalı- özellikle de Alman ve Hollandalı- işçilerin Amerika'ya artarak göç etmesi, beraberinde Noel Baba'nın namını da götürüyor ve Amerika'da Santa Claus olarak anılmaya başlanıyor.






Noel Baba'nın imajı geyiklerle, kızaklarla, karla ve soğukla iyiden iyiye özdeşleştirilmeye başladığında haliyle bu adamcağıza bir vatan bulma çabasına girişildi. 1925 yılında nihayet, Santa'nın Finlandiya'nın Laponya Bölgesi'nde olması gerektiği kabul görüyor. Yıllar geçtikçe bu bölge Santa'ya daha fazla kucak açıyor ve bugün Laponya'nın en büyük turizm gelirlerinden biri Noel Baba'sı. Laponya'nın Rovaniemi şehrinin yakınlarında kafesi, restoranı, evi, ofisi, oyuncakları ve dükkanlarıyla Noel Baba Köyü, Napapiiri var. Bugün Napapiiri, dünyanın her yerinden çocuklardan mektuplar alıyor, Santa'ya iletiyor, Santa ona göre hangi bacaya tırmanacağına hangisine tırmanmayacağına karar veriyor. (Bu yıl Türkiye'nin popüler uğrak noktaları arasında olmayacağını kestirmek zor değil!!)


Açık konuşmak gerekirse bugüne kadar ben Santa'nın bir hayrını görmedim, ne bacamdan girdi, ne kapımdan. Yılbaşı ağacıma taktığım süs ve kafama taktığım şapka oldu. Öte yandan, bana bir faydası olmaması, var olmaması anlamına da gelmiyor tabii, hele adam olmadığı anlamına hiç gelmiyor. Bugün dünyanın en büyük tüketici pazarı Amerika'da (ana vatanı Laponya'da da tabii) "Adamsın Santa! Adamsın!" diye nağralar atan ve cepleri dolan binlerce iş adamı var- hele de şu dönemde.
Amerika'nın kendine yarattığı Santa markası, Aziz Nicholas'a da pek bir fayda sağlamasa da yüzyıllardır ayakta kalabilen ender hayal-meyal ürünlerinden birinin var olabilmesi, bize umut vermelidir. Zaten her şey yeteri kadar gerçek değil mi? Yani diyeceğim o ki, bizim Müftü sevsin sevmesin, ben Santa'yı -çok sevmesem de -en azından sayıyorum.
Dilerim ki, 2012 hepimize hoş gelir, memleketin uzak köşelerindeki çocuklar, gençler yanlışlıkla öldürülmez, kızacak ve çatacak tek derdimiz Santa olur, 2011'den daha fazla hayal-meyallerle, daha az kötü ve sevimsiz gerçeklerle dolu bir yıl yaşarız. Happy New Year Marjinal!




2 yorum:

Leylan dedi ki...

Sana da mutlu yıllar meliscim! bol düğünlü, seyahatli, partili bir 2012 olsun. 2011'i aratmasın! :)

asuman dedi ki...

Sana da çılgım melis, fazla dağıtma:))