1 Şubat 2012 Çarşamba

İdolümsün Barış Manço

Sanıyorum 12 - 13 yaşlarındaydım. Sınıfça Adam Olacak Çocuk programına seyirci olarak gitmiştik. O zamanlar stüdyo olarak Marmara Üniversitesi'nin Haydarpaşa kampüsünde, o görkemli tarihi binanın kulelerinden bir tanesinde, "kule stüdyo"da çekiliyordu program.



Hayatımda ilk kez bir üniversite binasından içeri, Barış Manço sayesinde girdim.


Hepimizi tek tek gözlerimizin içine bakarak selamlayan o adamın yüzündeki makyajı görünce, televizyona çıkan kadın erkek herkesin makyaj yaptığını orada öğrendim.


İlk kez dünyayı gezmek fikrini aklıma sokan, Barış Manço idi. Ekvator'da bir tasın içine doldurduğu suya süpürge çöpü atmış, "Ekvator çizgisinin bir yanında suyun içindeki çöp saat yönüne, diğer yanında saat yönünün tersine dönüyor" diye anlatıyordu. Üstünde yine o renkli gömleklerden ve deri yeleklerden birisi vardı.


Barış Manço söyledi diye, "kabak pişirsene" demiştim anneme. O günden sonra en çok kabak sebzesini sevmiştim.


Onun yüzüklerine baka baka ben de gümüş yüzük hastası olmuştum, 15 yaşımda 20 tane gümüş yüzüğüm vardı.


Sevgili Barış abi, sen yoksun ya...

Gerçekten de "Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum. Hani dilim dilim doğrasalar beni Marmara Ege Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum". Seni çoook özlüyorum.

Hiç yorum yok: