27 Ocak 2010 Çarşamba

Brezilya'da Çılgın Türkler


Geçtiğimiz hafta yaklaşık 15 kişilik bir basın ekibiyle birlikte Brezilya'daydık. Orada bulunma nedenimiz B'IOTA Laboratuvarları'nın BİODER ürününün, BIOXET adıyla Brezilya pazarına girişinin lansmanıydı.
Yolculuklarımız gidişteki rötar dışında oldukça keyifli geçti. Oldukça neşeli, esprili, keyifli bir ekibimiz vardı.



İlk başta lansmanın yapılacağı Sau Paulo kentine gittik. Burası ülkenin iş kenti. Trafiği aynı İstanbul gibi. Gayet yoğun. Kent bizi havaalanından otele giderken kopan fırtına ile karşıladı. Ertesi gün öğrendik ki aynı buradaki sel baskınları gibi orada da felaketler olmuş ve 8 kişi hayatını kaybetmiş. Genelde iklim böyle zaten Brezilya'da. Gündüz kavurucu sıcak, akşam sel-yağmur-çamur.
Lansman çok güzel geçti. Herşey gayet tıkır tıkır işledi. Lansmanın ardından küçük bir Sao Paulo turunun ardından Rio'ya geçtik.

Rio ise ülkenin tatil cenneti. Genelde Sao Paulo'lular çalışır, Rio'lular eğlenir diye bir inanışları var. Bize Rio'da 22 yıldır orada yaşayan bir Türk olan Demir Bey eşlik etti. Ülkede konuşulan dil Portekizce. Brezilyalılar genelde İngilizce pek bilmiyorlar, pek de önem vermiyorlar. O nedenle anlaşabilmek oldukça güç oldu. Neyseki Demir Bey ve ekibi Portekizce anlaşmamız konusunda bize yardımcı oldular..
Rio'da da hava çok farklı değildi. Gündüzleri, İstanbul donarken bizler denize giriyorduk. Akşamları ise yağmur altında sahil yürüyüşleri yapıyorduk. Rio'da gezdiğimiz turistik mekanları saymak gerekirse, Corcovado Tepesi, Sugar Loaf, Maracana Stadyumu.
Maracana Stadyumu ülkenin ve de dünyanın en büyük stadı. Girişinde bizim de isimlerini bildiğimiz ünlü futbolcuların ayak izleri ile konukları karşılıyor. Buradaki en çarpıcı anımız stad içerisindeki showroomda, forma satan Rio'lu kızın bizlerin Türk olduğumuzu anladığında "Gel vatandaş gel! En Büyük Fenerbahçe!" şeklinde bağırması oldu.

Corcovado tepesi ise şehrin en yüksek yeri. Üzerinde koca bir İsa heykeli var. Bu heykelin kenti kötülüklerden koruduğuna inanıyorlar.


Ve Sugar Loaf. Yani şeker tepesi. Aslında bence buranın bizim Çamlıca'dan pek bir farkı yok. Sadece çok yüksek olan bu yere bir teleferik sistemi kurmuşlar. 60'şar kişilik teleferiklerle insanları yukarıya taşıyıp yukarıdan manzara izlettiriyorlar. Sadece sunumu farklı...

Brezilya'nın en ünlü olduğu şey portakal suyuymuş. Ancak son zamanlarda İtalyanlar buradan aldıkları portakal sularını kendi markaları olarak satıyorlarmış. Bir diğer önemli ürün de kahve. Kahvede liderliği Kolombiya'ya kaptırmışlar.
Çocuklar doğdukları anda katolik mezhebinde doğuyorlarmış ancak daha sonra dini baskılardan kurtulabilmek için protestanlığı seçiyorlarmış.
Tüm ekip için oldukça enteresan bir gezi oldu. Çok güzel vakit geçirdik. Güzelliğine meraklı kadınları, adım başı futbol oynayan çocukları ve parmak arası terlikli insanlarıyla Brezilya'yı çok sevdik. Umarım sizlerin de yolunuz düşer bir gün.

THY ile şu anda Dakar/Senegal'de yakıt aktarmasıyla 17 saat sürüyor. Ancak yakında Dakar'sız direkt uçuşlar başlayacakmış.

Tüm fotoğrafları bu yazıya girmem imkansız ancak ara ara farklı fotoğraflar gireceğim.

1 yorum:

Leylan dedi ki...

Harika bir gezi, nefis bir yazı, birbirinden güzel fotoğraflar! Teşekkürler Nevroş.