30 Ocak 2010 Cumartesi
28 Ocak 2010 Perşembe
27 Ocak 2010 Çarşamba
Brezilya'da Çılgın Türkler
Geçtiğimiz hafta yaklaşık 15 kişilik bir basın ekibiyle birlikte Brezilya'daydık. Orada bulunma nedenimiz B'IOTA Laboratuvarları'nın BİODER ürününün, BIOXET adıyla Brezilya pazarına girişinin lansmanıydı.
Yolculuklarımız gidişteki rötar dışında oldukça keyifli geçti. Oldukça neşeli, esprili, keyifli bir ekibimiz vardı.
İlk başta lansmanın yapılacağı Sau Paulo kentine gittik. Burası ülkenin iş kenti. Trafiği aynı İstanbul gibi. Gayet yoğun. Kent bizi havaalanından otele giderken kopan fırtına ile karşıladı. Ertesi gün öğrendik ki aynı buradaki sel baskınları gibi orada da felaketler olmuş ve 8 kişi hayatını kaybetmiş. Genelde iklim böyle zaten Brezilya'da. Gündüz kavurucu sıcak, akşam sel-yağmur-çamur.
Lansman çok güzel geçti. Herşey gayet tıkır tıkır işledi. Lansmanın ardından küçük bir Sao Paulo turunun ardından Rio'ya geçtik.
Rio ise ülkenin tatil cenneti. Genelde Sao Paulo'lular çalışır, Rio'lular eğlenir diye bir inanışları var. Bize Rio'da 22 yıldır orada yaşayan bir Türk olan Demir Bey eşlik etti. Ülkede konuşulan dil Portekizce. Brezilyalılar genelde İngilizce pek bilmiyorlar, pek de önem vermiyorlar. O nedenle anlaşabilmek oldukça güç oldu. Neyseki Demir Bey ve ekibi Portekizce anlaşmamız konusunda bize yardımcı oldular..
Rio'da da hava çok farklı değildi. Gündüzleri, İstanbul donarken bizler denize giriyorduk. Akşamları ise yağmur altında sahil yürüyüşleri yapıyorduk. Rio'da gezdiğimiz turistik mekanları saymak gerekirse, Corcovado Tepesi, Sugar Loaf, Maracana Stadyumu.
Maracana Stadyumu ülkenin ve de dünyanın en büyük stadı. Girişinde bizim de isimlerini bildiğimiz ünlü futbolcuların ayak izleri ile konukları karşılıyor. Buradaki en çarpıcı anımız stad içerisindeki showroomda, forma satan Rio'lu kızın bizlerin Türk olduğumuzu anladığında "Gel vatandaş gel! En Büyük Fenerbahçe!" şeklinde bağırması oldu.
Corcovado tepesi ise şehrin en yüksek yeri. Üzerinde koca bir İsa heykeli var. Bu heykelin kenti kötülüklerden koruduğuna inanıyorlar.
Ve Sugar Loaf. Yani şeker tepesi. Aslında bence buranın bizim Çamlıca'dan pek bir farkı yok. Sadece çok yüksek olan bu yere bir teleferik sistemi kurmuşlar. 60'şar kişilik teleferiklerle insanları yukarıya taşıyıp yukarıdan manzara izlettiriyorlar. Sadece sunumu farklı...
Brezilya'nın en ünlü olduğu şey portakal suyuymuş. Ancak son zamanlarda İtalyanlar buradan aldıkları portakal sularını kendi markaları olarak satıyorlarmış. Bir diğer önemli ürün de kahve. Kahvede liderliği Kolombiya'ya kaptırmışlar.
Çocuklar doğdukları anda katolik mezhebinde doğuyorlarmış ancak daha sonra dini baskılardan kurtulabilmek için protestanlığı seçiyorlarmış.
Tüm ekip için oldukça enteresan bir gezi oldu. Çok güzel vakit geçirdik. Güzelliğine meraklı kadınları, adım başı futbol oynayan çocukları ve parmak arası terlikli insanlarıyla Brezilya'yı çok sevdik. Umarım sizlerin de yolunuz düşer bir gün.
THY ile şu anda Dakar/Senegal'de yakıt aktarmasıyla 17 saat sürüyor. Ancak yakında Dakar'sız direkt uçuşlar başlayacakmış.
Tüm fotoğrafları bu yazıya girmem imkansız ancak ara ara farklı fotoğraflar gireceğim.
Kar Yağışı Durdu, Sosyete Kendini Tekrar Alışverişe Verdi
Marjinal sosyetesinin müstesna ismi Osman Bey'i alışveriş torbalarıyla yakaladık. "Kar yağışı süresince evde bunaldım, hava açınca da doğal olarak kendimi alışverişe vurdum. Her yerde damping var, fiyatlar çok uygun" diye konuşan Osman Bey'i ekonomiyi canlandırma çabasından dolayı kutluyor ama küçük bir eleştirimizi söylemeden de geçemiyoruz. Alışverişlerinde battal boy koroplast torba yerine pazar çantası taşısa çevreye olan duyarlılığını daha doğru bir şekilde sergileyeceğini düşünüyoruz. Tekerlekli de olabilir.
25 Ocak 2010 Pazartesi
24 Ocak 2010 Pazar
23 Ocak 2010 Cumartesi
22 Ocak 2010 Cuma
21 Ocak 2010 Perşembe
Kimdirrrrr kimdirrrrrrr, kimdirrrrrrrr o?
20 Ocak 2010 Çarşamba
37. Gün
Tekel işçileri eyleminde 37. gün, açlık grevinde de 24. saat.
İstanbul Kültür Başkenti kutlamalarında gökyüzü ile buluşan havai fişekler, ses ve ışık şölenleri.
Bu ne tezattır, bunu nasıl içimize sindirebiliriz.
İstanbul Kültür Başkenti kutlamalarında gökyüzü ile buluşan havai fişekler, ses ve ışık şölenleri.
Bu ne tezattır, bunu nasıl içimize sindirebiliriz.
19 Ocak 2010 Salı
MPN Kitapçığımız Çıktı!
Marjinal Porter Novelli gururla sunar! :)
Internet sayesinde herkes muhabir oldu...
mu acaba?
Yurttaş gazeteciler varsa yurttaş doktorlar da olabilir mi?
Gazetecilik ilkelerini bir kenara mı bırakıyoruz?
Haberler bugün ne hale geldi? Tüketici için haber içeriğini basitleştirme süreci nasıl başladı? Artık haberlerin toplumun iyiliğini gözetmesi gerekmiyor mu?
Habercilikte yeni iş modeli nedir?
Bu sorularla ilgili açıklamalar MPN bilgi serisinin ilk kitapçığı olan Haberlerin Geleceği’nin içeriğini oluşturuyor.
Bir bakmışız, AP’den API’ye geçivermişiz. 24 saat haber yayınlayan kanallar bu zamanı, sosyal medyada çıkan habere göre bayatlamış haberlerle dolduramadığında “ilginç” yollara başvuruyorlar. Blog fenomeni, sosyal medya, denetim güçlükleri.. İşte zaman ruhu, işte zeitgeist!
İçerik Porter Novelli tarafından ABD bağlamında yazıldı. Ancak MPN çevirisini okuduğumuzda ülkemizdeki sorunsalların da tümünü kapsadığını görüyoruz. Sosyal medya, reklam, PR, gazetecilik, sosyoloji alanıyla ilgilenenlerin yanı sıra gündemi izlemek isteyen herkesin Haberlerlerin Geleceği’ni keyifle okuyacağına, içeriğin çok da düşündüreceğine inanıyoruz.
Internet sayesinde herkes muhabir oldu...
mu acaba?
Yurttaş gazeteciler varsa yurttaş doktorlar da olabilir mi?
Gazetecilik ilkelerini bir kenara mı bırakıyoruz?
Haberler bugün ne hale geldi? Tüketici için haber içeriğini basitleştirme süreci nasıl başladı? Artık haberlerin toplumun iyiliğini gözetmesi gerekmiyor mu?
Habercilikte yeni iş modeli nedir?
Bu sorularla ilgili açıklamalar MPN bilgi serisinin ilk kitapçığı olan Haberlerin Geleceği’nin içeriğini oluşturuyor.
Bir bakmışız, AP’den API’ye geçivermişiz. 24 saat haber yayınlayan kanallar bu zamanı, sosyal medyada çıkan habere göre bayatlamış haberlerle dolduramadığında “ilginç” yollara başvuruyorlar. Blog fenomeni, sosyal medya, denetim güçlükleri.. İşte zaman ruhu, işte zeitgeist!
İçerik Porter Novelli tarafından ABD bağlamında yazıldı. Ancak MPN çevirisini okuduğumuzda ülkemizdeki sorunsalların da tümünü kapsadığını görüyoruz. Sosyal medya, reklam, PR, gazetecilik, sosyoloji alanıyla ilgilenenlerin yanı sıra gündemi izlemek isteyen herkesin Haberlerlerin Geleceği’ni keyifle okuyacağına, içeriğin çok da düşündüreceğine inanıyoruz.
Kızılderili Burçları
22 Aralık – 19 Ocak
YABANKAZI - “Bilge, dingin, yardımsever bir lider!”
Uğurlu taşı: Kuvars
Uğurlu taşı: Kuvars
Rengi: Beyaz
• Evrenin tüm enerjisini kullanabilme yeteneği
• Sakin, dingin bir kişilik
• Olayları kavrama yeteneği
• Dikkatli, titiz ebeveyn
• Hata yapmamak için çok çalışma
• Arkadaşlık ve dostluk seçiminde çok dikkatli
• Sindirim sisteminde hassasiyet
• Büyük gelişimlere açık
• Morali bozukken çekingen ve içe kapanık
• Lider olma kabiliyeti
• Alışkanlık ve geleneklerine bağlı
• Ev hayatında düzenli ve özenli
• Arkadaşlarını ve çevresini geliştirmeye eğilimli
• Güçlü intikam duygusuna sahip
• Çok sayıda değişik işi ve görevi yürütebilme yeteneği
• Kusursuzluk tutkusu
• İnsanlar ve doğa ile kolayca uyum sağlama
• Dayanıklılık , bazen katılaşma
• Aydınlık ama ulaşılması zor bir kişilik
• Kusursuz bir bilge
20 Ocak – 18 Şubat
SUSAMURU -“Sevimli, canayakın, iletişimi yüksek bir yardımsever!”
Uğurlu taşı: Gümüş
Rengi: Gümüş
• Arkadaşları tarafından sevilen, sayılan bir kişilik
• Duygularını saklamaya meyilli,
• Karşı koyulması zor,
• İştahlı, yemek yemeyi seven
• İyi bir baba, iyi bir eş,
• Akıllı, Cesur
• Esnek ve yardımsever
• Sosyal yardımlaşma konularına eğilimli,
• Güvenilir bir dost
* Dalgın ve hayalci,
• Uzak ülkelere gitmeye eğilimli,
• İyi bir dert ortağı,
• Hassas noktası; Sinir sistemi
• Affedici,
• Güçlü bir içgüdü ve altıncı his,
• Tehlikeli durumlarda yanlış kararlar almaya eğilimli,
• Kendilerini başkalarının yerine koyabilme kabiliyeti,•
Aşırı korkusuzluk sonucu tehlikeli işler yapabilme,
• Sürekli yeni planlar yapma,
• İlk adımları atarken kararsız,
• Özgürlüğüne düşkün,
• Herkesle dost!
19 Şubat – 20 Mart
PUMA -“Kıvrak ve güzel bir duygu yumağı!”
Uğurlu Taşı: Firuze
Rengi: Mavi – Yeşil
• Kendi alanlarına ve özeline düşkün,
• Duygusal ama duygularını göstermeyen,
• Zor güvenen ve ihtiyatlı,
• Ruhsal bir avcı,
• Evine düşkün,
• Yalnızlık duygusu güçlü,
• Sezgileri yüksek,
• Kıvrak zekalı,
• Doğru olanı yaptıkları konusunda güvenceye ihtiyaç duyan,
• Sevecen, neşeli bir ebeveyn,
• Hareketli,
• Duyarlı,
• Uysal,
• Akıl almaz bir düşgücü,
• Hassas nokta: Mide – Bağırsak,
• Köşeye sıkıştıklarında kavgacı ve atik,
• Güvendiklerine tüm yüreği ile sevgi gösterme,
• Anlaşılması zor, gizemli,
• Güçlü sezgiler,
• Duyguları baskı altında tutma eğilimi,
• Atik bir ruhsal koşucu,
• Başkalarının göremediğini gören,
• Romantik.
21 Mart – 19 Nisan
ALADOĞAN -“Görkemli ve büyüleyici bir iyilik sembolü!”•
Uğurlu Taşı: Opalin
Rengi: Sarı
Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji,
• Daldan dala atlayan,
• Hızlı gelişme, değişme kapasitesi,
• Düşünce ve duygularında çok açık,
• Açıksözlü ama bazen patavatsız,
• Yalana ve yalancılığa tahammülü olmayan,
• Korkusuz,
• İleri görüşlü,
• Kızgın olduklarında saldırgan ve çok tehlikeli,
• Bağımsız,
• Kolayca dikkati dağılan,
• Enerjilerini yönlendirmeye başaranlar için iyi bir yönetici,
• Sağlam bünyeli,
• Hassas Nokta; Baş bölgesi, sık baş ağrısı,
• Herkesle anlaşan,
• Doyumsuz bir güç ve enerji isteği,
• Yeryüzü işlerine aşırı eğilim,
• Dost ve adil bir ebeveyn,
• Çoşkulu,
• Heyecanlı,
• Arkadaş yanlısı, geniş bir çevre,
• İletişim gücü yüksek,
• Pırıltılı,
• Etkileyici,
• Hayır demesi zor!
20 Nisan – 20 Mayıs
KUNDUZ -“Herkese yaşam gücü ve tadı veren denge merkezleri!”
Uğurlu taşı: Krisokol
Uğurlu taşı: Krisokol
Rengi: Mavi
• Dengeli, ağırbaşlı,
• Değişimi sevmeyen,
• Planlı,
• Eşyalarına düşkün,
• Bir işi yaptığı zaman hem güzel hem yararlı olmasına çalışan,
• Fiziksel olarak çok güçlü,
• Sürekli barışı arayan ve barış ortamlarını tercih eden,
• Toprağa, köke bağlı önem veren,
• El becerileri yüksek,• Her türlü fiziksel ortama uyum sağlayan,
• Kendi rahatı ve huzuru için çevreyi düzenleyen,
• Tek boyutlu düşünceye kolayca kayabilen,
• Sessiz, sakin,
• Güven duymadıkları zaman geride kalıp dinleyen,
• Sinirlenince yıkıcı,
• Suyla ilgilenmekten hoşlanan,
• İşleri sürtüşmesiz, uyumlu hale getirmeyi başaran,
• Maddi alanda güvenceyi seven,
• Evliliği ciddiye alan ve eşine sadık olan,• Tutarlı ve dengeli ilişkileri tercih eden,
• İç huzura önem veren,
• Kararlı ve dirençli ama bir o kadar da tehlikeli!
21 Mayıs – 20 Haziran
GEYİK -“Çekici, hareketli, duyarlı bir şifacı!”
Uğurlu taşı: Akik
Rengi: Beyaz – Yeşil
• Hareketi seven,
• Aynı anda birkaç işi yapabilen,
• Durmadan bir düşünceden ötekisine geçen,
• Çok uyanık ve zeki,
• Koruma içgüdüsü fazlası ile gelişmiş,
• Güzel olan her şeyi seven,
• İlişkilerinde fiziksel görünüme önem veren,
• Sanatçı kişilikli,
• Yeni buluşlara meraklı,
• Yeni tatlar, yeni yerler görmeyi seven, maceracı,
• Gülmeyi seven bir kahkaha makinesi,• Monogamist ilişkilere yatkın olmayan,
• Sevgi dolu bir ana-baba,
• En küçük işte bile güzellik yaratabilen,
• Hassas nokta: Damar tıkanıklıkları,
• Kalıcı ilişkileri olması gereken,
• Sevinmeyi ve sevinç duygusunu çok önemseyen,
• Yaratıcı,
• Konuşkan,
• Dünyanın tüm güzelliklerini görebilen,• Duyarlı,
• Keyif almayı bilen,
• Maceracı!
21 Haziran – 22 Temmuz
AĞAÇKAKAN-“Aile ortamlarının ve sevginin vazgeçilmez merkezi!”
Uğurlu Taşı: Kırmızı Akik
Rengi: Pembe
• Gizemli yetenekleri olan,
• Dengeli ortam ve dengeli durumları tercih eden,
• Olayların iç yüzünü kolayca kavrayan,
• Korunaklı yuvalar isteyen,
• Muhakkak sevdikleri bir eşe ihtiyaç duyan,
• Düzenli, iyi ilişkiler kuran,
• Çok hırslı,
• Anaç, evcimen,
• Sevmeyi ve sevilmeyi çok önemseyen,
• Yardımsever,
• Dinsel ve mistik eğilimleri olan,
• Uzak çevreye kadar herkesle ilişki içerisinde olan,
• Uyumlu,
• Güven duygusuna önem veren,
• Çabuk korkan,
• Milliyetçilik duyguları güçlü olan,
• Maddi güvence olmayınca mutsuz olan,
• Hassas Nokta; İç hastalıkları,• Yaşamda her zaman ruhsal bir amaç arayan,
• Huzursuz olunca hastalanma eğilimine sahip,• Sağlam ve güvenilir bir dost!
23 Temmuz – 22 Ağustos
MERSİNBALIĞI -“Gösterişli, bağımsız, sevilen, keskin görüşlü bir fırtına!”
Uğurlu Taşı: Gröna Demir
Rengi: Kırmızı
• Soylu, görkemli düşünmeyi seven,
• Dost ama alaycı,
• Gerçek duygularını saklayan,
• Hassas nokta; Soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, hazımsızlık,
• Çok cesur,
• Başkalarının kendilerine verdiği acıyı unutmayan,
• Başkalarına duygusal çözümler sağlamayı seven,
• Liderlik duyguları çok güçlü,
• Egemenlik kurmayı seven,
• Bazen kibirli,
• Çok zeki, uyanık ve hareketli,
• Çocuklarına karşı korumacı,
• Tükenmez bir güç kaynağı ve ruhsal derinlik,
• Çok sağlam bir korunma zırhı,
• Okumaya meraklı,
• Haksever, iyi niyetli bir yönetici,
• Hırçın davranışların altında yumuşak ve kırılgan bir yürek,
• Acılarını, dertlerini asla göstermeyen,
• Psikolojik ve fiziksel sıkıntıları kolayca çözümleyebilme yeteneği,
• Başka insanların üzerinde güçlü etkiler yaratan,
• Beklenmedik, hesapsız öfke patlamaları olan,
• İyi yürekli, duyarlı kişiler!
23 Ağustos – 22 Eylül
BOZAYI -“Çözümlemeci ve mantıklı düşünme yeteneği olan bir organizatör!”
Uğurlu Taşı: Ametist
Uğurlu Taşı: Ametist
Rengi: Erguvan
• Mantıklı,
• Adalet duygusu güçlü olan,
• Yalana karşı hassas ve hemen hisseden,
• Öfkesini soğukkanlı ve hesaplı bir şekilde gösteren,
• Konuşmayı seven,
• Aynı zamanda uzun süre suskun kalabilen,
• Korkutucu bir düşman,
• Somut aleme ve lükse meraklı,
• Akıllarına koydukları zor, kolay her şeyi yapabilen,
• Sorumluluk duygusu çok güçlü,
• Sinirli ama sevecen bir ana-baba,
• Temiz, titiz,
• Disiplinli ve düzenli,
• Uyumlu ama çekingen,
• Aldatılmaya tahammülü olmayan,
• Sorunları kolayca çözebilen,
• Zayıf olan herşeyi küçümseyen,
• Ruhsal gelişim konusunda desteğe ihtiyaç duyan,
• Yemeğe düşkün ama rejimi de seven,
• Hekimlik, yönetim ve savunma konularına meyilli,
• Hassas Nokta; Mide, bağırsak ve kalp,
• Tasarıları ve düşüncelerinin bozulmasına asla izin vermeyen,
• Dürüst ve etkin bir kişiklik!
23 Eylül – 23 Ekim
KARGA -“Özveri, nezaket ve kararlılığın mükemmel bir bileşimi!”
Uğurlu Taşı: Jasper
Rengi: Kahverengi
• Yardımsever,
• Doğa ile ilişkide olmayı seven,
• Ani, beklenmedik manevralar yapabilen,
• İç dengeleri bozulmazsa uzun süre çalışabilen,
• Ruhsal alanda çok rahat olan,
• Hayattan zevk almayı bilen,
• Küçük şeylerden mutlu olan,
• Her şeyin iyi ve kötü yanını kolayca görebilen,
• Çelişkili,
• Her türlü düşünce ve akımı izleyip öğrenmek isteyen,
• Sevdiklerine karşı aşırı korumacı hatta yıkıcı,
• Kendilerini bulmak için zamana ihtiyaç duyan,
• Hayvanlara düşkün,
• Evine özenen, zevkli, dekorasyona meraklı,
• Güzel şeyleri seven,
• Estetiğe düşkün,
• Kendilerini bulmakta bazen zorluk çeken,
• Çok sevimli,
• Çok fedakar bir ebeveyn,
• Kucaklanmayı ve öpücüğü seven,
• Güven vermeyi ve güven kazanmayı seven ve kolayca öğrenen,
• Hayatı dolaysız ve yoğun yaşayan,
• Güzel ve yakışıklı insanlardır!
24 Ekim – 21 Kasım
YILAN
"Ruhsal güçleri çok yüksek duyarlı insanlar!”
Uğurlu taşı: Bakır – Malahit
Uğurlu taşı: Bakır – Malahit
Rengi: Turuncu
• Ruhsal seslere karşı duyarlı
• Uğraştıkları işte başarılı,
• Kendi söylediklerini benimseten,
• İlişki kurdukları şeyleri dönüştürme yeteneği,
• Tükenmez bir enerji,
• İyileştirici güçlere sahip,
• Hassas Nokta: Karın ağrısı,
• Çevrelerine yardımcı olma yeteneği,
• Bazen dar kafalı,
• Karar verme aşamasında yardım almayı sevmeyen,
• Aydın bir kişiliğe sahip,
• Çatal dilli,
• Soğukkanlı,
• Çok gizemli,
• Ketum,
• Kusursuz ,
• Etrafa kolayca uyum sağlayan
* Çocuklarına yetki vermeyi seven,
• Kendi özlerini değiştirebilme gücü,
• Saklı işler çevirmeyi seven,
• Çok çekici,
• Dokunma ve titreşimlere olağanüstü duyarlı,
• Farklı bir kişilik!
22 Kasım – 21 Aralık
WAPİTİ - “Yeniden doğan veya yeniden doğurabilecek bir güç simgesi!”
Uğurlu Taşı: Obsidiyen
Uğurlu Taşı: Obsidiyen
Rengi: Siyah
• Parlak, saydam yapılı bir kişilik,
• Sık sık ikilem yaşayan,
• Yaşamları boyunca bıçak sırtında yürüyen,
• Dış etkilerden gerçek özleri çıkarmayı çok iyi beceren,
• Yumuşak ama güçlü bir yapıya sahip,
• Çevrelerine karşı antiseptik bir etkiye sahip olan,
• Çok güçlü bir adalet duygusuna sahip,
• Güçlü içgüdüleri olan,
• Ruhsal düğümleri kolayca çözebilen,
• Yükseklere tırmanmayı başarabilen,
• Sağlam içgüdüleri olan,
• Yakın ilişki kurmaktan çekinen,
• Sıcak kalpli, sevgi dolu olabilen,
• Fikirlerinden asla caymayan, kendi bildiğini okuyan,
• Bazen aşırı cesur,
• Erkenden olgunlaşan,
• Çabuk öğrenen,
• Öfke nöbetleri geçirebilen,
• Kazandıkları bilgileri herkesle paylaşan,
• Gururlu,
• Saygı ve sevgi uyandıran, neşeli Wapiti’ler!
kaynak:
http://www.bilinmeyen.com/node/308
http://www.bilinmeyen.com/node/308
Hrant Dink ve Adalet Talepleri
Hrant Dink cinayetenin 3. yıl dönümünde adalet taleplerini dile getiren sevenleri ve Hrant'ın arkadaşlarının sloganlarıyla çınladı ofisimiz. Agos'un önünde toplanan kalabalığın Taksim'e doğru yürümesini izlerken, polis sayısının fazla olması beni sevindirdi... Herşeyden önce bir insanın katledilmesinin hüznünü yaşayan bizler ve yan apartmanlarda çalışan, yaşayan arkadaşlar, bu yürüyüşe alkışlarımızla destek verdik. Dilerim bu tarz üzücü bir olay bir daha yaşanmaz ve dünyadaki evrensel değerler açısından ülkemize duyulan saygı, böyle olaylar yüzünden azalmaz.
15 Ocak 2010 Cuma
14 Ocak 2010 Perşembe
Gasparıma Model Muamelesi
HP'nin Kanal+ dergisinin fotoğraf çekimleri için oğluşum da model olmuş, pek de güzel durmuş:) Ajanslara duyurulur!
13 Ocak 2010 Çarşamba
Bu Mouse çok yavaş yahu!!!!! Daha hızlısı yok mu bunun??
10 Ocak 2010 Pazar
Rüya
Geçen hafta rüyamda görmüştüm.... Mesaj doğru, kişi yanlışmış... Ucundan tutturmuşum yine de... :) Bu sene de bekleyeceğiz demek ki... Hadi hayırlısı...
8 Ocak 2010 Cuma
Yönetici Dediğin Ne İş Yapar Ki...
Bir fabrikada çalışan genel müdür herşeyi düzene sokmuş, fabrikayı karlı bir şekilde yönetmektedir. Ancak bu gidişat bazı YK üyelerinin hoşuna gitmemeye başlar ve genel müdürü yakından takibe alırlar; görürler ki genel müdür günün çoğunluğunu odasında okuyarak ve camdan dışarıyı seyrederek geçirmektedir. Bu bazı kişiler sonunda yönetim kurulunu da etkiler ve YK "bu kadar çok para verip de bütün gün oturan bir adam yerine daha az para vereceğimiz bir genel müdürle çalışalım" kararına varır. Nasıl olsa fabrikada herşey tıkır tıkır işliyordur...
Bu karar hayata geçirilir ve daha az ücret verecekleri, daha genç yeni bir GM'yi işe alırlar. Yeni GM “speedy Gonzales” gibi bütün gün fabrikanın içinde dolaşır, üretimde herşeye müdahale eder, karışır. Başta YK durumdan çok memnundur ancak birkaç ay sonra verimlilik raporlarına ve karlılık oranına bakılınca durumun hiç de göründüğü gibi olmadığını, fabrikada ciddi bir gerileme yaşandığını fark ederler. Üretimde hatalar artmış, teslimatlarda gecikmeler yaşanmaya başlanmış ve fazla mesailer artmıştır.
Sonunda tüm yolları denemelerine rağmen bu duruma çare bulamayan ve nedenini ne anlayamayan YK üyeleri, eskisinden daha fazla maaş vermeyi önererek ve neredeyse yalvararak eski GM’yi tekrar işe almaktan başka çözüm yolu bulamazlar. Ama bu işin sırrını da kendisine sormadan edemezler.
Eski ve artık yeni GM der ki:
- Evet, tüm boş zamanlarımda fabrikanın üretim ve finans analiz rapolarını okuyor ve sistemi daha nasıl iyiye götürebiliriz diye düşünüyordum. Ayrıca bütün gün fabrikanın penceresinden dışarıya değil, fabrikanın bacasından çıkan dumana bakıyordum. Çünkü ne zaman üretimde bir aksama, sorun olsa duman kesik kesik çıkmaya başlıyordu. Ben de hemen üretime gidip problemi öğrenip çözüm bulunmasını sağlıyordum. Sorun çözülünce de tekrar odama dönüyordum.
Not: Bu kıssadan hisseyi birkaç sene önce bana gelen bir mailden okumuştum. Çok sevdim ve unutmadım... Hatırlayabildiğim kadarıyla da sizinle paylaşmak istedim...
Bu karar hayata geçirilir ve daha az ücret verecekleri, daha genç yeni bir GM'yi işe alırlar. Yeni GM “speedy Gonzales” gibi bütün gün fabrikanın içinde dolaşır, üretimde herşeye müdahale eder, karışır. Başta YK durumdan çok memnundur ancak birkaç ay sonra verimlilik raporlarına ve karlılık oranına bakılınca durumun hiç de göründüğü gibi olmadığını, fabrikada ciddi bir gerileme yaşandığını fark ederler. Üretimde hatalar artmış, teslimatlarda gecikmeler yaşanmaya başlanmış ve fazla mesailer artmıştır.
Sonunda tüm yolları denemelerine rağmen bu duruma çare bulamayan ve nedenini ne anlayamayan YK üyeleri, eskisinden daha fazla maaş vermeyi önererek ve neredeyse yalvararak eski GM’yi tekrar işe almaktan başka çözüm yolu bulamazlar. Ama bu işin sırrını da kendisine sormadan edemezler.
Eski ve artık yeni GM der ki:
- Evet, tüm boş zamanlarımda fabrikanın üretim ve finans analiz rapolarını okuyor ve sistemi daha nasıl iyiye götürebiliriz diye düşünüyordum. Ayrıca bütün gün fabrikanın penceresinden dışarıya değil, fabrikanın bacasından çıkan dumana bakıyordum. Çünkü ne zaman üretimde bir aksama, sorun olsa duman kesik kesik çıkmaya başlıyordu. Ben de hemen üretime gidip problemi öğrenip çözüm bulunmasını sağlıyordum. Sorun çözülünce de tekrar odama dönüyordum.
Not: Bu kıssadan hisseyi birkaç sene önce bana gelen bir mailden okumuştum. Çok sevdim ve unutmadım... Hatırlayabildiğim kadarıyla da sizinle paylaşmak istedim...
Etiketler:
genel müdür,
kıssadan hisse,
speedy Gonzales,
yönetici
5 Ocak 2010 Salı
Asya ve Efe'nin Atlıtur Macerası
Merhaba,
Haftasonu gençlere at sevigisini aşılamak için Atlıtur'un Cevahir'deki manejindeydik. Kısa ama keyifli bir gündü.
Atlıtur'dan Deniz Hn ile, atlar ve Atlıtur hakkında epey bilgi aldık.
Bizim kuzuların da hoşuna gitti elbet. Keyif aldılar. Sonraki haftalar daha eğlenceli ve heyecanlı olacak. Hissediyorum...
Bir deli oğlan vardı (yavru at) oğluşumun ayağını kemirdi kuduruk! Bizimki biraz naz yaptı ama doktora gidelim diyince ayağının acısı birden geçiverdi, klasik :)
Asya kuzu, cok tatlı ve coollll. Oğluşumla iyi anlaşıyorlar.
Günü biraz özetleyen birkaç kare paylaşıyorum. :)
Haftasonları buluşalım! Keyifli oluyor. ;p
Haftasonu gençlere at sevigisini aşılamak için Atlıtur'un Cevahir'deki manejindeydik. Kısa ama keyifli bir gündü.
Atlıtur'dan Deniz Hn ile, atlar ve Atlıtur hakkında epey bilgi aldık.
Bizim kuzuların da hoşuna gitti elbet. Keyif aldılar. Sonraki haftalar daha eğlenceli ve heyecanlı olacak. Hissediyorum...
Bir deli oğlan vardı (yavru at) oğluşumun ayağını kemirdi kuduruk! Bizimki biraz naz yaptı ama doktora gidelim diyince ayağının acısı birden geçiverdi, klasik :)
Asya kuzu, cok tatlı ve coollll. Oğluşumla iyi anlaşıyorlar.
Günü biraz özetleyen birkaç kare paylaşıyorum. :)
Haftasonları buluşalım! Keyifli oluyor. ;p
Etiketler:
Asya Mutluer,
Atlıtur,
Eda Torcu,
Efe Ün,
Serpil GÜzel Ün
Can Ciğer Kuzu Sarması...
4 Ocak 2010 Pazartesi
İFSAK 50.Yılını Kutladı...
İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (İFSAK), bu yıl kuruluşunun 50’nci yılını kutladı. Bu nedenle "İZ" sergisi ve yönetmenliğini İFSAK üyesi Metin Avdaç’ın üstlendiği “İFSAK 50. Yıl Belgeseli” gibi çeşitli çalışmalar planlanmıştı. “İFSAK 50. Yıl Belgeseli” filminin ilk gösterimi 24 Aralık 2009 Perşembe günü İFSAK üyelerine ve basına açık olan bir gösterimle İTÜ Maçka Yerleşkesi Mustafa Kemal Amfisi’nde düzenlenen gecede yapıldı.
Gecenin sunuculuğunu Gülsen Tuncer’in yaptığı bu anlamlı gecede, İFSAK’ın YK Başkanı Tanju Akleman’ın konuşmasının ardından, Hulki Öğreten konuştu. Hulki Bey, İFSAK’ın 6 kurucusunun arasından hayatta kalan son kişi olması nedeniyle gecenin de onur konuğuydu aslında. Hala kuruluş günlerinin heyecanını içinde taşıdığını ve yaşadığını da her halinden anlayabilirdiniz. Bu nedenle de bu gecede olması geceye ayrı bir anlam verdi. Daha sonra İFSAK’ta 1968-1976 yılları arasında Yönetim Kurulları’nda görev almış ve iki dönem başkanlık yapmış Özdemir Cebeci ve 1976–1985 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Prof. Mehmet Bayhan’ın konuşmalarının ardından İFSAK’ta sinema üzerine Hilmi Etikan’ın konuşması oldu.
Günün anlam ve önemini belirten konuşmaların ardından bu anlamlı gecede İFSAK'ın bize ve diğer sponsorlarına bir de sürprizi oldu ve 50. yılın anısına sponsorlara birer cam plaket takdim edildi. Bunun için İFSAK yönetimine tekrar teşekkür ediyoruz ve daha nice 50nci yıllar diliyoruz...
İFSAK 50.Yil Ödül Töreni from Marjinal Porter Novelli on Vimeo.
İFSAK’ın Eş sponsorları: Olympus, Finansbank, UGL, Ünsped
Tasarım sponsoru: YES!!!Crea
Tanıtım: Marjinal Porter Novelli
Bu mesajı yazmak için biraz geç kaldım, o da benim kusurum :((
Görsel temini için İFSAK’a ve Arzu Hanım’a da çok teşekkürler...
Gecenin sunuculuğunu Gülsen Tuncer’in yaptığı bu anlamlı gecede, İFSAK’ın YK Başkanı Tanju Akleman’ın konuşmasının ardından, Hulki Öğreten konuştu. Hulki Bey, İFSAK’ın 6 kurucusunun arasından hayatta kalan son kişi olması nedeniyle gecenin de onur konuğuydu aslında. Hala kuruluş günlerinin heyecanını içinde taşıdığını ve yaşadığını da her halinden anlayabilirdiniz. Bu nedenle de bu gecede olması geceye ayrı bir anlam verdi. Daha sonra İFSAK’ta 1968-1976 yılları arasında Yönetim Kurulları’nda görev almış ve iki dönem başkanlık yapmış Özdemir Cebeci ve 1976–1985 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Prof. Mehmet Bayhan’ın konuşmalarının ardından İFSAK’ta sinema üzerine Hilmi Etikan’ın konuşması oldu.
Günün anlam ve önemini belirten konuşmaların ardından bu anlamlı gecede İFSAK'ın bize ve diğer sponsorlarına bir de sürprizi oldu ve 50. yılın anısına sponsorlara birer cam plaket takdim edildi. Bunun için İFSAK yönetimine tekrar teşekkür ediyoruz ve daha nice 50nci yıllar diliyoruz...
İFSAK 50.Yil Ödül Töreni from Marjinal Porter Novelli on Vimeo.
İFSAK’ın Eş sponsorları: Olympus, Finansbank, UGL, Ünsped
Tasarım sponsoru: YES!!!Crea
Tanıtım: Marjinal Porter Novelli
Bu mesajı yazmak için biraz geç kaldım, o da benim kusurum :((
Görsel temini için İFSAK’a ve Arzu Hanım’a da çok teşekkürler...
Hayatımda aldığım en güzel hediye:)
Hayatımda aldığım en güzel ve en anlamlı hediyemi sizinle de paylaşmak istedim:)
Sizce kim yapmış olabilir:)
Sizce kim yapmış olabilir:)
Nadiko, emin misin?
2 Ocak 2010 Cumartesi
Atlıtur'da Morgan ile bir gün
Bugün, sonunda o güzel atlarla birlikteydik. Oğuzhan ve ben, Seabiscuit filmini izledikten sonra zaten atlara karşı büyük bir sevgi duyuyorduk (Alp Arslan Bey'in duyduğu sevgiden çok olmasın) ve sonunda kavuştuk. Zekeriyaköy yakınlarında ormanlar arasında kaybolacağımızı sanırken gayet güzel bir tarifle vakit kaybetmeden Atlıtur'u bulduk. Alp Bey bizi büyük bir ilgiyle karşıladı, kendisinin atlara olan sevgisi her halinden belli ve Ayla Teyzemiz bizi ikram ettiği çaylarla misafir ettiler. Bu konuda okulda da eğitim alan Rahmi arkadaşımız da bizimle eğitim anlamında çok ilgilendi.. Tabii Oğuzhan'ın istediği gibi şaha kalkmış bir ata binemedik ama en azından teorik eğitimlerini aldık sayılır, eyerini takmaya yardım bile ettik. Sonra onları dolaşmaya çıkardık. Fotoğraflarda göreceğiniz atımız Morgan, tek gözü görmüyor canımın ve yeni binmeye başlayanlar için son derece ideal bir at. Siz ona git demedikten sonra yerinde sakin sakin duruyor, ben bile ona binmeye cesaret edebildim, daha nasıl anlatabilirim verdiği güveni. Eğer ki gökgürültürüsüyle birlikte yağmur başlamasaydı, binmeyi başarmışken ben inmezdim ama neyse bir dahakine artık. Alp Bey geçtiğimiz günlerde en eski arkadaşı Kayabatur’u kaybetmiş, üzüntüsü yüzünden de belli oluyordu, anlatılanlar da öyleydi. Özenle istediği birşey var o da sürekli gelmemiz, çünkü atlar en hisli hayvanlardan. Morgan’ın yanı sıra Tekirhan var, Babahüseyin var. Çok güzeller çoook hepsi ancak bir tane "delikız" ımız var ancak onun ismini öğrenemedim daha. Bu arada o bir kısrak değil, at ama adı delikız diye kaldı bende. Ayaklarıyla kapıları tekmeliyor yavrum. Anlatacak çok şey var ama bir dahaki haftaya diyorum ve hepinizi bekliyorum, gelin hep beraber öğrenelim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)