30 Haziran 2008 Pazartesi

Kugguş digiligi bigiligiyogor mugusunuz?


odamızdan manzaralar....


birinciliğimizin hediyesi...




Haydaaa bu da nerden mi çıktı?
Yurdumun güzel ili Antalya'da tatil için pek Türk bulunmadığından bizi hep turist zannettiler. Nereye gitsek ya Almanca ya da Rusça konuşarak birşeyler anlatmaları, bizim anlamsız surat ifademiz görülmeye değerdi. Bir de İngilizce konuşsalar gam yemeyeceğiz. Bu duruma pek alışamasak da olaya muzurca yaklaşmanın yolunu bulduk. İkinci gün otelin hemen karşısındaki Akkapark Alışveriş Merkezi'nin yolunu tuttuk, hangi dükkanın önünden geçsek bizi turist zannedip birşeyler satmalarına, komik olsun diye kuş dili cevap verdik ve gülmekten yıkıldık :)) "Can you speak kuguş digiligi?" heheheheh :)))

Maceramız, güneşe alerjisi olan Serpil'in "Antalya'ya gidip de yanmadan döndün mü?" diyenelere nispet olsun diye bütün gün güneşin alnında, denize havuza bile girmeden güneşlenmesi ve sonrasında "ay belim, ay kolum" diye acı çekmesi ile noktalandı.

Basın mesuplarının konaklamaları, transferleri gibi şeyler için sürekli resepsiyon masasında olduğumuzdan herkes bizi tanıdı. O kadar ki selam vermekten yürüyemez hale geldik :)

Bir de havuzda bir animasyona katıldık ki sormayın gitsin. Ben, Serpil ve Ayşe Su.
Havuzda kaşık bulma yarışı :p Yarışmanın üçüncü bölümünden sonra Serpil'i bir daha oralarda göremedik. Havuzun bir kenarından animatörün "Serpil Güzel hanım lütfen animasyona" diye bağırmasına rağmen tık yoktu. Yarışmayı el birliği ile çılgın Türkler olan biz kazandık :)

Beni en çok güldüren şeylerden biri de Serpil'in bir türlü dönüş saatimizi ezberleyememesi. Hadi bırak ezberlememeyi, Kadir abi arıyor 20.10 diyor, annesi arıyor 20.00 diyor, başkası arıyor 20.20 diyor, bir türlü 20.30 diyemiyor.

2 yorum:

FYZ dedi ki...

Eh madem öyle buyrun bakalım:
Sagasagaligim gelegebigildigigiginiz icigigin sizigigi tegebrigik egidigiyogoruguz oga zagamagan :))

dilek dedi ki...

teşekkürler feyzacım :))