Ofiste kaç aydır yazıcının yanında oturuyorum ve bence bu bana yazıcının yanında oturmakla ilgili bir şeyler söyleme hakkını fazlasıyla veriyor. Müsaadenizle burada yazıcının yanında oturma deneyimimi paylaşacağım. Eğer malzeme zenginliğinden dolayı konuyu buraya sığdıramazsam, otobiyografik öğeler taşıyan romana çevirmeyi düşünüyorum. Kitabın ismi de “Yazıcıyla geçen bir ömür” olacak.
- Oturmaya mı geldik? Yazıcının yanında oturmak, herkesin ne kadar çok çalıştığına, raporlar hazırladığına, devamlı bir şeylerin çıktısını alıp okuduğuna bir kere daha şahit olma fırsatı verir. Bu durum sizi daha fazla çalışmak konusunda motive etmez de ne yapar?
- Dünyanın ilk konuşan yazıcısı! Dışarıdan sadece bir takım elektronik sesler çıkarıyormuş gibi görünse de durum hiç de sanıldığı gibi değil. “Çıktınız hazır ama valla kağıtlara yazık” dediğini ben kaç kez kendi kulaklarımla duydum. Ayrıca Allah sonumu emekli olduktan sonra sessizlikte uyuyamayan fabrika bekçisine benzetmesin, ben bayağı alıştım onun çıkardığı seslere.
- İş arkadaşlarınızla sosyalleşme fırsatı! Her canlı nasıl bir gün mutlaka ölümü tadacaksa, her ofis çalışanı da er ya da geç yazıcının yanına uğrayacaktır. İş arkadaşlarınızı görmek, ayaküstü muhabbet etmek için bundan iyi fırsat mı olur?
- Masamdaki bu kağıtlar da ne? Sabah masanızda sizinle ilgisi olmayan bazı kağıtlar bulabilirsiniz. Panik yapmayın, kimse size iş yıkmaya çalışmıyor. Birisi muhtemelen aldığı çıktıları masanızda unutmuştur. Gün içinde mutlaka gelip alacaktır.
- Gün içinde gelip kimse bu kağıtları almadı. Ne yapacağım? Yine paniğe gerek yok. Bir metin yazarının her zaman müsvedde olarak kullanacağı kağıda ihtiyacı vardır.
- Neden ben? Bence bir metin yazarı olarak yazıcının yanında oturmam tesadüf değil. Benzer işler yapıyoruz sonuçta ve gururla söyleyebilirim ki benden çok daha uzun yıllar burada çalışan yazıcının deneyimlerinden faydalanıyor, her gün yeni bir şey öğreniyorum. Bir gün masamın üstünde “Kartuşum bitti, çalışamıyorum. :(” gibi bir not görürseniz şaşırmayın.
- Bu bizim şarkımız olsun mu? Olmasın. “Grass is always greener on the other side of the fence.” Valla şarkıdaki gibi komşunun bahçesinde gözüm yok. Benim masamın yeri çok güzel, yazıcı da hemen yanı başımda.
2 yorum:
Ezgi ne hoş yazmışsın! Yazıcıyla kurduğun bu güzel ilişki, odamda haftalardır bana küs duran kuzeniyle ilgili suçluluk duyguları hissettirdi. Hemen onunla ilgileneceğim!:)
ben yıllarda oturdum yeğen, aynı aletin yanında... ama ben seni nkadar hoş görülü değildim, cıktı alıp masama bırakanlara habire soylenip dururdum :)
Yorum Gönder