30 Mayıs 2008 Cuma
Başarı, gelenek ve görenek
Bir diğer telaşımız Efe'nin geleneksek sünnet töreni. Adet yerini bulsun dedik ve bir sünnet organizasyonu nasıl olması gerekiyorsa öyle bir telaşa başladık. Hadi hayırlı olsun. İlk olarak sünnet elbisesini aldık. Asası, pelerini, ayakkabısı... derken tam bir damat oldu. Şimdi büyük bir hevesle nereye gitsek kıyafetleri oraya taşıyoruz. Marjinal'e de gelecek:) Teyzelerinin, amcalarının elini tek tek öpüp alnına koyacak.
İşte böyle...
Serpil
28 Mayıs 2008 Çarşamba
Çarşı'dan Elveda
27 Mayıs 2008 Salı
İkizler Partisi Nedeniyle, Şu Hayatta Bir "doğumgünü" Olan Herkese Minik Bir Hediye
Leylan ve Eda'nın Doğum Günü Kutlamasından...
Leylan ve Eda'nın doğum günü kutlaması için anons yapıldı. Önce bizim tarafta toplandık. Sohbet ederek mutfağa gidiyorduk. Aniden "haydi pastalar bitiyor!" haykırışı duyduk, "yok canım" dedik, güldük:) Mutfağa girdiğimizde bir de ne görelim! Amaninnnnn, pastalar gerçekten bitmek üzere!!! 2 koca pasta ve duyurudan sadece 5 dakika sonra...
Üst kat saldırısı ve doğum günü esprisi olarak hafızalarda kaldı. Çok eğlendik. Kalanları yedik, sohbet ettik.
Eee bir de Eda da olsaydı. O basınla sohbet ederken beklemedik valla yedik içtik:))))) Ohh...
26 Mayıs 2008 Pazartesi
Kamberimiz Döndü!
21 Mayıs 2008 Çarşamba
Hemşehrim Kylie Minogue'la Boğaz'da Buluştuk!
20 Mayıs 2008 Salı
Dört Dörtlük Mutluluk
dördüncü haftanın dördüncü günü
yaşım kırk dört
hane sayısı dört
dört dörtlük mutluluk...
19 Mayıs 2008 Pazartesi
Osman Baba'dan Haber Var!
15 Mayıs 2008 Perşembe
Artistik Buz Pateninde Efe ve Dilek ikilisi :)
14 Mayıs 2008 Çarşamba
Osman Baba'ya Mektup Var!.. İkiii Yabancıııııı...
Gönderdiğin mailler'den haberlerini alıyoruz :))
Seni çooookk özledikkkkkk. Özellikle Cemal'in durumu kötü; kimseyle konuşmuyor, yemiyor, içmiyor. Anlayacağın resmen hayata küstü :((
Herşey senin elinde Osman babacım, yolunu dört gözle bekliyoruz. Cemal'in iyileşmesi senin elinde :))
Kendine çooook iyi bak Osman babişim.
Not: Bu resimleri çekerken Cemal, Teoman'dan "İki Yabancı" şarkısını dinliyordu.
İiiikiii yabancııı, iiikii yabancııı, birlikte ama yalnızzzzz, ikiiii yabancıııı...
13 Mayıs 2008 Salı
Eda'nın Supersonik Sunumu
12 Mayıs 2008 Pazartesi
Anneler Günü
11 Mayıs 2008 Pazar
Bu da Benim Anneme Gelsin
Eğer Anne Olmasaydım...
Hayatım boyunca karga gibi sesim var diyip sonra bülbül gibi hergün şarkı söylemeyecektim. Yemem gerekiyor diye 30 senede yemediğim kadar et yemeyecektim. Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim. Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım. Gecenin bir vakti titreyerek ve bazen de ürkerek kalkıp, gözü kapalı süt sağıp sonra da kedi kadar sessiz şekilde yatağa gitmeyecektim. Üzümün çekirdeklerini, çekirdeklerin içlerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim. Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti. Büyüdüğünü, ayakları üstünde duran genç adamı görebileyim diye Allah’a bu kadar çok dua etmeyecektim. Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik. Geceleri uyanmaman için komşuları, kavga eden köpekleri güvenliğe şikayet eden sitenin belalısı olmayacaktım. Düzenin bozulmasın diye etrafımdakilere 30 yıllık ömrümde demediğim kadar çok “Hayır” demeyecektim. Bir akşam 2 saat babanla dışarıya çıkmanın ne kadar değerli olduğunu anlamayacaktım. Elini kolunu sallaya sallaya yaşamanın ne kadar da kolay ulaşılabilir olduğunu hiç bilmeyecektim. Hasta olmamak için ömrümde dikkat etmediğim kadar sağlığıma dikkat etmeyecektim. Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım. Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım. Annesinden zorla ayırdılar diye 'Uçan Fil Dumbo!' çizgi filminde hıçkırarak ağlamayacaktım. Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi. Çantamda sürekli ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım. Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım. 38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacaktım.
Sen olmasaydın eğer, yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim. Sen olmasaydın eğer, ben asla 'anne' olmayacaktım. Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım.
Veeee bunları yazarken bile ağlayacak kadar sulugöz olduğumu hiç bilmeyecektim......
Annelerimize...
Seni dünyadaki herşeyden ve herkesten çok seven annen." (www.sugibi.blogspot.com)
9 Mayıs 2008 Cuma
Eray Ne Düşünüyor?
OZİ'den Haber Var...
Osman"
Jakarta
8 Mayıs 2008, 21:54
8 Mayıs 2008 Perşembe
Obanın Başı'ndan
İşlerin kolay olsun.
Cemoka
Obanın başı
Kabile Liderinden Haber Var! (Osman'dan)
Tam da tahmin ettiğim gibi yazmışsın.
Aman kendine mukayyet ol, elinden bir kaza çıkmasın.
Yarın okyanusa doğru gidiyoruz. Hani şu yerliler var ya, görünce çok eğlenceli olacak. Bol bol resim çekerim.
Kendine iyi bak, ben iyiyim :)))) Süperimmmmmm:))))))))
Osman
Kabile Lideri :))))))))))
Al Bizden de O Kadar
Uzaklardan Gelen İmdattttttttttttttt :))))) (Osman'dan)
Hıdrellez filan falan gezmeler tozmalar.Hahahahahaa...
Ben de burada köşebucak kızlardan kaçmaktan iş yapamaz duruma geldim yahuuu:)
OSMAN BURAYA, OSMAN ŞURAYA, OSMAN GEL, OSMAN.. FALAN FILAN SIKILDIM TABİİ Kİ :)
İşler burada biraz yavaş ilerliyor, sıkıcı bir şehir ve sıcak aynı zamanda. Bir de üstüne zamansız sağanak yağışlar...
Bugün sonunda Erden'le tam bir plan yapabildik çünkü rüzgarlar gün boyunca değişken.
Yarın akşam hani sana bazı yerlilerin resmini göstermiştim ya, işte oraya uçuyorum. 6 saatlik bir uçuş daha! Böylece yola çıktığımdan beri 36 saatlik uçuş eder.
Bu son yazdıklarımı iyi çalış, gelince imtihan edeceğim.
Kendine iyi bak, yine yazarim.
Selamlar, öptümmmmmmmmm...
Osman
7 Mayıs 2008 Çarşamba
6 Mayıs 2008 Salı
İşte Beren'in Annesiyle İlk Fotoğrafı!!!!
Beren Kızımız Doğdu!
Annesinin ve kendisinin sağlığının iyi olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.
Haliyle henüz fotoğrafı yok elimizde.
Hoş Geldin Beren!
Hoşgeldin BEREN :)
Sabahın erken saatlerinde "Anneciğim ben geldim" dedi... Biz bunu öğrendiğimizde ise şaşkınlıktan ve sevinçten havalara uçtuk. Yasemin ve bebeğinin sağlığı mutlu etti hepimizi.. Şimdi akşam olsa da görsek minik ayaklarını diye her 5 dakikada bir saate bakıp zamanın ne kadar yavaş geçtiğini düşünmeden edemiyoruz (ofiste kalanlar yani.. Arkadaşlarımızın bir kısmı şimdi yanlarındalar)...
(Tam şu an telefonum çalıyor ve Nevra'nın benden erken davranıp bu haberi buradan sizlere ulaştırdığını öğreniyorum.. Belki cümleler aynı olacak ama onları okumadan devam ediyorum)
Hepimizin içindeki heyecan, mutluluk, sevinç, duygu seli aynıydı... Hepimizin kalbi bu haberi aldığında aynı attı... Hepimizin kalbi, güzeller güzeli Yasemin'in prenses kızına HOŞGELDİN diyor...
Gecenin En Keyifli Anı
haydi yandan karamela (kara bela)
Ahırkapı'da Bir Hıdrellez Daha Kutladık
Jakarta'dan Mektup Var!
"Dün birdenbire Türkiye Konsolosluğu'nda basın toplantısı yapmak fikri geldi. Konsolosluğa gittim, derdimi anlattım. Sağ olsunlar, yardımcı oldular. Bize toplantı salonu, çay-kahve, kurabiye hazırlıyorlar.:)) Bu arada Jakarta'daki uluslararası basın kuruluşlarına e-davetiyeyi gönderdim. Az sonra lokal basına da yollayacağım. Şu anda bulunduğum, Ken'in arkadaşının ofisinini hemen yanında bir organizasyon firması buldum, onlara durumu anlattım ve e-davetiyeyi onlara yerel basına yollamaları için mailledim. Bakalım toplantıya kaç basın gelecek?:)))
Yarın akşam okyanusa doğru yola çıkabiliriz. Yardımlarınız için teşekkür ederim. Herkese selamlar. Sizleri bilgilendirmeye devam edeceğimmmmm :)))
Osman Bayrak
5 Mayıs 2008 Pazartesi
Osman Baba ve Erden Eruç Buluşması
Osman Baba, Okyanuslar Fatih'i Erden Eruç'un yanına, bu zorlu yarışta kendisine destek olmaya gitti.
Sebebini hep beraber okuyalım ;o)
Erden Eruç, 10 Temmuz 2007 tarihinde, Pasifik Okyanusu'nu geçmek üzere Kaliforniya'daki Bodega Bay'den denize açıldı. Pasifik'te yalnız başına 7.20 metrelik teknesi ile kürek çekiyor. Tekne yelkensiz ve motorsuz. Bu nedenle bir tek küreklerini kullanarak, okyanusun rüzgârlarını ve akıntılarını hesaba katarak batıya doğru yol alıyor. Yaklaşık 9 aydır denizde ve 9.000 deniz milini geride bıraktı.
8 Nisan itibariyle, okyanus geçişlerinde dünya sıralamasına göre "denizde geçen toplam sürede (402 gün)" 4., "en uzun süreli yalnız geçişlerde" ise 274 günle 3. sırada yer alıyor. Bu toplam süre, sadece Pasifik geçişindeki gün sayısını kapsamıyor. Mayıs 2006'da Karayip Denizi'nde noktalanan Atlas Okyanusu geçişinde denizde geçirdiği gün sayısı da bu süreye dahil. Eruç'un 4. olduğu bu sıralamada birinciliği ise, 937 günle Peter Bird elinde bulunduruyor.
Bu Pasifik geçişi, başlı başına devasa bir proje olmasına karşın, Altı Zirve Projesi kapsamında gerçekleştirilecek kas gücüyle devriâlemin sadece bir ara safhası.
Bu proje kapsamında Atlas Okyanusu’nu kürekle geçerek bunu gerçekleştiren ilk Türk olan Eruç, bu geçişi ile 1896 yılından beri okyanusu kürekle geçmeyi başaranlar arasında 151., Atlas Okyanusu'nu doğudan batıya tek başına geçenler arasında ise 33. sırada.
Erden'in bizimle Pasifikten paylaştığı son bilgi:
Londra Merkezli Okyanus Kürekçileri Derneği istatistiklerine göre Erden, denizde kürekle geçirilen kesintisiz en uzun sürede, 9 Mayıs'ta 305 günle ilk sıraya yerleşecek. İki ay daha denizde kalırsa edecek bir sene! http://www.oceanrowing.com/statistics/index.htm sayfasında da belirtildiği üzere; Peter Bird'e ait olan bu rekoru kırmak üzere.
Şu anda Filipinlerde Mindanao'ya ulaşmaya çalışıyor. Elden geldiğince güneyden seyrederek, 10. Paralelin kuzeyindeki fırtına güzergahlarından uzak kalmayı planlıyor. Yolunun üzerindeki ters akıntılar nedeniyle, Mindanao'ya ulaşmak zor olacaktır. Hep baraber göreceğiz.
Denizde ikmal operasyonu!
Erden Eruç bu zorlu yolculuğuna çıkarken gerekli önemleri alarak yola çıktı fakat ters rüzgarlar onu amaçladığı güzergahın dışına sürükledi. Şu anda mayısın ortasına kadar yetecek yiyeceği var. Ümidi ters akıntının aşağısından ya da yukarısından Palau'ya doğru ilerlemek. Bu aralar hava genellikle durgun ve rüzgar zayıf esiyormuş. Güvenilir, tutarlı ticaret rüzgarlarından eser yokmuş. Ters akıntıyla sırf kürek çekerek boğuşmak hızını çok düşürmüş. Bu şartlarda, bütün seçeneklere açık bir ikmal operasyonu düzenlemek gerekti. Herşeyden önce ikmal malzemeleri derlenmeli, düzenlenmeli ve yeniden paketlenmeliydi. Hazırlanan çok sayıda yiyecek paketi ve elektronik malzeme, bir gümrükte takılmaya adaydı. Bürokrasiden yılmayacak birisinin bunları elden getirmesi en sağlam yöntemdi.
İşte bu birisi Osman Baba oldu!
Londra'daki Okyanus Kürekçileri Derneği Başkanı Kenneth Crutchlow lojistik merkez olarak Jakarta'yı seçti.
Osman Baba, denizde ikmal çabalarını çekimlerle belgelemek üzere dün yola çıktı ve Kenneth ile Jakarta'da bugün buluştu. Beraber Yeni Gine'deki Jayapura'ya uçacaklar ve Erden'i bulmak üzere bir gemiyle denize açılacaklar. Teknesindeki Argos vericisinden gelen sinyallerle Erden'in yeri her zaman biliniyor ve takip ediliyor. Tekneyi kolayca bulabilecekler. Ve ikmal operasyonu gerçekleşecek. Biz de heyecanla bu buluşmayı takip ediyoruz.
Peki İkmal Operasyonu öncesi hazırlıklar nasıldı?
Herşeyden önce Osman Baba çok ama çok heyecanlıydı. Kolay değildi bu yolculuğa çıkmak. Hiç aklına gelir miydi? Erden Eruç'un bu yolculuğunda ona destek olmak için yollara çıkmak, Jakarta sularında buluşmak! Erden için gerekli ihtiyaçları temin etti, gerekli bürokrasi irtibatlarını kurdu. Ken ile irtibatta kaldı. Tüm organizasyon hazırdı.
Bavulunu topladı, bizlerle ve ailesiye kısa süreli vedalaştı veee doğruuu Jakarta'ya... Yanında bizden sevgiler, notlar götürdü Osman Baba. Bakalım dönünce neler neler anlatacak bizlere, merakla bekliyoruz:)
Yukarıdaki fotoğraf Marjinal ekibinden Erden'e... Osman Baba vesilesiyle bizden hediye:)
Sevgili Erden, Sevgili Osman Baba!
Yolunuz açık, sularınız serin olsun...
Sevgilerimizle...
Kaynak: Yukarıdaki süreci doğru anlatabilmem için http://www.around-n-over.org/tr/ adresinden faydalandım.Marjinalclub'a Yeni Soluklar, Yeni Renkler!
2 Mayıs 2008 Cuma
Life
1 Mayıs Nedeniyle Evde Çalışan Marjinal Ekibi'nden Kısa Kısa Rapor :)
Serpil : Efe'yi sabah okula apar topar bırakarak Seda Sayan'ın sabah programına yetişmek için acele ettiği görülmüş. Kadın programlarından vakit artırdıkça bilgisayarın başına geçip geyik mailleri attığı da gözden kaçmamış :D
Umut : IP adresinden de kontrol ettiğimize göre Umut'un sadece sabah saatlerinde internet'e bağlandığı, sonrasının ise meçhul olduğu saptanmış.
Osman Baba : Edindiğimiz bilgiye göre bilgisayarın kapağını bile açmadığı ve sürekli telefonda konuştuğu dedikodular arasında :)) Ayrıca son aldığımız duyuma göre ev alışverişi için evinin yakınındaki markette bir hayli vakit geçirdiği de görülmüş.
Burcu : Evde sere serpe bir o yana bir bu yana derken işi gücü unuttuğu, sıkıntıdan gelen pizzacıyla lak lak ettiği görülmüş.
Eray : Öğlen 16:00'ya kadar sessizliğini korumuş daha sonrasında ortaya çıkmıştır :)
Eda : İngiltere'ye götürdüğü bavulunu boşaltıp, bütün gün çamaşır yıkayıp astığı görülmüş.
Aslı : Caddebostan sahilinde yürüyüş yaparken Marjinal'in gizli ajanlarından birine yakalanan Aslı, rejim nedeniyle yürüyüş yaptığını söyliyerek olay yerinden hemen uzaklamış.
Senem : Ohhh yaşasın diyerek gün boyunca uyuyup uyuyup uyanan Senem'in, üzerindeki mahmurluğu bugün bile atamadığı yüzünden anlaşıyor :)
Feyza : 3 Haftalık mecburi izinin ardından biriken maillerinin arasında kaybolan Feyza'yı işe başladığından beri göremez olduk, hemen yakındaki kayıp ilan bürosuna resimini bırakarak aramaya koyulduk :)
Nevra : Nasıl olsa evdeyim diyen Nevra'nın bütün gün "saçlarımı nasıl yapsam?" diye düşünerek vakit geçirdiği ortaya çıktı. Bugün de saçları dalgalı olarak işe salına salına geldi. Pek de yakışmış.
Peki Ofis'e gelenler ne yaptı?
Ooooo neler yapmadık ki :)) Sabah'ın erken bir saatinde gelip bir güzel kahvaltımızı yaptık. Sonra da ön balkona ve camlara koşarak bütün gün orada oturduk ve olan biteni seyrettik. Hatta polisin attığı biber gazından bizler de nasibimizi alarak, bunu da tattık diyerek güldük.
Sonrasında kahveler içtik, dondurmalar, çikolatalar yedik.
Bir ara Nadya'nın ortadan kaybolduğunu fark ettik ve panikledik.
Balkondan aşağıdaki polislere seslendik ve Nadya'yı tarif ederek bize yardımcı olmaklarını rica ettik. Polis eliyle su sıkan panzerleri işaret etti, bir de ne görelim aaaaaaaaaaa Nadya tam panzerin önünde ve sırılsıklam.
Neyse bu gün de geçti :)
Dikkat! Yukarıda yazılan her şey şaka amaçlı yazılmıştır, gülüp geçmenizi rica ederiz. :)
1 Mayıs 2008 Perşembe
Kalbin Göz Yaşı
Bizde ise polis bayramı olarak...
Kendimi kötü hissediyorum...
Vücudumun her tarafı ağrıyor,
kalbim ağlıyor...