30 Mayıs 2008 Cuma

Başarı, gelenek ve görenek

Bugünlerde birden fazla telaşımız var. Paylaşmak istedim. Efe'ciğim okul öncesini başarıyla tamamladı. İlk gösterisini de hafta başında gerçekleştirdi. Arkadaşlarıyla beraber buz pistinde başarılı bir gösteri yaptılar. Senenin başından beri her hafta buz pistinde kayarak, bu özel güne hazırlandılar. Çok da güzel bir gösteri yaptılar. Büyük bir keyifle ve gururla izledim. Bu benim oğlum! Evet evet bu benim oğlum diye ;) Gösteri sonrasında kep törenleri gerçekleşti. Kep ona ne de güzel yakıştı. Tabii insanın aklına "Daha nice diploma törenleri" demek geliyor. Daha nice güzel törenlere Efe!

Bir diğer telaşımız Efe'nin geleneksek sünnet töreni. Adet yerini bulsun dedik ve bir sünnet organizasyonu nasıl olması gerekiyorsa öyle bir telaşa başladık. Hadi hayırlı olsun. İlk olarak sünnet elbisesini aldık. Asası, pelerini, ayakkabısı... derken tam bir damat oldu. Şimdi büyük bir hevesle nereye gitsek kıyafetleri oraya taşıyoruz. Marjinal'e de gelecek:) Teyzelerinin, amcalarının elini tek tek öpüp alnına koyacak.
İşte böyle...
Serpil

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Çarşı'dan Elveda


Dün Asi Ruh Belgeseli'ni izlemeye BKM'ye gittik. Belgesele konsantre olmuşuz... sloganlar atılıyor... Alen Markanyan sahneye çıktı, bir konuşma yaptı ve Çarşı ekibini sahneye çağırdı.
Çarşı'nın bittiğini açıkladı. Herkes şok oldu. Bugün basından da takip etmişsinizdir gerçi. Hiç beklenmeyen birşey oldu. Bakalım Beşiktaş yeni sezonda şovsuz bir tribünle neler yapacak? Taraftarın tepkisi bugünden başladı.
Atmosferden bir foto.. Forza Beşiktaş sitesinden aldım:) İlginç olan yanı fotodaki kıvırcık ben, yanımdaki sarı da annem:))

27 Mayıs 2008 Salı

İkizler Partisi Nedeniyle, Şu Hayatta Bir "doğumgünü" Olan Herkese Minik Bir Hediye

En kadim dostum... Avcumun içi gibi bildiğim... Yüzündeki çizgileri, evime çıkan yollar gibi ezberlediğim... Gözünden yaş ne zaman gelir, o bir damla yaşın içinde neler gizlidir, bakmadan görebildiğim... Hataya düştüğü her an koşup teselli ettiğim... Bile bile yaptığı her yanlışı hafızamdan sildiğim... Boyunun yetmediği duvarları aşması için elverdiğim... Olmaz ya, bir adımlık sularda boğulduğunda imdadına yetiştiğim... Çekip gitmek istediğinde önden kapıları açtığım... Kalmak istediğinde anahtarı sakladığım... Unutmak istediği her şeyi, bir gün gelir de ihtiyacı olur anmaya diye bir kenara not aldığım... An gelir oyun arkadaşım, an gelir kanlı bıçaklım... Ben! Gidenlerden yanıma tek kalanım...

Leylan ve Eda'nın Doğum Günü Kutlamasından...

Biraz geçikmeli bir yazı, komik bir anı:)))
Leylan ve Eda'nın doğum günü kutlaması için anons yapıldı. Önce bizim tarafta toplandık. Sohbet ederek mutfağa gidiyorduk. Aniden "haydi pastalar bitiyor!" haykırışı duyduk, "yok canım" dedik, güldük:) Mutfağa girdiğimizde bir de ne görelim! Amaninnnnn, pastalar gerçekten bitmek üzere!!! 2 koca pasta ve duyurudan sadece 5 dakika sonra...

Üst kat saldırısı ve doğum günü esprisi olarak hafızalarda kaldı. Çok eğlendik. Kalanları yedik, sohbet ettik.
Eee bir de Eda da olsaydı. O basınla sohbet ederken beklemedik valla yedik içtik:))))) Ohh...

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Kamberimiz Döndü!

Kamberimiz Osman, 3 haftalık Endonezya seyahatinden geldi ve yaşadıklarını ayağının tozuyla ve aynı heyecanla bizimle paylaştı.
Hoşgeldin Ozi'cim! :)

21 Mayıs 2008 Çarşamba

Hemşehrim Kylie Minogue'la Boğaz'da Buluştuk!

Dün akşam onca yorgunluğuma rağmen Kuruçeşme Arena'daki Kylie Minogue konserine gittim. Çok kalabalık olduğu halde rahatça, neredeyse hiç sıra beklemeden, içeri girdik. Konser alanı kalabalık olduğu için biraz yan tarafta kaldık ama boşlukları doldura doldura ortalara yaklaşmayı başardık:)

Konser vaadedildiği gibi renkli kostümlerle ve sahne şovlarıyla doluydu. Kylie'nin de performansı gayet güzeldi ancak çok da sexy giyinmediği yönündeki eleştirilerimize maruz kaldı. Derin yırtmaçlı dekoltesi vardı ama beklenen Kylie değildi - sadece benim düşüncelerim değil bunlar:) Konu Kylie olunca haliyle herkes kliplerdeki görüntüleri bekliyor sanırım. Belki de Türkiye muhafazakar bir ülke diye uyaranlar da olmuştur, kim bilir?
Söylediğine göre Kylie Türkiye'de verdiği ilk konserden çok etkilenmişti. Biz de kendisini severek dinledik ve izledik. Dileriz tekrar gelir:)

20 Mayıs 2008 Salı

Dört Dörtlük Mutluluk

Komşularımıza duyurmak gerek, nüfusumuz bundan kelli yetmiş milyon+1 kişi. Ona göre ayaklarını denk alsınlar.

dördüncü haftanın dördüncü günü
yaşım kırk dört
hane sayısı dört
dört dörtlük mutluluk...

19 Mayıs 2008 Pazartesi

Osman Baba'dan Haber Var!

Duyduk duymadık demeyin, Osman Baba'yı en son görenler Endonezyalı olma yolunda girişimlerinin olduğunu söylediler :)
Valla resmi görünce ben de inanmadım desem yalan olur....

15 Mayıs 2008 Perşembe

Artistik Buz Pateninde Efe ve Dilek ikilisi :)

efe uçak oldu :)




Dün akşam iş çıkışında Efeciğimle buluştuk :) İkimizin de hobi olarak sevdiği buz pateni yapmaya karar verdik ve soluğu Galeria Buz Pistinde aldık. Patenleri giyindiğimiz gibi kendimizi buz pisitinin içine attık ve deli gibi kaymaya başladık. Çooook eğlendik çooook. Bu güzel anı ölümsüzleştiren Serpil'in çektiği fotoğrafları da sizinle paylaşmak istedik. Herkese şiddetle tavsiye ediyoruz :)

14 Mayıs 2008 Çarşamba

Osman Baba'ya Mektup Var!.. İkiii Yabancıııııı...

Osman babacım,
Gönderdiğin mailler'den haberlerini alıyoruz :))
Seni çooookk özledikkkkkk. Özellikle Cemal'in durumu kötü; kimseyle konuşmuyor, yemiyor, içmiyor. Anlayacağın resmen hayata küstü :((
Herşey senin elinde Osman babacım, yolunu dört gözle bekliyoruz. Cemal'in iyileşmesi senin elinde :))
Kendine çooook iyi bak Osman babişim.

Not: Bu resimleri çekerken Cemal, Teoman'dan "İki Yabancı" şarkısını dinliyordu.
İiiikiii yabancııı, iiikii yabancııı, birlikte ama yalnızzzzz, ikiiii yabancıııı...

13 Mayıs 2008 Salı

Eda'nın Supersonik Sunumu


Eda, Nokia'nın etkinliği için 2 hafta önce İngiltere'deydi. Zaten İngiltere yolculuğunu yakın zamanda bizlerle blogumuzdan paylaşacak.
Geçen hafta yaptığı sunumda bize izlenimlerinden, Nokia'nın çevreye karşı sergilediği duyarlı yaklaşımdan ve geliştirdiği çevreci konseptlerinden bahsetti.
Benim en çok ilgimi çeken konsept, geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilecek olan telefonlar; yani Remade konseptiydi.

Remade, gelecek için potansiyel yeni fikirlerin temel alındığı bir konsept olarak ortaya çıkmış. Konseptin altında yatan fikir, hiçbir yeni malzeme kullanmadan cihaz yaratmanın mümkün olup olmayacağını görmekmiş.

12 Mayıs 2008 Pazartesi

Anneler Günü

Bütün annelerimizin anneler gününü kutluyorum.
Bu arada, geçen hafta sonu anneler günü dışında özel bir gün yoktu galiba. Bir tek anneler günü, evet evet anneler gününden başka milyonları sevindiren, coşturan, sokaklara döken başka bir olay..... biraz daha düşünelim... hmmm... Haaa evet Galatasaray şampiyon oldu!

Böyle önemli bir olay ve günden ve tabii ki 20.45 ten hiç bahseden yok bakıyorum ;))))))

Hahahahah... Nasıl Şampiyon olduk!!!

11 Mayıs 2008 Pazar

Bu da Benim Anneme Gelsin

Anneler Günü
Evde acılar koynuna yan gelip yatmış
İnadına giyinsen de mayısa batmış
Yürü sokakta çocukların düşü aksın
Yürü ki saksıda çiçekler sana baksın

Diline genç anılarından bir türkü seç
Beş yıl büyüdüğüm okulun önünden geç
Islanırsa kirpiklerin güneşte kurut
Gözünde, gözümde, gözlerinde bin umut

Gök mavi, deniz mavi, kıyısında dur
Kayıyor yıldız annem içinden dilek tut
Koşar sana kısa pantolunlu bir çocuk
Gözünde, gözümde, gözlerinde bin umut

Yeşildir artık yüreğinde kara bulut
Bugün anneler günü annem beni unut

Şiir: Nevzat Çelik

Eğer Anne Olmasaydım...

Hamileliğim esnasında 70'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım. O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.
Hayatım boyunca karga gibi sesim var diyip sonra bülbül gibi hergün şarkı söylemeyecektim. Yemem gerekiyor diye 30 senede yemediğim kadar et yemeyecektim. Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim. Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım. Gecenin bir vakti titreyerek ve bazen de ürkerek kalkıp, gözü kapalı süt sağıp sonra da kedi kadar sessiz şekilde yatağa gitmeyecektim. Üzümün çekirdeklerini, çekirdeklerin içlerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim. Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti. Büyüdüğünü, ayakları üstünde duran genç adamı görebileyim diye Allah’a bu kadar çok dua etmeyecektim. Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik. Geceleri uyanmaman için komşuları, kavga eden köpekleri güvenliğe şikayet eden sitenin belalısı olmayacaktım. Düzenin bozulmasın diye etrafımdakilere 30 yıllık ömrümde demediğim kadar çok “Hayır” demeyecektim. Bir akşam 2 saat babanla dışarıya çıkmanın ne kadar değerli olduğunu anlamayacaktım. Elini kolunu sallaya sallaya yaşamanın ne kadar da kolay ulaşılabilir olduğunu hiç bilmeyecektim. Hasta olmamak için ömrümde dikkat etmediğim kadar sağlığıma dikkat etmeyecektim. Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım. Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım. Annesinden zorla ayırdılar diye 'Uçan Fil Dumbo!' çizgi filminde hıçkırarak ağlamayacaktım. Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi. Çantamda sürekli ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım. Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım. 38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacaktım.

Sen olmasaydın eğer, yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim. Sen olmasaydın eğer, ben asla 'anne' olmayacaktım. Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım.
Veeee bunları yazarken bile ağlayacak kadar sulugöz olduğumu hiç bilmeyecektim......

Annelerimize...

Başta varlığımın sebebi canım annem olmak üzere tüm Marjinalli annelerin; Handan hanım'ın, Eda'nın, Serpil'in, Sebiha'nın, yeni anne Yasemin'in, Özlem'in ve Behiye hanım'ın anneler gününü kutlarım!

Takip ettiğim bloglardan birinde dün okuduğum ve beni çok duygulandıran yazıdan bir alıntıyı burada sizinle paylaşmak istiyorum.

"Pazar anneler günü, seninle 2. anneler günümüz. (ilkinde karnımdaydın) Henüz bana hediye alacak kadar büyümedin ama senden büyük bir hediye gerçekten yok dünyada. ömrümün bütün anneler günlerine yetecek kadar büyük ve değerli bir hediyesin sen. Ama çabucak büyüme olur mu? Her anının, her halinin tadını çıkarmak, hatırlamak istiyorum ben. Bir de bana hep şimdi baktığın gibi bak. Minik ellerini yüzüme koyup en ince sesinle ayyy diye sev beni. Bacaklarını pörtlettiğimde attığın içten kahkalarını hiç bırakma, başka insanlarla, başka şeyler için belki ama hep gül o içten kahkahalarla. Son olarak yemeğini kendin yemeyi öğrendiğinde muhallebinin gözle değil ağızla yendiğini, sebzeyi karşındakinin yüzüne püskürtmenin hoş bir davranış olmadığını hatırla:)
Seni dünyadaki herşeyden ve herkesten çok seven annen." (
www.sugibi.blogspot.com)

9 Mayıs 2008 Cuma

Eray Ne Düşünüyor?

Nazlı'nın yazısından kopya oldu ama fotoyu görünce dayanamadım :)
Bu haftanın sorusu!

Eray ne düşünüyor?
a) Beren'i ne zaman görmeye gidebilirim?
b) Uzayda hayat var mı?
c) Zeki Müren de bizi görecek mi?
d) Saçlarıma kızıl gölge attırsam mı?
e) Osman Babiş ne zaman dönecek?

OZİ'den Haber Var...

"Dede oldummmmmm! Bu sabah Beren hanimi gordum. uzaklarda ilk kez bu kadar sevindim. yarin jaya puraya ucakla gidiyoruz, daha sonra tekneyle ikmal yapacagiz. ve sonrasi ???? hava durumuna gore erden hareket edecek :) burada kalisim biraz uzayacak.Yarin donus biletimi de degistirecegim. Bakalim oralarda bizi neler bekliyor. gorusmek uzere...
Osman"


Jakarta
8 Mayıs 2008, 21:54

8 Mayıs 2008 Perşembe

Obanın Başı'ndan

İnşallah yanına ipkinini (g-string) ve parmak arası terliğini almışsındır. Yerlilerle iyi anlaşacağını düşünüyorum çünkü çok benziyorsun onlara (onların üstü açık, senin kafan).
İşlerin kolay olsun.
Cemoka
Obanın başı

Kabile Liderinden Haber Var! (Osman'dan)

Koçummmmm Cemo,
Tam da tahmin ettiğim gibi yazmışsın.
Aman kendine mukayyet ol, elinden bir kaza çıkmasın.
Yarın okyanusa doğru gidiyoruz. Hani şu yerliler var ya, görünce çok eğlenceli olacak. Bol bol resim çekerim.
Kendine iyi bak, ben iyiyim :)))) Süperimmmmmm:))))))))
Osman
Kabile Lideri :))))))))))

Al Bizden de O Kadar

Sensiz buralar çok sessiz. Tek olmak o kadar iyi bi şey değilmiş. Boşuna dememişler, tek olmak Allaha özgü diye... Rekabet yok, heyecan yok. Rekabetin ve heyecanın olmadığı yerde yaşam yok. Aman kendine dikkat et, bize lazımsın. Türkün gücünü kimseye ispat etmek zorunda değilsin. Eğer ispat edilecekse ben ederim, sen karışma, sağlığını düşün. Yokluğunda başımıza gelmedik kalmadı. Düşman kabileler duymuş erkeklerden birisi yerleşim dışında, fırsat bu fırsat deyip saldırıyorlar. Bir kaç hafta daha savunmaya yönelik erzakımız var, bilgine. Saldırıya geçemiyoruz, erkek sayısı az. Tek başıma kabileyi tehlikeye atamam. Kabile şimdilik iyi, sen de iyi ol.

Uzaklardan Gelen İmdattttttttttttttt :))))) (Osman'dan)

Sen benim yokluğumda at koşturmaya devam et Cemalimmmm, devam et. :)
Hıdrellez filan falan gezmeler tozmalar.Hahahahahaa...
Ben de burada köşebucak kızlardan kaçmaktan iş yapamaz duruma geldim yahuuu:)
OSMAN BURAYA, OSMAN ŞURAYA, OSMAN GEL, OSMAN.. FALAN FILAN SIKILDIM TABİİ Kİ :)
İşler burada biraz yavaş ilerliyor, sıkıcı bir şehir ve sıcak aynı zamanda. Bir de üstüne zamansız sağanak yağışlar...
Bugün sonunda Erden'le tam bir plan yapabildik çünkü rüzgarlar gün boyunca değişken.
Yarın akşam hani sana bazı yerlilerin resmini göstermiştim ya, işte oraya uçuyorum. 6 saatlik bir uçuş daha! Böylece yola çıktığımdan beri 36 saatlik uçuş eder.
Bu son yazdıklarımı iyi çalış, gelince imtihan edeceğim.
Kendine iyi bak, yine yazarim.
Selamlar, öptümmmmmmmmm...
Osman

6 Mayıs 2008 Salı

İşte Beren'in Annesiyle İlk Fotoğrafı!!!!


Beren bebeğin Marjinal Basınına ulaşan ilk görüntülerini sizlerle paylaşıyoruz sevgili MarjinalClub blog okuyucuları... Nasıl da annesine benziyor değil mi? :) Seni seviyoruz BEREN.... :))

Beren Kızımız Doğdu!

Ey Ahali! Beren kızımız bu sabah 09:00 civarı dünyaya gözlerini açmıştır.
Annesinin ve kendisinin sağlığının iyi olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.
Haliyle henüz fotoğrafı yok elimizde.

Hoş Geldin Beren!

Hoşgeldin BEREN :)

Yasemin'in bebeği bugün annesine bir sürpriz yaptı..
Sabahın erken saatlerinde "Anneciğim ben geldim" dedi... Biz bunu öğrendiğimizde ise şaşkınlıktan ve sevinçten havalara uçtuk. Yasemin ve bebeğinin sağlığı mutlu etti hepimizi.. Şimdi akşam olsa da görsek minik ayaklarını diye her 5 dakikada bir saate bakıp zamanın ne kadar yavaş geçtiğini düşünmeden edemiyoruz (ofiste kalanlar yani.. Arkadaşlarımızın bir kısmı şimdi yanlarındalar)...
(Tam şu an telefonum çalıyor ve Nevra'nın benden erken davranıp bu haberi buradan sizlere ulaştırdığını öğreniyorum.. Belki cümleler aynı olacak ama onları okumadan devam ediyorum)
Hepimizin içindeki heyecan, mutluluk, sevinç, duygu seli aynıydı... Hepimizin kalbi bu haberi aldığında aynı attı... Hepimizin kalbi, güzeller güzeli Yasemin'in prenses kızına HOŞGELDİN diyor...

Gecenin En Keyifli Anı




"Minik Davulcu"muz Ömer'den de bahsedelim.
Kendisi 6 yaşında ama maarifetleri pek büyük.

Hem çok yetenekli, hem de ağabeylerinden daha çok sipali ile bitirdi geceyi :)
Buradan sözü hemen bir şarkıya bağlamalıyım diye geçiyor içimden:

yandan yandan kelena, karamela (kara bela)
şukar biyav, şukar çay lemange
ek ta isiyan!
nadava da tut elhayde,
hayde aysan kere
Türkçesi:
haydi yandan karamela (kara bela)
isterim güzel düğün, tatlı gelin isterim ben
sen evimin bir tanesisin!
ele vermem seni ben
haydi, eve gel.

Bkz: Kardeş Türküler, Hemavaz Albümü

Ahırkapı'da Bir Hıdrellez Daha Kutladık



Dün akşam Marjinal Club etkinliği olarak Ahırkapı'daydık.
Coştuk, göbek attık, içtik, müzik dinledik:)
Orada buluşalım dedik. Kalabalığı görünce mümkün olmaz sandık, üzüldük. O kadar insanın içinde Cemal'le birbirimizi bulduk. Sonra Eray ve Nevraları... Derken ekip olarak çoktuk. Şirketten giderken üzerimde büyük bir yük vardı. Bir turuncu kese içinde herkesin dileklerini taşıyordum. Mutlaka dilek ağacına asmalıydım. Başardım. Bu anı fotoğraflayamadık ama dileklerimiz ağaca asıldı meraklanmayın. Hemen ardından da havai fişek gösterisi oldu. Yani en alevlisinden tez vakit gerçekleşecekler demek oluyor:) Dilekler arasında en şık bizimkiydi bunu söylemeden geçemeyeceğim. Ne de olsa şık bir turuncu kese içindeydi hepsi.
Yani bir Hıdrellez de bol göbekli ve neşeli geçti. Nice güzel baharlar yaşayalım:)

Jakarta'dan Mektup Var!

Osman Baba dün yaptıklarını ve bugün yapacaklarını anlatmış. Sizlerle paylaşmak istedim... ;0)

"Dün birdenbire Türkiye Konsolosluğu'nda basın toplantısı yapmak fikri geldi. Konsolosluğa gittim, derdimi anlattım. Sağ olsunlar, yardımcı oldular. Bize toplantı salonu, çay-kahve, kurabiye hazırlıyorlar.:)) Bu arada Jakarta'daki uluslararası basın kuruluşlarına e-davetiyeyi gönderdim. Az sonra lokal basına da yollayacağım. Şu anda bulunduğum, Ken'in arkadaşının ofisinini hemen yanında bir organizasyon firması buldum, onlara durumu anlattım ve e-davetiyeyi onlara yerel basına yollamaları için mailledim. Bakalım toplantıya kaç basın gelecek?:)))

Yarın akşam okyanusa doğru yola çıkabiliriz. Yardımlarınız için teşekkür ederim. Herkese selamlar. Sizleri bilgilendirmeye devam edeceğimmmmm :)))

Osman Bayrak

5 Mayıs 2008 Pazartesi

Osman Baba ve Erden Eruç Buluşması














Osman Baba, Okyanuslar Fatih'i Erden Eruç'un yanına, bu zorlu yarışta kendisine destek olmaya gitti.
Sebebini hep beraber okuyalım ;o)

Erden Eruç, 10 Temmuz 2007 tarihinde, Pasifik Okyanusu'nu geçmek üzere Kaliforniya'daki Bodega Bay'den denize açıldı. Pasifik'te yalnız başına 7.20 metrelik teknesi ile kürek çekiyor. Tekne yelkensiz ve motorsuz. Bu nedenle bir tek küreklerini kullanarak, okyanusun rüzgârlarını ve akıntılarını hesaba katarak batıya doğru yol alıyor. Yaklaşık 9 aydır denizde ve 9.000 deniz milini geride bıraktı.

8 Nisan itibariyle, okyanus geçişlerinde dünya sıralamasına göre "denizde geçen toplam sürede (402 gün)" 4., "en uzun süreli yalnız geçişlerde" ise 274 günle 3. sırada yer alıyor. Bu toplam süre, sadece Pasifik geçişindeki gün sayısını kapsamıyor. Mayıs 2006'da Karayip Denizi'nde noktalanan Atlas Okyanusu geçişinde denizde geçirdiği gün sayısı da bu süreye dahil. Eruç'un 4. olduğu bu sıralamada birinciliği ise, 937 günle Peter Bird elinde bulunduruyor.

Bu Pasifik geçişi, başlı başına devasa bir proje olmasına karşın, Altı Zirve Projesi kapsamında gerçekleştirilecek kas gücüyle devriâlemin sadece bir ara safhası.

Bu proje kapsamında Atlas Okyanusu’nu kürekle geçerek bunu gerçekleştiren ilk Türk olan Eruç, bu geçişi ile 1896 yılından beri okyanusu kürekle geçmeyi başaranlar arasında 151., Atlas Okyanusu'nu doğudan batıya tek başına geçenler arasında ise 33. sırada.

Erden'in bizimle Pasifikten paylaştığı son bilgi:
Londra Merkezli Okyanus Kürekçileri Derneği istatistiklerine göre Erden, denizde kürekle geçirilen kesintisiz en uzun sürede, 9 Mayıs'ta 305 günle ilk sıraya yerleşecek. İki ay daha denizde kalırsa edecek bir sene!
http://www.oceanrowing.com/statistics/index.htm sayfasında da belirtildiği üzere; Peter Bird'e ait olan bu rekoru kırmak üzere.

Şu anda Filipinlerde Mindanao'ya ulaşmaya çalışıyor. Elden geldiğince güneyden seyrederek, 10. Paralelin kuzeyindeki fırtına güzergahlarından uzak kalmayı planlıyor. Yolunun üzerindeki ters akıntılar nedeniyle, Mindanao'ya ulaşmak zor olacaktır. Hep baraber göreceğiz.

Denizde ikmal operasyonu!
Erden Eruç bu zorlu yolculuğuna çıkarken gerekli önemleri alarak yola çıktı fakat ters rüzgarlar onu amaçladığı güzergahın dışına sürükledi. Şu anda mayısın ortasına kadar yetecek yiyeceği var. Ümidi ters akıntının aşağısından ya da yukarısından Palau'ya doğru ilerlemek. Bu aralar hava genellikle durgun ve rüzgar zayıf esiyormuş. Güvenilir, tutarlı ticaret rüzgarlarından eser yokmuş. Ters akıntıyla sırf kürek çekerek boğuşmak hızını çok düşürmüş. Bu şartlarda, bütün seçeneklere açık bir ikmal operasyonu düzenlemek gerekti. Herşeyden önce ikmal malzemeleri derlenmeli, düzenlenmeli ve yeniden paketlenmeliydi. Hazırlanan çok sayıda yiyecek paketi ve elektronik malzeme, bir gümrükte takılmaya adaydı. Bürokrasiden yılmayacak birisinin bunları elden getirmesi en sağlam yöntemdi.

İşte bu birisi Osman Baba oldu!

Londra'daki Okyanus Kürekçileri Derneği Başkanı Kenneth Crutchlow lojistik merkez olarak Jakarta'yı seçti.

Osman Baba, denizde ikmal çabalarını çekimlerle belgelemek üzere dün yola çıktı ve Kenneth ile Jakarta'da bugün buluştu. Beraber Yeni Gine'deki Jayapura'ya uçacaklar ve Erden'i bulmak üzere bir gemiyle denize açılacaklar. Teknesindeki Argos vericisinden gelen sinyallerle Erden'in yeri her zaman biliniyor ve takip ediliyor. Tekneyi kolayca bulabilecekler. Ve ikmal operasyonu gerçekleşecek. Biz de heyecanla bu buluşmayı takip ediyoruz.

Peki İkmal Operasyonu öncesi hazırlıklar nasıldı?
Herşeyden önce Osman Baba çok ama çok heyecanlıydı. Kolay değildi bu yolculuğa çıkmak. Hiç aklına gelir miydi? Erden Eruç'un bu yolculuğunda ona destek olmak için yollara çıkmak, Jakarta sularında buluşmak! Erden için gerekli ihtiyaçları temin etti, gerekli bürokrasi irtibatlarını kurdu. Ken ile irtibatta kaldı. Tüm organizasyon hazırdı.
Bavulunu topladı, bizlerle ve ailesiye kısa süreli vedalaştı veee doğruuu Jakarta'ya... Yanında bizden sevgiler, notlar götürdü Osman Baba. Bakalım dönünce neler neler anlatacak bizlere, merakla bekliyoruz:)

Yukarıdaki fotoğraf Marjinal ekibinden Erden'e... Osman Baba vesilesiyle bizden hediye:)

Sevgili Erden, Sevgili Osman Baba!
Yolunuz açık, sularınız serin olsun...

Sevgilerimizle...

Kaynak: Yukarıdaki süreci doğru anlatabilmem için http://www.around-n-over.org/tr/ adresinden faydalandım.

Marjinalclub'a Yeni Soluklar, Yeni Renkler!



2007 yılından bu yana Marjinalclub CEO'su olarak faaliyetlerini başarıyla yürüten Yasemin şimdilerde doğum hazırlıkları yaparken, yeni görevi devralan kızıl saçlı Eda ve araya sarı gölgeler attıran kıvırcık saçlı Nazlı hızlıca çalışmaları devraldı.
Bugün ilkini düzenleyecekleri Marjinalclub aktivitesi konusunda oldukça heyecanlı oldukları gözlerden kaçmayan yeni CEO'lar "Başkanlar olarak çok hızlı bir giriş yaptık:) Bu da ilerleyen dönemlerde ilginç ve bol eğlenceli aktiviteler yapacağımızın bir göstergesidir. Sıkı durun, bizden haber bekleyin:)))))" açıklamasında bulundu.
Çalışmalarının devamını diliyor kendilerinden daha nice eğlenceli aktiviteler bekliyoruz.

2 Mayıs 2008 Cuma

Life


Kardeşim diye söylemiyorum ama Betty'ciğim çok yaratıcı ve esprili bir kızdır. Dışarıdan bakınca sessiz sakin görünebilir ilk başta ama bu kesinlikle yanıltıcı olur. Bir yerde birkaç saatten fazla kaldıysa etrafındaki insanlar Betty'nin arada bir çığlık attığına şahit olabilirler. Manyak değildir ama işte öyle deli dolu eğlenceli bir kızcağızdır.
Fotoğrafa meraklıdır ama ne eğitimini aldı ne de adam gibi bir fotoğraf makinası var. Çantasında üzerine Coca-Cola dökülen minik dijital makinasıyla her noktada fotoğraf çeker. Bence de çok güzel çeker. Fotolara kendi dahil olsa da değişik konseptler yaratır velet:)
Yukarıdaki foto da bunlardan biri. Soldaki foto biraz bulanık ama anlaşılıyor sanırım. Konu şu: O bahçesini gördüğünüz yerde biz Betty'nin çocukluğunda 3 yıl yaşamıştık. O zamanlar çok küçüktü bu yüzden o pek fazla hatırlamıyor. Tekrar Avustralya'ya gittiklerinde annemle babam onu gezdirirken o evin önünden geçerken albümdeki bu eski fotoyu hatırlamış ve adını "life" koyduğu yeni fotoyu çekmiş.
Buradan öpüyorum seni ablacuuumaa:)

1 Mayıs Nedeniyle Evde Çalışan Marjinal Ekibi'nden Kısa Kısa Rapor :)

Nazlı : 09.45'de arayarak ilk rapor verenler listesinin başında yer almış:p
Serpil : Efe'yi sabah okula apar topar bırakarak Seda Sayan'ın sabah programına yetişmek için acele ettiği görülmüş. Kadın programlarından vakit artırdıkça bilgisayarın başına geçip geyik mailleri attığı da gözden kaçmamış :D
Umut : IP adresinden de kontrol ettiğimize göre Umut'un sadece sabah saatlerinde internet'e bağlandığı, sonrasının ise meçhul olduğu saptanmış.
Osman Baba : Edindiğimiz bilgiye göre bilgisayarın kapağını bile açmadığı ve sürekli telefonda konuştuğu dedikodular arasında :))
Ayrıca son aldığımız duyuma göre ev alışverişi için evinin yakınındaki markette bir hayli vakit geçirdiği de görülmüş.
Burcu : Evde sere serpe bir o yana bir bu yana derken işi gücü unuttuğu, sıkıntıdan gelen pizzacıyla lak lak ettiği görülmüş.
Eray : Öğlen 16:00'ya kadar sessizliğini korumuş daha sonrasında ortaya çıkmıştır :)
Eda : İngiltere'ye götürdüğü bavulunu boşaltıp, bütün gün çamaşır yıkayıp astığı görülmüş.
Aslı : Caddebostan sahilinde yürüyüş yaparken Marjinal'in gizli ajanlarından birine yakalanan Aslı, rejim nedeniyle yürüyüş yaptığını söyliyerek olay yerinden hemen uzaklamış.
Senem : Ohhh yaşasın diyerek gün boyunca uyuyup uyuyup uyanan Senem'in, üzerindeki mahmurluğu bugün bile atamadığı yüzünden anlaşıyor :)
Feyza : 3 Haftalık mecburi izinin ardından biriken maillerinin arasında kaybolan Feyza'yı işe başladığından beri göremez olduk, hemen yakındaki kayıp ilan bürosuna resimini bırakarak aramaya koyulduk :)
Nevra : Nasıl olsa evdeyim diyen Nevra'nın bütün gün "saçlarımı nasıl yapsam?" diye düşünerek vakit geçirdiği ortaya çıktı. Bugün de saçları dalgalı olarak işe salına salına geldi. Pek de yakışmış.

Peki Ofis'e gelenler ne yaptı?
Ooooo neler yapmadık ki :)) Sabah'ın erken bir saatinde gelip bir güzel kahvaltımızı yaptık. Sonra da ön balkona ve camlara koşarak bütün gün orada oturduk ve olan biteni seyrettik. Hatta polisin attığı biber gazından bizler de nasibimizi alarak, bunu da tattık diyerek güldük.
Sonrasında kahveler içtik, dondurmalar, çikolatalar yedik.

Bir ara Nadya'nın ortadan kaybolduğunu fark ettik ve panikledik.
Balkondan aşağıdaki polislere seslendik ve Nadya'yı tarif ederek bize yardımcı olmaklarını rica ettik. Polis eliyle su sıkan panzerleri işaret etti, bir de ne görelim aaaaaaaaaaa Nadya tam panzerin önünde ve sırılsıklam.
Neyse bu gün de geçti :)

Dikkat! Yukarıda yazılan her şey şaka amaçlı yazılmıştır, gülüp geçmenizi rica ederiz. :)

1 Mayıs 2008 Perşembe

Kalbin Göz Yaşı

1 Mayıs bir çok ülkede işçi bayramı olarak kutlandı.
Bizde ise polis bayramı olarak...
Kendimi kötü hissediyorum...
Vücudumun her tarafı ağrıyor,
kalbim ağlıyor...