11 Aralık 2013 Çarşamba

Osmanlı'nın Sosyal Medyası

Ne garip bir kent Konstantinopolis! İhtişam ve sefalet, gözyaşları ve sevinç; başka yerlerdekinden çok daha fazla keyfi davranış, ama aynı zamanda da daha fazla özgürlük var burda; dört farklı halk birbirinden çok da nefret etmeden birlikte yaşıyorlar.” (Nerval, s. 408)

Her şeyiyle –yaşamı, sesleri ve muhteşem renkleriyle- zengin İstanbul Çarşısı üç kıtanın, Avrupa, Asya ve Afrika’nın faal, merkezi ve adeta kaynayan bir noktada buluştuğu dünyadaki tek yerdir.” (Marion-Crawford, 2012: 30)

Şehrin yoğun semtleri aşevleri ve kahvehanelerle doludur ve hasır tablalarını kalabalığın içinde bir aşağı bir yukarı taşıyan yiyecek ve içecek satıcılarının sonu gelmez...” (Marion-Crawford, 2012: 49)

İzmir’deki genç kadınların çoğu çok güzel… Çok sosyaller ve bir yabancı onlara gülümserse karşılığında onlar da gülümsüyor, eğer bir erkek önlerinde eğilirse onlar da eğiliyor ve kendileriyle konuşulduğunda cevap veriyorlar. Tanıştırılmaya hiç gerek yok.

Eskiden başlıklar gibi pabuçlar da ülkede oturan her bir insanın dinini belirtiyordu. Sadece Türkler sarı çizme ya da pabuç giyebiliyordu; Ermenilerinki kırmızı, Rumlarınki mavi, Yahudilerinki siyahtı.” (Nerval, s. 416)

Doğu’da esnaflık ve alışveriş hiç de sıkıcı veya sıradan değil.” (Marion Crawford, 2012: 29)


Osmanlı dönemine ait 12 bin kartpostala sahip Seyhun Binzet’in koleksiyonundan seçilmiş 140 kartpostal bugün Schneidertempel Sanat Merkezi'nde ziyarete açıldı.

Seyhun Binzet’in “Osmanlı’nın sosyal medyası” şeklinde anlattığı kartpostallar, o dönemde hatıradan ziyade tamamen iletişim aracı olarak kullanılıyormuş. Tıpkı bugün 140 karaktere sığdırmaya çalıştığımız ifadeler gibi kartpostallara yazılanlar da kısa ve özmüş.

askerler dualarla savaşa uğurlanıyor

Fransız Halterci Doublier'in sırtını yere getirerek o dönemde destan yazan Faik Üstünidman

1894 yılında, tüm imparatorluk bünyesinde … 6.437 gayrimüslim okulu bulunmaktaydı… Sadece İstanbul’da gayrimüslimlere ait 320 okul vardı ve bu okullarda toplam 29.850 öğrenci okumaktaydı


Sergide en dikkat çekici kartpostallardan biri de Margarethe’a aitti...  

Kendisinin hikayesi şöyle:

1913 yılındaki yangından sonra yerine St. Antuan Kilisesi yapılan yerde eskiden Concordia [ya da Konkordiya] Tiyatrosu vardı. İngiliz Morgan ailesi de bu tiyatroda cambaz gösterileri yapıyordu. Ailenin kızlarından Margarethe bir yandan gösteriyi izleyenlere kartpostal satıyor bir yandan da güzelliğiyle erkeklerin başını döndürüyordu. Margarethe'nin hayranlarından biri de Abdülhamit'in hafiye başı Fehim Paşa'ydı. Şişli'deki bir konağı Margarethe için döşeten Fehim Paşa kadını bu konağa kapadı. Gökhan Akçura bundan sonrasını şöyle anlatıyor: ‘Artık Margarethe kartpostal saymıyor ama, köftehorun Viyana'da parlak kartonlara basılmış resimleri piyasayı kapladı... Margarethe İstanbul'u kasıp kavurmakta ısrarlı... " Ama bir süre sonra işler karışır ve Fehim Paşa öldürülür. Margarethe de tası toprağı toplar soluğu Viyana'da alır.



Küratörlüğünü Osman Köker ve Gürel Tüzün’ün, tasarımını Tan Oral’ın yaptığı “osmanlı@kartpostal” sergisi 19 Ocak 2014 tarihine kadar açık olacak.

Hiç yorum yok: