13 Aralık 2013 Cuma

Size Selam Getirmişem!

Marjinal Ankara Ofisi olarak tam kadro, 1 kişi, asker ziyaretindeydim bugün.

Kimliğimi ve telefonlarımı teslim ettikten sonra ziyaretçi salonunda televizyon izleyen erlerle birlikte bekledim bir süre. Televizyondaki film tam sarmak üzereydi ki Cumhur geldi.

Askerimiz gayet iyi ve keyfi yerinde. Sağolsun çay da ısmarladı bana. Geceleri nöbet tuttuğundan olsa gerek gündüzleri bütün gün uyuyormuş. Hatta ben gittiğimde uykusundan uyandırmış oldum.

Bütün gün uyuyor dediğime bakıp tembellik ediyor sanmayın! Ankara soğukları malumunuz. Ben bile gündüz vakti dışarıda geçirdiğim her an kalorifer hayali kurarken bizim Cumhur yavrumuz geceleri -10 derecede nöbet tutuyor.

Isınmak için nöbet kulübesinin yanında ateş yakan aklı evvellerden değil de çalışkan ve sorumluluklarını bilen dürüst bir er olduğu için komutanı bu hafta çift çarşıyla ödüllendirmiş bizimkini. Yani hafta sonu hem Cumartesi hem de Pazar günü izinli olacakmış.

Cep telefonsuz hayat çok güzel, çok rahat diyor ama öte yandan işi de çok özlemiş. Uzun lafın kısası; hepinizi çok özlemiş ve hepinize çok çok selamı var.

11 Aralık 2013 Çarşamba

2013'ÜN EN POPÜLER ERKEĞİ: GARFIELD



Osmanlı'nın Sosyal Medyası

Ne garip bir kent Konstantinopolis! İhtişam ve sefalet, gözyaşları ve sevinç; başka yerlerdekinden çok daha fazla keyfi davranış, ama aynı zamanda da daha fazla özgürlük var burda; dört farklı halk birbirinden çok da nefret etmeden birlikte yaşıyorlar.” (Nerval, s. 408)

Her şeyiyle –yaşamı, sesleri ve muhteşem renkleriyle- zengin İstanbul Çarşısı üç kıtanın, Avrupa, Asya ve Afrika’nın faal, merkezi ve adeta kaynayan bir noktada buluştuğu dünyadaki tek yerdir.” (Marion-Crawford, 2012: 30)

Şehrin yoğun semtleri aşevleri ve kahvehanelerle doludur ve hasır tablalarını kalabalığın içinde bir aşağı bir yukarı taşıyan yiyecek ve içecek satıcılarının sonu gelmez...” (Marion-Crawford, 2012: 49)

İzmir’deki genç kadınların çoğu çok güzel… Çok sosyaller ve bir yabancı onlara gülümserse karşılığında onlar da gülümsüyor, eğer bir erkek önlerinde eğilirse onlar da eğiliyor ve kendileriyle konuşulduğunda cevap veriyorlar. Tanıştırılmaya hiç gerek yok.

Eskiden başlıklar gibi pabuçlar da ülkede oturan her bir insanın dinini belirtiyordu. Sadece Türkler sarı çizme ya da pabuç giyebiliyordu; Ermenilerinki kırmızı, Rumlarınki mavi, Yahudilerinki siyahtı.” (Nerval, s. 416)

Doğu’da esnaflık ve alışveriş hiç de sıkıcı veya sıradan değil.” (Marion Crawford, 2012: 29)


Osmanlı dönemine ait 12 bin kartpostala sahip Seyhun Binzet’in koleksiyonundan seçilmiş 140 kartpostal bugün Schneidertempel Sanat Merkezi'nde ziyarete açıldı.

Seyhun Binzet’in “Osmanlı’nın sosyal medyası” şeklinde anlattığı kartpostallar, o dönemde hatıradan ziyade tamamen iletişim aracı olarak kullanılıyormuş. Tıpkı bugün 140 karaktere sığdırmaya çalıştığımız ifadeler gibi kartpostallara yazılanlar da kısa ve özmüş.

askerler dualarla savaşa uğurlanıyor

Fransız Halterci Doublier'in sırtını yere getirerek o dönemde destan yazan Faik Üstünidman

1894 yılında, tüm imparatorluk bünyesinde … 6.437 gayrimüslim okulu bulunmaktaydı… Sadece İstanbul’da gayrimüslimlere ait 320 okul vardı ve bu okullarda toplam 29.850 öğrenci okumaktaydı


Sergide en dikkat çekici kartpostallardan biri de Margarethe’a aitti...  

Kendisinin hikayesi şöyle:

1913 yılındaki yangından sonra yerine St. Antuan Kilisesi yapılan yerde eskiden Concordia [ya da Konkordiya] Tiyatrosu vardı. İngiliz Morgan ailesi de bu tiyatroda cambaz gösterileri yapıyordu. Ailenin kızlarından Margarethe bir yandan gösteriyi izleyenlere kartpostal satıyor bir yandan da güzelliğiyle erkeklerin başını döndürüyordu. Margarethe'nin hayranlarından biri de Abdülhamit'in hafiye başı Fehim Paşa'ydı. Şişli'deki bir konağı Margarethe için döşeten Fehim Paşa kadını bu konağa kapadı. Gökhan Akçura bundan sonrasını şöyle anlatıyor: ‘Artık Margarethe kartpostal saymıyor ama, köftehorun Viyana'da parlak kartonlara basılmış resimleri piyasayı kapladı... Margarethe İstanbul'u kasıp kavurmakta ısrarlı... " Ama bir süre sonra işler karışır ve Fehim Paşa öldürülür. Margarethe de tası toprağı toplar soluğu Viyana'da alır.



Küratörlüğünü Osman Köker ve Gürel Tüzün’ün, tasarımını Tan Oral’ın yaptığı “osmanlı@kartpostal” sergisi 19 Ocak 2014 tarihine kadar açık olacak.

3 Aralık 2013 Salı

 

 

Xsight'ın Marketing Türkiye için gerçekleştirdiği Gazeteci Gözüyle PR'ın Yıldızları araştırmasında "Gazetecilere göre en olumlu imaja sahip PR ajansı" değerlendirmesinde ajansımız Marjinal Porter Novelli ilk sırada yer almıştır. Bu güzel haberi paylaşmaktan mutluluk duyarız.

Haberin tamamı için:
http://www.marjinal.com.tr/download/03112013haber.jpg

 



29 Kasım 2013 Cuma

Marjinal Çalışanları


Marjinal Çalışanları :)

"Burada yazanların gerçek ile uzaktan yakından alakası yoktur"

Party Boy Aykut

Bir kenara yazan müdür Mert




Kovulan stajyer Tolga

Kabasakal Cef abi

Müşteri düşmanı 10 parmak Şevket

Toplantıları sevmeyen Başar

Her şeyden bihaber Önder

İsyankar Sani ve Mahdumları

Muhatap olmayan santral Hasan



21 Kasım 2013 Perşembe

Mutlu Yıllar Asuman Bayrak

Mutlu Mutlu Yıllar !!!


36 beden kaldığınız...

Sevgi dolu kucaklaşmaların hiç bitmediği…

Yüzünüzün hep güldüğü... 

Başarı merdivenlerini tırmanmaya devam ettiğiniz...

 Neşenizin artarak çoğaldığı....

 Tüm sevenlerinizle, ekibinizle ve hayvan dostlarınızla dolu 'kızlı - erkek'li musmutlu bir yaş diliyoruz, sizi çok seviyoruz. 




20 Kasım 2013 Çarşamba

Nice, Nice, Nice Yıllara ASU!

ASU demek;

Her derdine açık büyük gönül, 


"Çok çalıştın bu gece gel bizde kal" diyen dost, 

Bu da yetmedi "halen mi çalışıyorsun" diyip sıcak çorba, meyva ile bütün gece besleyen melek,

En sıkıcı ve stresli günümüzde ofise kahkaha ile girip hepimizi motive eden enerji, 

En yorgun halimizde enerjisinden utandırıp bizi kendimize getiren güçlü kadın,

En çok çalışan olmasına rağmen zaman bulup en çok okuyan bilge, 

Başımız sıkıştığında hemen o dakikada sorgusuz sualsiz destek olan dev yürek, 

Sabahları kahvaltılar hazırlayan anne,

Hiç bıkmadan, ince ince öğretilerle hayata hazırlayan eğitici,

Ani çıkışları ile her an adrenalimizi yüksek tutan antrenör,

Hayatta her konuda fikir danışabileceğimiz bir kaynak,


Örnek alınabilecek en iyi idol

...........................arkadaş,

............................................ abla,

................................................................aile,

............................... laf aramızda bu kelimeyi hiç sevmez ama çok iyi bir patron,

.................................................

daha da saysam bitmez ki.....
Sizi seviyor ve çok özlüyorum. Nice nice sağlıklı yıllarda hep bizimle olmanızı diliyorum. Uzaklardan bir ses:)



1 Kasım 2013 Cuma

Dünyanın En İnce Krepi

Bu guzelligi @nadyashch nin annecigine borcluyuz. Kendisini cok seviyor, ellerinden opuyoruz. :))

4 Ekim 2013 Cuma

Zeytin Fotoğrafa Merak Salarsa


Şişli Belediyesi İçin Bugüne Özel Bir Çalışmamız


4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü kutlu olsun!

 
Sosyal medyanın en çok paylaşılan video ve fotoğraflarının baş aktörleri kediler ile köpekler! Biz insan ırkının en güzel fotoğraflarının paylaşım sayısı, çoğu zaman bir yavru kedininkinin yanına bile yaklaşamıyor.
 
Üstelik İstanbul’da yaşadığımız için o kadar şanslıyız ki! Kuyruklu dostlarımızın yarattığı birbirinden güzel manzaralara her gün, hem de bizzat tanık oluyoruz. Sokakta yürürken biri bakışımızı yakalıyor, diğeri başını sevdiriyor, bir başkası yetişmesi gereken bir yer var gibi hızlı hızlı yanımızdan geçip gidiyor. Gerçekten de bütün sokak hayvanlarını (o kıskanılası uykularını uyumadıkları zamanlarda) hep bir yerden başka bir yere giderken görüyoruz. Onların da kendilerince işleri var belli ki. Kendilerine göre bir hayatları var. Saygı duyulmayı fazlasıyla hak eden bir yaşamları var...
 
Bazen onların bu huzurlu yaşamından ilham alma dileğiyle, bazen sokakta ya da bir barınakta zor koşullar altında yaşayan bir canlının yaşam hakkına sahip çıkma güdüsüyle evlerimizde, ofislerimizde yer açıyoruz onlara. Marjinal Porter Novelli ailesinin pek çok üyesi de evinde en az bir hayvan ile yaşıyor. Ofiste ise daimi sekiz kedimiz (harf sırasıyla: Büdü, Edi, Mayki, Nuri, Papatya, Süleyman, Zekiye, Zeytin), mesaiye gelip giden iki köpeğimiz (kıdem sırasıyla: Gaspar ve Leydi) var. Bazen koridorlarda koşturuyorlar, bazen yediklerimizi bizim için test etmek istiyorlar, bazen pencereden kuşlara laf yetiştiriyorlar. Her ne olursa olsun, işimizden başımızı bir an kaldırdığımızda bir kedinin ya da köpeğin o huzur veren, neşelendiren bakışıyla karşılaşıyoruz. Onların hayatımıza kattığı ışığa çok şey borçluyuz.
 
Bu borcumuzu ödemek içinse tek yapmamız gereken onlara sevgi göstermek, bir kap mamayı ve suyu paylaşmak. Karşılığında onların bize kazandırdıkları ise paha biçilemez.
 
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde evdeki dostlarımız kadar sokakta yaşayanları da hatırlayalım. Aynı şekilde sirklerde, hayvanat bahçelerinde ya da yunus parklarında hapis hayatı sürenleri; petshop’larda küçücük kafeslerin içinde, sağlıksız koşullarda "satılmayı bekleyenleri" de unutmayalım. Tüm bu canlar için yapabileceğimiz pek çok şey var...
 
Dünya Hayvanları Koruma Günü kutlu olsun!