Hafta sonu Melis ile IBM’in çözüm ortakları toplantısı için Mardin’deydik. Mardin’i çok uzun zamandır görmek
istiyordum, hep şiirsel bir kent olarak anlatılıyordu. Gerçekten de öyleymiş… Gördüğüm
her şeyden çok etkilendim. Bereketli Mezopotamya ovası, mimari yapısı, evleri,
kiliseleri, camileri (ve özellikle minareleri), gümüşleri, şarapları, yemenileri,
yemekleri, kahvesi aldı götürdü. Bir de Sıra Gecesi… Acil bir Urfa çıkartması
yapmalıyız fikrime, Somer ve Nevra burada buluruz diyerek karşılık verdiler. En
kısa zamanda bir yerlerde gitmeliyiz ya da yapacağımız bir türkü gecesinde
Nevra’dan Nemrudun Kızı’nı dinlemeliyimJ
Tüm bunlar bir yana daha
çok etkilendiğim şey ise kız çocuklarıydı…
Ne kadar güzeldiler,
hem yüzleri, hem kalpleri… Gelen turistlere eşlik edenler İngilizce’yi de
katınca üç dil biliyorlar. Gelenleri gezdirmek için, onlara yöreyi anlatmak
için, bildikleri şiirleri okumak için can atıyorlar. Hangi biri ile ilgileneceğinizi
bilemiyorsunuz. Nasıl yaşama bağlılar, üstelik içinde bulundukları yokluğa
rağmen. Köylerinde bulunan üç gözlü ilköğretim binası onları böyle dimdik
kendine güvenli yapıyor, çok ders çalışıyoruz diyorlar. Köylerine yapılacağı
söylenen liseyi heyecanla bekliyorlar. Eğer yapılmazsa çok uzun yol giderek şehrin
içindeki liseye gidecekler. Tabi birçoğunun babası göndermeyecek, tıpkı şimdi beşinci
sınıfta masraflarını karşılayamadığı için okuldan alan ya da birkaç sene geç
yazdırıp 3-4 yaş küçük kardeşi ile aynı sınıfta okuyan çocukların babası gibi…
Bırakıp geliyorsunuz
o güzellikleri, o yokluk içindeki hayata bağlı enerjilerini… Aradaki uçurum ve
fırsat eşitsizliği bir kere daha gözlerimizin önüne seriliyor. Buradan atıp
tutuluyor ama hayat hiç de kolay değil. Üstelik bizim gittiğimiz yerler yine de
en azından turistlerin gittiği, o çocuklara temas ettiğimiz yerler, ya daha uzakta,
köşede kalan yerlerimiz??
Günün sonunda uzun
yıllardır güdülen planlı politikalara, politikacılara lanet ediyorsunuz,
hepsinin canı cehenneme diyorsunuz…
Not: Fotoğraflar
Melo’dan. Güzel anlatımıyla kendi bloguna yazınca burada da paylaşmasını rica
ediyoruz, ben şehrin kültürel dokusuna ve fotoğraflarına pek yer vermedimJ
2 yorum:
Yasocum öyle güzel anlatmissin ki doyamadim okumaya! Eminim Nazlınin da ici gitmiştir benim gibi ve anıları canlanmistir) bız de doyamamistik yıllar önce!
Yasocum çok güzel yazmışsın.Fotoğraflar da harika! Daha çok gez daha çok yaz! :P
Yorum Gönder