Annem bize yemek yedirirken senelerce "kocaman aç uçak geliyooor" diye türlü çeşit şaklabanlığı eksik etmedi. Yemediğimiz zamanlarda "sizin de çocuğunuz böyle uğraştırsın sizi e mi..." diye bedduasını etti. Fakat ana yüreği, içinden bedduayı geri almış olsa gerek, minik yavrumuz bizi hiç uğraştırmadan önüne koyar koymaz kendi başına koca tabağı şapır şupur yedi, bitirdi!
Minik patinin kendi başına yemek yemesi Marjinal Porter Novelli'de adeta bayram havası estirdi.
Darısı sizin yavrularınızın başına diyor, bu obur yaratığı frenlemek için neler yapsak diye deriin düşüncelere dalıyoruz. Minişi izlemeye devam edin!
31 Mayıs 2012 Perşembe
29 Mayıs 2012 Salı
28 Mayıs 2012 Pazartesi
Aa nasıl yaşayacaksın? Ne yiyeceksin?
Buna değer mi?
Şaşılacak şey benim neden et yemediğim mi yoksa sizin neden et yediğiniz mi?
Ufak bir çocuğa bir tavşan ve bir elma verin. Sizce bu çocuk elmayla oynayıp tavşanı mı yer?
Hepimiz biliyoruz ki tavşanla oynayıp elmayı yiyecek.
İnsanların etçil olmadığını daha önce yüklemiş olduğum video'dan izleyebilirsiniz.
http://marjinalclub.blogspot.com/2012/01/insanlar-dogas-geregi-etcil-midir.html
Eğer yemeğinizi gerçek bir etçil gibi yakalayıp, ellerinizle ve ağzınızla öldürüp hala canlıyken yiyebileceks
eniz ona saygım var ama bunu yapamıyorsanız bana etçil olduğunuzu söylemeyin.
Gereken sadece biraz empati. Onların da yaşama hakkı var. Onların da ailesi var. Onların da bebekleri, annesi var. Onlar da acı çekiyor. Gözlerindeki korkuyu görüp hala devam edebiliyor musunuz gerçekten?
http://hayvanozgurluguhareketi.com/2012/05/08/et-yemek-neden-etik-degildir/
Kuzu pirzolanızın , kuzu inciğinizin ufacık bir bebekten yapıldığını biliyorsunuz değil mi?
Süt gerçeği:
http://www.haberturk.com/saglik/haber/705794-inek-sutu-insan-icin-degil-icmeyin--video
Sık Sorulan Sorular:
Protein ve kalsiyum kaynakları:
Kalsiyum yeşil sebzelerde bol miktarda bulunuyor. Ayrıca, badem, fındık gibi kuru yemişler de kalsiyum içerir.
Proteinler baklagillerde, kuruyemişlerde, tahıllarda bulunur. Sanıldığının aksine baklagillerdeki protein ettekinden fazladır ve etten gelen zehirler yoktur.
Mezbahada işkenceyle, can çekişerek geçen kısa bir ömür, acı içinde ölmek, annelerin bebeklerinden ayrılmamaları için zevkleri bir kenara bırakmak gerekiyor. Bir canı kurtarmak mı yoksa damak tadı mı? Ben 1.’yi seçiyorum ve tekrar empati diyorum!
23 Mayıs 2012 Çarşamba
21 Mayıs 2012 Pazartesi
18 Mayıs 2012 Cuma
16 Mayıs 2012 Çarşamba
Nazlı Ameliyattan Çıktı
Ameliyati iyi geçen arkadaşımız, bu arada doktorlara 5 takım Panasonic traş seti satarak bir ilke imza attı.
11 Mayıs 2012 Cuma
10 Mayıs 2012 Perşembe
Marjinal Porter Novelli'den dev hizmet: MPN Fashion Stars
Genç, güzel, zeki, bekar ve kendine güvenen hanımlar, moda ayağınıza geldi!
“MPN Fashion Stars” projesi kapsamında başlatılan uygulama
sayesinde, moda sever bekar Türk kadınları, artık sezonun trendlerini takip
etmek için mağaza mağaza dolaşmak zorunda kalmayacak. 2012 yazına damgasını
vuracak neon pembeleri, bahar kelebeklerinin kanatlarından üstümüze konan uçuk
lilaları ve daha pek çok göz alıcı trendi, Harbiye Cumhuriyet Caddesi’nde
bulunan ofisimizde, ev konforundaki mutfak ortamımızda, modellerimizin
elleriyle yaptıkları ağzınıza layık Türk kahvenizi yudumlarken canlı örneklerle
izleyebileceksiniz. Dev hizmetimizden faydalanmak için bir telefon kadar
uzağınızdayız. MPN Fashion Stars, sizi moda ve şıklığın ulaşılabilir olduğu
ofisimize bekliyor. Kahveniz nasıl olsun siz sadece ona karar verin, gerisini MPN
Fashion Stars halleder!
“MPN Fashion Stars... Çünkü bizim erkeklerimiz çikolata
üstünden değil, moda üstünden dikkat çekmeyi sever.”
(Daha napiyim artık Cumhur ben size...)
8 Mayıs 2012 Salı
Mardin Rüyası...
Hafta sonu Melis ile IBM’in çözüm ortakları toplantısı için Mardin’deydik. Mardin’i çok uzun zamandır görmek
istiyordum, hep şiirsel bir kent olarak anlatılıyordu. Gerçekten de öyleymiş… Gördüğüm
her şeyden çok etkilendim. Bereketli Mezopotamya ovası, mimari yapısı, evleri,
kiliseleri, camileri (ve özellikle minareleri), gümüşleri, şarapları, yemenileri,
yemekleri, kahvesi aldı götürdü. Bir de Sıra Gecesi… Acil bir Urfa çıkartması
yapmalıyız fikrime, Somer ve Nevra burada buluruz diyerek karşılık verdiler. En
kısa zamanda bir yerlerde gitmeliyiz ya da yapacağımız bir türkü gecesinde
Nevra’dan Nemrudun Kızı’nı dinlemeliyimJ
Tüm bunlar bir yana daha
çok etkilendiğim şey ise kız çocuklarıydı…
Ne kadar güzeldiler,
hem yüzleri, hem kalpleri… Gelen turistlere eşlik edenler İngilizce’yi de
katınca üç dil biliyorlar. Gelenleri gezdirmek için, onlara yöreyi anlatmak
için, bildikleri şiirleri okumak için can atıyorlar. Hangi biri ile ilgileneceğinizi
bilemiyorsunuz. Nasıl yaşama bağlılar, üstelik içinde bulundukları yokluğa
rağmen. Köylerinde bulunan üç gözlü ilköğretim binası onları böyle dimdik
kendine güvenli yapıyor, çok ders çalışıyoruz diyorlar. Köylerine yapılacağı
söylenen liseyi heyecanla bekliyorlar. Eğer yapılmazsa çok uzun yol giderek şehrin
içindeki liseye gidecekler. Tabi birçoğunun babası göndermeyecek, tıpkı şimdi beşinci
sınıfta masraflarını karşılayamadığı için okuldan alan ya da birkaç sene geç
yazdırıp 3-4 yaş küçük kardeşi ile aynı sınıfta okuyan çocukların babası gibi…
Bırakıp geliyorsunuz
o güzellikleri, o yokluk içindeki hayata bağlı enerjilerini… Aradaki uçurum ve
fırsat eşitsizliği bir kere daha gözlerimizin önüne seriliyor. Buradan atıp
tutuluyor ama hayat hiç de kolay değil. Üstelik bizim gittiğimiz yerler yine de
en azından turistlerin gittiği, o çocuklara temas ettiğimiz yerler, ya daha uzakta,
köşede kalan yerlerimiz??
Günün sonunda uzun
yıllardır güdülen planlı politikalara, politikacılara lanet ediyorsunuz,
hepsinin canı cehenneme diyorsunuz…
Not: Fotoğraflar
Melo’dan. Güzel anlatımıyla kendi bloguna yazınca burada da paylaşmasını rica
ediyoruz, ben şehrin kültürel dokusuna ve fotoğraflarına pek yer vermedimJ
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Gebelikte, annelikte hep Marjinal’de olmak…
Hepiniz merak ediyorsunuz Eray ne zaman doğuracak? Bu göbek daha ne kadar şişebilir?
8 Haziran’da Marjinal ailesinin bir kızı daha olacak inşallah. Bir bebek daha aramıza girecek. Berenimiz, Dilamız, Canımız, Arasımız, Taylanımız, Sarpımız, Keremimiz gibi. Nehircim biraz geriden geliyor biliyorum. Pek çok şeyi hesaplamak zorundaydım bebeğimiz gelmeden önce, en önemlisi sağlıkla gelebilmesi için. Ve farkında olmadan en hayırlısını yaptığımızı şimdi anlıyorum. 29 Eylül’de balıkçıya gittiğimiz gece, sizinle rakı içemediğim ve şaşkın şaşkın etrafıma baktığım o güzel akşam öğrenmiştim anne olacağımı ve o günden beri hepinizin desteği ile hayatımın en güzel günlerini geçiriyorum. Meğer hamilelikte bir imece sistemi varmış. Yasem’den Serpil’e, ondan bana geçen kıyafetler, Nevramın her hafta masama bıraktığı araç gereçler, Dila’nın ayırdığı oyuncaklar, Zelal’in güzel elbiseleri, yoldaşlığı. Bunlar görünenler. Ama bunun dışında paylaşılan deneyimler, anlayış, korumalarınız ve kollamalarınız. Öncesinde ve sırasında endişelerimi azaltmak için telkinleriniz. Meğer hepsi için en doğru zamanda geliyormuş bebeğimiz, hepiniz benim için biriktirmişsiniz.
Toplantılarda verilen en konforlu yerler, Somerciğimin organize ettiği bebek eğitimleri,Ezgicimin ellerinden akan enerjiler. Özgürümün kestirip getirdiği karpuz. Asuman Hanımcığımın hazırlattığı o süslemeler. Apo Bey'in elinden o güzel kareler. Paylaşılan çerezler, bebek için ikram edilenler, Bebeğim şimdiden çok şanslı. Çünkü o da Marjinal ailesinin bir üyesi olarak gelecek dünyaya. Her şey yolunda giderse ilk olarak Yasemin teyzesini görecek belki de. O tüm telaşların üstesinden gelen, güven veren haliyle Yasem, doğumda bile yanımda olacak. Teyzeleri, dayıları ve kuzenleri ile büyüyecek. Hepinize şimdiden çok teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız…
Şimdiden tüm bunları yazmak istedim, olur da bizim kız erken gelmeye kalkar, sonra o bahsedilen uykusuz, süt peşinde koşulan anlar başlar ve ben yazamam…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)