Birgün yaşlı bir Kızılderili kabilesi lideri torununa insanların içinde süregelen savaşı anlatmaya çalışırken der ki:
Savaş hepimizin içindeki "iki kurt" arasındadır aslında. Bir kurt "kötülük"tür. Öfke, kışkançlık, keder, pişmanlık, açgözlülük, kibir, kendine acıma, suçluluk duygusu, kin, yalan söyleme, sahte gurur, üstünlük hissi ve egodur.
Diğeri "iyilik"tir. Neşe, huzur, sevgi, umut, dinginlik, alçakgönüllülük, kibarlık, yardımseverlik, empati, cömertlik, doğruluk, şefkat ve inançtır.
Torun birkaç dakika düşünür ve sonra dedesine "Hangi kurt kazanıyor?" diye sorar.
Yaşlı Cherokee basitçe yanıtlar: "Beslediğin"
Kaynak: Anonim
26 Ağustos 2010 Perşembe
Exploded Egypt Run into My Bosphorus!
"Chicken translation" şakalarının kol gezdiği dönemde pek meşhurdu bu laf.
Sonra biz büyüdük ve Sharm-el Sheik'e kaydı gözümüz :)
Her nasıl olduysa, bir kez dalan herkes, Kızıldeniz'de dalış yapma hayaliyle yanıp tutuşmaya başladı, sanki her treaking yapan Everest'e tırmanmak istermiş gibi...
Ve gün geldi, bu efsane ülkenin turizm ofisiyle profesyonel hayatta yolum kesişti, iyi ki de kesişmiş.
Dün akşam, bir grup Marjinalli, Ramazan’da Mısır Esintisi festivali için kendisini güzeller güzeli Bosphorus'un kollarına bıraktı.
Ve evet, Amr Bey çook haklıydı: "Istanbul is the most inspiring city of the world"
Ben hastası olduğum kültürün profesyonel temsilcilerini bulunca elbette boş durmadım. Merak edenlere adımın Arapçasını gerçek telaffuzuyla söyleyebilirim.
Mısır'ın dansları da, şerbeti de, kınası da, insanları da şahane!
Feshane'ye giderken püfür püfür rüzgar eşliğinde ekipten kareler için buraya buyurun:
Sonra biz büyüdük ve Sharm-el Sheik'e kaydı gözümüz :)
Her nasıl olduysa, bir kez dalan herkes, Kızıldeniz'de dalış yapma hayaliyle yanıp tutuşmaya başladı, sanki her treaking yapan Everest'e tırmanmak istermiş gibi...
Ve gün geldi, bu efsane ülkenin turizm ofisiyle profesyonel hayatta yolum kesişti, iyi ki de kesişmiş.
Dün akşam, bir grup Marjinalli, Ramazan’da Mısır Esintisi festivali için kendisini güzeller güzeli Bosphorus'un kollarına bıraktı.
Ve evet, Amr Bey çook haklıydı: "Istanbul is the most inspiring city of the world"
Ben hastası olduğum kültürün profesyonel temsilcilerini bulunca elbette boş durmadım. Merak edenlere adımın Arapçasını gerçek telaffuzuyla söyleyebilirim.
Mısır'ın dansları da, şerbeti de, kınası da, insanları da şahane!
Feshane'ye giderken püfür püfür rüzgar eşliğinde ekipten kareler için buraya buyurun:
24 Ağustos 2010 Salı
Ve sonunda Alâ Otel'deydim
Sonunda Alâ Otel'i gördüm ya, ölsem de gam yemem. Hani bültenlerde yazdığımız Endonezya esintisi, Alaçatı serinliği, ev sıcaklığı, huzur, doğallık, evet hepsi var, gerçekten de içeri girdiğiniz an hepsini yaşıyorsunuz. Butik otel tanımının hakkını veren öyle güzel detaylarla bezenmiş ki. Orhan Beycim ellerinize sağlık. Odanız size özel döşenmiş, aynanız sizin için tasarlanmış gibi. Evet otel sizi bekliyor gibi.. Herşeyden önemlisi, bu uyumlu, huzurlu çalışma ekibini seçmekteki başarınızdan ötürü ayrıca kutlarım sizi. Nihan, Zuhal, İsa, Sahra, hepsi öyle çok sahiplenmişler ki Alâ Otel'i, gerçekten de başka bir evleri olduğuna inanasım gelmiyor, onların evinde misafir olmuş gibiyim. Sadece ben değil birlikte olduğum tüm gazeteci arkadaşlarımız da aynı görüşlerini defalarca dile getirdiler. Bunu kendilerine de söyledik zaten teşekkkürlerimizi iletirken.
Sahra'nın o güzel yemeklerinden sonra şimdilerde yediklerim o kadar yavan geliyor ki. Ve birilerinin benim ruh halime göre, benim yerime bir yemek düşünüp yapması ve o öğünümü yeşillikler içinde arka bahçede ya da yine ruh halime göre Alaçatı sokaklarına bakan Tavan Restaurant masalarında yemek ne kadar güzeldi anlatamam.
Sevda, Zeliha, Figen, Güzide ve de İrem ile iki gün Alaçatı'nın esintisi bile bize yetti açıkçası. Hele ki günlerdir İstanbul'da öylesine yanmışken, "oh be" dedik. O nasıl bir rüzgardı öyle, boşuna sörf merkezi olmamış Alaçatı. Püfür püfür Bayram Tatili için gidilebilecek en uygun mekan Alâ Otel. Ve bence "Arkadaşım yok yalnız başıma neyleyim tatili" diye düşünen varsa da gidilebilecek en uygun mekan. Yalnız gitseniz bile, eğer siz arzu ederseniz sizinle arkadaşlık edecek çok içten insanlarla tanışabilirsiniz. Ve o güzel cıvıl cıvıl meşhur Alaçatı caddesine sadece 5dakikada gidip dolaşıp sakızlı dondurmanızı yiyip gelebilirsiniz de.. Bu arada farkettim de devamlı yemek ile ilgili birşeyler yazıyorum. Ah Sahra yaktın beni:)
23 Ağustos 2010 Pazartesi
19 Ağustos 2010 Perşembe
Mutfakta Güllaç Var!
Lale'nin bu maili ile irkildim bir anda, aklıma geldi. İlk defa bu Ramazan'da aklımın ucundan bile geçmedi güllaç. Önceki yıllarda ilk akşamdan başlardım halbuki "güllaç" diye sayıklamaya.
İşte aklıma geldi, yazayım dedim...
İşte aklıma geldi, yazayım dedim...
18 Ağustos 2010 Çarşamba
13 Ağustos 2010 Cuma
10 Ağustos Meleği:)
Kızıl, sevimli bir melek gördünüz mü?
Pamuk gibi bembeyaz pamuk gibi yumuşacık bir melek
İyi kalpli, güzel, akıllı bir melek
Aynı zamanda rengarenk bir kelebek:)
Ve kelebek kadar narin, zarif ve benek benek
10 elinde 10 marifet...
O bizim canımız Gamzemiz:)
Benim de biricik kardeşim:)
10 Ağustos'ta doğum gününü kutladık hep birlikte. Nice güzel yıllar ve yaşlar diliyoruz. Seni çook seviyorum ve seviyoruzzzz!
Pamuk gibi bembeyaz pamuk gibi yumuşacık bir melek
İyi kalpli, güzel, akıllı bir melek
Aynı zamanda rengarenk bir kelebek:)
Ve kelebek kadar narin, zarif ve benek benek
10 elinde 10 marifet...
O bizim canımız Gamzemiz:)
Benim de biricik kardeşim:)
10 Ağustos'ta doğum gününü kutladık hep birlikte. Nice güzel yıllar ve yaşlar diliyoruz. Seni çook seviyorum ve seviyoruzzzz!
9 Ağustos 2010 Pazartesi
Kaçma Benden Üzüm, Sevdiğim!
8 Ağustos Pazar günü, MPN ofis'in üst katında gizemli bir biçimde ortadan kaybolan Bora Seçkin'in velayetindeki minik patili Üzüm, usulca bir odadan diğerine intikal etmeye çabalarken suçüstü yakalandı !
Nadya'nın önderliğinde düzenlenen AKUT'a pabucunu ters giydirecek bir kurtarma operasyonuyla, girdiği odanın köşesinden çıkartılan Üzüm, sahibine teslim edilene dek Marjinal Ailesi'nin "agucuk" terapisi eşliğinde, huzurlu ve bol yemekli kafesinde oturup duruyor olacak.
Tüm kedi severlerin gözü aydın diyor, afacan Üzüm'e Selda Bağcan'dan "Kaçma Benden" isimli eseri http://fizy.com/#s/1aia3w armağan ediyoruz.
Kediciğin ortadan kayboluşuyla hüzünlere boğulan Bora Bey'e ise James Brown'dan geliyor: http://fizy.com/#s/1093ua
5 Ağustos 2010 Perşembe
3 Ağustos 2010 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)