31 Aralık 2009 Perşembe

Yeni Yılda Keyfiniz Böyle Olsun!!!


Efendim bu hanımın adı Üzüm. Kendisi kuzenimin evinde ikamet eder. 2010 yılında (ve elbette sonrasında da) hepinizin en az Üzüm kadar keyifli olmanızı dilerim:))) Bu aksam itibariyle, böyle her daim altın kumsallarda güneşlenen bir ruh haline girelim ve de hiç çıkmayalım inşallah!

Mutlu yıllar Üzüm, mutlu yıllar MPN!

Mutlu bir yıl dileğiyle!

Shakespeare'den Yeni Yıl...

2010'un Shakespeare'in sonesinde dediği gibi "Ben elimden geleni yaptım" diyebileceğiniz bir yıl olması dileklerimle...

İyi ol fakat çok iyi olma.
Birazcık huysuz ol
fakat çok değil.
İçinden geliyorsa dua et.
Eğer sana rahatlık veriyorsa arada bir küfür de et.

Etrafındakilere mümkün olduğunca dostça davran, müşfik ol.
Eğer bir gün kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında kalırsan;
bağır, çağır, kır, dök ve unut!

Her zaman ve her yerde eline geçen bütün saadeti yakala,
en ufak bir parçanın bile kaçmasına izin verme.
Yaşa herşeyden önce yaşa ve sırf, tesadüfen bu dünyaya gelmiş olduğun için,
laf olsun diye günlerini geçirme.

Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev.
Hayatını o şekilde yaşa ki; her an kendi elini sıkabilesin ve her gün faydalı olan,
hiç olmazsa bir şey yap ki;
gecelerin yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine
"Ben elimden geleni yaptım" diyebilesin.

Düşüncelerin neyse hayatın da odur.
Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.

SHAKESPEARE

Şehnaz'dan Mektup

Gaspar abimle, Zilli kardeşimin yeni yılını kutlarım.
Şehnaz

30 Aralık 2009 Çarşamba

Tatlı Şeyler..











Uzay çağı 2010'a bonny food'un meyve sepeti ile girmek gördüğünüz gibi tüm ekibi mutlu etti... Allah da sizi mutlu etsin, tuttuğunuz bonny food olsun ey sevgili Nokia pazarlama ekibi! :PPP

Sizlerle çalışmak her zaman çok keyifli.. Seneye görüşürüz diyim mi, yok yok demiyim...

Gürsel Hoca

Dün akşam herkes çıktı, birkaç kişi çalışmaya devam ediyoruz. Asu da biriyle telefonda görüşüyor. "Gürsel hoca'yla görüşebilir miyim?" dediğini duydum, arkasından biraz da yüksek sesle "Ne oldu? Hayır, haberim yok! Ne zamandır? Tedavi oluyor değil mi? İyileşecek ama, değil mi?" diye peşpeşe sorularıyla iyice dikkat kesildim. Tanıdığını bildiğim tek bir Gürsel hoca vardı ve o benim de hocamdı. Gözlerimi Asu'ya diktim, telefonu kapatıp neler olduğunu anlatmasını beklemeye başladım. Kötü bir haber vardı belli ki. Yanılmamışım. Yıllarca tenis dersi aldığımız, dünyanın en beyefendi insanlarından Gürsel hoca meğer bir kas hastalığına yakalanmış. Bir yıldan fazladır tekerlekli sandalyeye bağlanmış ve artık konuşamıyormuş da. Nasıl üzüldüğümüzü anlatamam. Dört yıl önce geçirdiğim ameliyat nedeniyle tenis derslerini bıraktığım için irtibatım kesilmişti ama hep aklımdaydı. Bu sene baharda tekrar başlamayı planlıyordum. Gürsel hoca'ya söylerim, beni fazla koşturmaz, ben de yavaş yavaş yeniden oynarım diyordum. Sanıyordum ki o hep orada, hep işinin başında. Meğer o hastalıkla savaşıyormuş... Değil kortta koşturmak ayağa bile kalkamıyormuş.
İki gündür onu düşünüyorum. İnternetten birşeyler bulur muyum diye bakınırken, onun için bir tenis turnuvası düzenlendiğini öğrendim. Tam 1250 kişi katılmış elemelere! Ne mutlu! Umarım çabalar yerini bulur, Gürsel hocamıza şifa olur. Sağlık, kuvvet diliyorum Gürsel hocamıza.


not: başka resmi olmadığı için bu fotoğrafı hurriyet.com.tr'nin haberinden aldım ama ben onu korttaki dimdik ve enerji dolu haliyle hatırlayacağım.

29 Aralık 2009 Salı

Sen Çiçeklerden Daha Güzelsin


Güzel arkadaşım, nasıl da hatırlamış benim bu çiçekleri çok sevdiğimi, Oğuzcuğuma "Bana çiçek al" ısrarlarımı nasıl da hatırlamış, nasıl da mutlu etmek istemiş beni:)
Bu kadar küçücük bir detayın beni nasıl mutlu ettiğini daha nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama seni çok seviyorum Edacım. Sen bu çiçeklerden de güzelsin.
Ne şanslıyım ki beni çiçekle mutlu etmeyi düşünecek bir çalışma arkadaşına sahibim.

25 Aralık 2009 Cuma

Kahve Falı

Çok sık fal baktırır mısınız? Benim konuyla pek alakam yoktur, bilemedim.
Dün kahve fincanımda çıkan görüntü...
Gerçi fal kapatmamıştım, kahve bitince dibinde çıkan görüntü bu oldu ama yine de telve var ve kahve fincanının dibine bakıyorsun. Sanırım bu da "fal" sayılabilir!
Ama bu ne demek şimdi ???

24 Aralık 2009 Perşembe

Marjinal'de İşler Nasıl Yürüyor?

Flaş! Flaş! Flaş! Şok! Şok! Şok!

Olağanüstü habercilik başarısıyla Marjinal'in iç yazışmasını ele geçirdik. İşte Marjinal'de işlerin nasıl yürütüldüğünün kanlı canlı ispatı!!

Asli Akin [13:41]:
mert aaaabey
Asli Akin [13:41]:
la mirt
Asli Akin [13:42]:
kime diyom la mirt birader
Mert Turksoy [13:42]:
merhaba asli hanim
Asli Akin [13:42]:
yazar gibi yapıp vazgecme
Asli Akin [13:42]:
asaaaaadan goruyom
Mert Turksoy [13:43]:
yok yav
Asli Akin [13:43]:
sevgili mert bey, isbu yazismaya istinaden zat-i alinize bir adet e-bulten tasarım revizyonunun akibetini sormak isterim
Asli Akin [13:44]:
bildiginiz uzere muessese bu konuda buyuk bir hassasiyet sergilemekte, bu vesile ile de bize sorular yöneltmektedir.
Mert Turksoy [13:44]:
valla henuz bakamadim
Mert Turksoy [13:44]:
en kısa zamanda ilgilenecegim
Mert Turksoy [13:44]:
cunku bu web
Mert Turksoy [13:44]:
sayfasi
Mert Turksoy [13:44]:
gibi bir sey
Mert Turksoy [13:44]:
uzun suruyor tasarimini yapmak
Asli Akin [13:45]:
ok konuyu ilgi ve bilginize sunar, gerekli calismayı sahsınıza uygun bir zamanda baslatacagınız temennisiyle gözlerinizden bus ederim
Asli Akin [13:45]:
hörmetler
Mert Turksoy [13:45]:
okdir ben simdi diğer tasarimi aticam
Asli Akin [13:45]:
takdir sizindir efendim
Asli Akin [13:45]:
teveccuhunuz
Asli Akin [13:45]:
tekrar tekrar hormetler
Mert Turksoy [13:46]:
asli hanimcim beni cok mutlu ettiniz keske
Mert Turksoy [13:46]:
siz de mt olsanız
Asli Akin [13:46]:
degil mi
Asli Akin [13:46]:
kadar diyelim mert beycigim
Asli Akin [13:46]:
kader diyelim
Mert Turksoy [13:46]:
evet ne yapalim
Asli Akin [13:46]:
pasa babam bana her daim ufkunu geniş tut derdi
Mert Turksoy [13:47]:
neyse ben simdi gondereim
Mert Turksoy [13:47]:
size tasarimi
Asli Akin [13:47]:
zira onun sozunden cıkmayan hayırlı bir evlat olarak bunu her daim vazifem bildim
Asli Akin [13:47]:
bekliyorum efendim
Mert Turksoy [13:48]:
tmmdr )

22 Aralık 2009 Salı

Kumanda(n)


Gözlerimden bir sinyal çakarım, bütün kumandalar dize gelir :)
Bu arada tokama da dikkat lütfen!

Çılgınlığın bu kadarı...



Yunanistan Kavala'da tarihi yerleri gezerken haliyle bir sürü resim çekildik. Alın bu da onlardan biri:)

19 Aralık 2009 Cumartesi

Bugün benim doğum günüm


Bugün benim doğum günümdü. (Artık dün oldu gerçi) Çok iyi hissettiğim bir gündü. Çok mutlu olduğum, devamlı kızıma yumulduğum bir yaşı daha devirdim. İnsan doğum günlerinde ne kadar güzel hissediyor, mutlu uyandım, kutlamalarla güzel bir gün geçirdim, keyifli bir öğlen yemeği yedim, akşam ailemle birlikteydim ve kutlamalar tüm haftasonu devam edecek, ne kadar güzel:)
Yukarıdaki ilk fotoğraf geçen seneki doğum günüm, ikincisi ise bugün çekildi, aradaki 10 farkı bulun :P
Sizleri seviyorum...
Figocum, nice yıllara tekrar!
Not: Bu arada bu akşam yılın ilk karı da yağdı, mmm çok severim:)

18 Aralık 2009 Cuma

χαίρετε - merhaba

























Herkese Merhaba,

Dilek'le birlikte Yunanistan'ın Kavala beldesindeyiz. Size biraz yolculuğumuzdan bahsetmek istedim. Çarşamba sabahı Taksim'de 30'a yakın bir ekiple buluştuktan sonra 11:00 gibi otobüsle yola koyulduk. Aksaray'da kapadığım gözlerimi Tekirdağ'da açtım. Klasik ben :) Dilek uyurkenki taklidimi yapıyor, çok güldüm. Bir ara size de yapsın. :))

Kavala Valisinin davetlisi olduğumuz için sınır geçişlerinde bir sıkıntı yaşamadık ve akşam üzeri Kavala'ya vardık. Burası sahil kenti ve burada pek insan yok, gerçekten çok sessiz, sakin ve soğuk. Yine de farklı bir şehirde olmak güzel. Ama memleket gibisi de yok. Bir başkadır benim Memleketim! Lay lay lay lay lay lay lay lay - la la - laylay laylay - la la lay lay.... Bilirsiniz işte...

Kavala Turizm ofisi bizi burada epey güzel ağırlıyor. Bugün Belediye başkanı ile tanıştık, yarın da Vali bey ile tanışacağız. Bir kibarlık, bir ikram sormayın gitsin. Türk kahvemizi Yunan kahvesi diye ikram ediyorlar, bildiğiniz bizim kahve. Ben daha güzel yapıyorum:)

Bugün biraz antik şehir, kiliseler, Mehmet Ali Paşa Medresesi, Muhammed Ali'nin evi, Tütün Müzesi... gezdik yorulduk. Osmanlı'da ilk isyan Tütün Fabrikası'nda çıkmış. Müslümanı, Hristiyanı hepsi birlik olmuş ve isyan çıkarmış. Geçmiş ilginç enstantinelerle dolu.... Mehmet Ali Paşa Medresesi 1923'ten beri işletmeye açılmış. Şu anda günlüğü 350 avrodan bir otel olarak işletiliyor ama değer, harika...

Caddeler dar, evler iki üç katlı güzel, nezih. Yılbaşı süsleri gösterişli... Kediler köpekler... Bahçelerde portakal ağaçları, deniz çıldırmış hiç susmuyor...

Yukarıda bazı resimler paylaştım, birkaç gün daha buradayız yazarız yine...

15 Aralık 2009 Salı

Yeni yılda yeni ürün: Nokia


Dün akşam Kuruçeşme Blackk'te Nokia E72 ve Nokia Mesajlaşma Servisi lansmanımızı gerçekleştirdik. Günlerdir koşuşuturduğumuza, yorulduğumuza değdi :)

Etkinlikte koşuşturmaya devam etmekten sizlerle pek vakit geçirememiş olsam da katılan herkese çok teşekkür ederim :)

Emeği geçen herkese öpücükler...

Fotoların devamı burada :)

13 Aralık 2009 Pazar

Altın Günü

Bir Marjinallinin hastayım diyerek işe gelmediğini, şans eseri bir telefon görüşmesinde hanımlarla altın günü yaptığını öğrendim. Sizce bu Marjinalli kim?

12 Aralık 2009 Cumartesi

Durumlar ve Haller'den Seçmeler

Merhaba Marjinal Ailesi ,
Hiç eski stajyerlerimiz nasıllar ne yapıyorlar hal hatır sormak yok :) Şaka tabi. Nasılsınız? İyi misiniz?
Size daha ne kadar teşekkür etsem azdır. Çünkü ben siz kabul etmeseniz bile sizin sayenizde bir yerlere geldim. Peki nereye geldim? :)
Sizden ayrıldıktan sonra kendi memleketimde 2 ay kadar çok sıkıntılı dönemler geçirdim. İş anlamında, maddi anlamda, her türlü. Daha sonra "Yok Arkadaş Bu Böyle Olmayacak" dedim ve Ankara'ya yerleşmeye karar verdim. Eee yerleştik ne olacak şimdi? Tekrar çok sıkıntılı bir döneme girdim. 2 haftada 4 iş değiştirdim. Rahat değildim çünkü hiç birinde. Hepsi primden başka bir şey vermiyordu. Ve bende umutlar tükendi. Cepte her zamanki gibi beş kuruş para yok, umutlar bitmiş...
Daha sonra nasıl oldu bilmiyorum ama bir arkadaş vasıtası ile biri ile tanıştım. Tanıştığım kişi MEKON GROUP'un sahibiydi. İşsiz olduğumu öğrenince bana bir iş teklifinde bulundu. Ve OLALA ORGANİZASYON HİZMETLERİ'ni kurduk. Niye OLALA? Çünkü ilk işimizi çocuklar olarak belirledik ve animasyon hizmeti vermeye başladık. Palyaço,Çizgi Film Karakterleri, Tiyatro Hizmetleri... Aklınıza gelebilecek tüm animasyon hizmetlerini bünyemize aldık. Bir de bünyemizde Ankara'nın en büyük "OLALA Doğum Günü Çocuk Eğlence Parti Evi" bulunuyor. Tabii asıl işimiz organizasyon. Şimdiden onlarca iş aldık. Açılışlar, kutlamalar, balolar, seminerler, düğünler... Kısacası şimdiden Ankara'nın en çok bilinen organizasyon firması olduk. Peki bu şirkette benim görevim nedir? Asuman Hanım hatırlar, onunla aramızda bir konuşma yapmıştık. Ben hayalperest bir insanım Asuman Hanım, demiştim. İşte şu an o hayalim gerçekleşmeye başladı. Şirketin Halkla İlişkiler ve Pazarlama Müdürü oldum. Madem başladım devamı gelsin dedim. Çocukluktan beri hayalim gazeteci olmaktı. Ve şu an Ankara'nın en büyük yerel restaurant ve cafe gazetesi olacağını HAYAL ETTİĞİM gazetemin resmi işlemlerini tamamladım. Gazetemin ismi ise MAGAZINE. Aklınıza hemen gelmiştir tabii, zaten böyle bir gazete var diye: COFFEE NEWS. Evet var. Ama rakibi yok :) Yaklaşık 1 ay sonra yayın hayatına girecek.
Daha yeni başladım ama bunların hepsi aslında sizin sayenizde. Referansınız ve bana öğrettikleriniz sayesinde.Tekrar teşekkürler...
Ama şunu da bilin. Hayallerimin içerisinde sizinle birlikte çalışmak da var. Marjinal ile işbirliği yapmaktan değil, Marjinal'in bir çalışanı olmaktan bahsediyorum. Benim için önemli bir şey kim ne derse desin.
Ankara'da bir pr faaliyeti olsun, ne bileyim bir organizasyon, bir etkinlik olsun ve siz de geldiğiniz halde bana haber vermezseniz, domuz gribi bulaştırırım size. Gribim de:) Ama normal grip, sorun yok:)
Tüm Marjinal ailesine tekrar sevgi ve saygılarımı yolluyorum. İrtibatı koparmayalım :)
OLALA Organizasyon Hizmetleri
Halkla İlişkiler ve Pazarlama Müdürü
VE
MAGAZINE Gazetesi Sahibi
EYÜP SABRİ KUNDAK

11 Aralık 2009 Cuma

Süslü köpüş dediğin böyle olur :)

Şu şirinliğe bakar mısınız? Yerim ben onu:) Sürekli köpüşler ile ilgili resim koyar oldum, bir de kendime alabilsem keşke...

9 Aralık 2009 Çarşamba

Nişanyan'dan İlhamla...

Nişanyan'ın aşağıdaki yazısından ilham alan çevirmen arkadaşımız Zafer Avşar da bir rap kaleme almış. Arkadaşım Zeynep'le dün gece bunu hem söyledik, hem de güldük. :)

Bugün lidıl bit moralim bırok
Apsetim ben anlıyon nu.
Set edilen toplantıda,
Apsetim ben anlıyon nu

Dabıl çek yapılan aytımlar
Yine de gözden ignore olmuş
Aslında çok ayıb olmuş
Apsetim ben çakıyon nu

Bosa gittim, boşa gitmişim,
"olayı kompanse" etmez dedi.
E peki vataym gana du nav deyince
Soluklan dedi ben düşünene

Orada ben veytinglerken
başkasıyla spiç yaptı
Anında engırlendim.
Çünkü bana yanlış yaptı

Sonra dönüp sordu bana
"size nasıl ken ay help yu:"
Rikognayzlamadın lan beni dedim.
Vanbayvan da ömrümü yedin

Tabii acaip irrite oldum.
Naturel bunlar kafanı takma
Bu ambiyansa oluyo mu baba
Apsetim ben seziyon nu

Birisi sözü kat inledi
Bütün kat feci inledi
Yırtık dondan stikaut yapma
suratını pançlarım anla
Apsetim ben görüyon nu

Pançlardın pançlayamazdın
Sen beni hiç anlayamazdın
Kompo, komplo kompirehendsin
Sıkılmış bir pazubentsin!
Apsetim ben biliyon nu?

Feystu feyste kaçma bak
Sipining kik mavaşi çak.
Meageri olur, hard yopçagi
Kültürler savashi!
Apsetim ben düşüyon nu?

Olayı larç düşünelim.
Komplikeye düşmeyelim
Nankör meslek kalecilik
Kontırpiyeye her an açık.
Apsetim ben susuyon nu?

Latinceyi çek şu dilden
Geriye kalır gana du gana meyk
Kürt asıllı Türkçeciyim
Anadilde konuşmak zevk

Bu lezzeti hiçbiri vermez
Avşar der dil bu bilinmez
Herkese kaynak suyu gibi
Diller dilerim ben abisi
.

Nişanyan'dan Türkçeye giren yabancı sözcüklere dair...

Bazen insanı zorlasa da Sevan Nişanyan'ı sever, yazılarını ilgiyle okurum. Geçenlerde Taraf gazetesinde çıkan bir yazısını aktarıyorum. Bundan ilham alarak bir rap yazmış olan çevirmen arkadaşımın (Zafer Avşar) yazdıklarını da yukarıda görebilirsiniz.


"Artık iş hayatından normal yaşamımıza da geçen kelime ve gruplarının önüne geçmek lazım ... Toplantı set etmek, save etmek, check etmek -en gereksizi-, ignore etmek, default... mide bulandırıcı hal aldı... TDK'nın güncel sözlüğünde 'hacker' kelimesinin okunduğu gibi değil yazıldığı gibi geçmesi çok çok vahim." demiş, memleket atmosferini kaplayan sis bulutunu "düşünce" zanneden normal, makul, sıradan vatandaşlarımızdan biri.

Bundan sekizyüz yıl önce Arapçadan "hayat", "kelime" ve "lazım" sözcükleri Türkçeye sızdığında dil gericileri böyle ayılıp bayılmışlar mı bilmiyorum; ama eğer başarılı olsalardı Türkçe bugün ne kadar zavallı bir dil olurdu, düşünebiliyor musunuz? "Zavallı" bile diyemezdik herhalde, çünkü Arapça. "Herhalde" ile "çünkü"yü de unutun, Farsça. Hadi hayat yerine uydurmatik bir kelime olan "yaşam"ı kullandık diyelim, "iş hayatından normal yaşamımıza geçen" cümleciğindeki varyasyonu nasıl sağlayacağız? Uyduruk bir mailde bile, bak, üslup çeşitlemesi aramıyor musun?

"Toplantı set etmek" yerine ne diyeceksin? Ayarlamak? Tayin etmek? Koymak? Düzenlemek? Organize etmek? Peki, hepsi olur. Ama hiçbiri set etmenin tam lezzetini vermiyor -tık, ajandama bir çizik attım, set ettim! Düzenlemek başka; ayarlamak avam; koymak muğlak; tayin etmek antika.

Save etmenin karşılığı nedir? Tevdi etmek güzel olurdu, "ileride geri almak üzere bir yere emanet etmek"; ama o da Arapça maalesef, hem "eski moda" damgası taşıdığı için sosyal tınısı yanlış. Kaydetmek? Peki, belki; ama gene Arapça. Gâvur işi bir alette İngilizce yerine Arapçayı seçmenin mantığı ne? Hem kayıtta anlam muğlaklığı var, record karşılığı da kayıt kullanılıyor ("o kaydı save et, ayrıca unutmamak için defterine kaydet"). Save daha net.

Check etmek neden gereksiz olsun? Var mı başka Türkçesi? Denetlemekle alakası yok. Murakabe mi diyeceğiz, kontrol mü diyeceğiz? "Bir bilginin doğruluğundan emin olmak için başka kaynağa başvurmak" eyleminin Türkçesi nedir, söyler misiniz?

Ha bir dilin bu kadar hızlı kabuk değiştirmesi sağlıksızdır, kültürel mirasla bağı toptan koparmamak lazım derseniz anlarım, hak da veririm. Ama onu da müsaadenizle o kültürel mirası seksen sene boyunca kuşa çevirenler düşünsün.

Sen ortalığı bombalamış, yakıp yıkmışsın. Şimdi millet başını sokacak gecekondu inşa ediyor diye mızmızlanıyorsun.

Hepsi Topu Topu 5 şişe...

Hayat dediğin soldan sağa 5 şişe. Gerisi palavra...



8 Aralık 2009 Salı

Damardan

Türkçe müzik dinleyip kafa çekeliiim!!!!!!!

Mustafa Çeçeli (ya da Ceceli) - Hastalıkta Sağlıkta...

7 Aralık 2009 Pazartesi

Bebişş....

Bugün ofisimize biricik Pascalımızın kızı geldi:) Nasıl güzel birşey yahuu, pamuk gibi pamuk. Bence ismi Pamuk Prenses olsun, başka önerisi olan varsa yorum yazabilir, ya da Melike Hn'a bildirebilir:)
Burcuk'un bu anaç tavırları da gözümden kaçmayan detaylar arasında:)

5 Aralık 2009 Cumartesi

Nasıl da geçti o güzelim aylar:)


Boğaza karşı düşündüm durdum. Nasıl da geçti zaman:)
Birinci yaşıma adım adım yaklaşıyorum...

www.taylanyuksel.wordpress.com

4 Aralık 2009 Cuma

Özlem

özledim desem
seviyorum desem
mutluyum desem

özlemi olmayanlar

mutsuz olanlar
sevdiceği olmayanlar

benim özlemim
benim sevgim
benim mutluluğum

benim sorgularım oluyor
benim özelim oluyor
benim mutsuzluğum oluyor

1 Aralık 2009 Salı

AIDS ile ilgili önyargılarımızı Tünel'de bıraktık


Marjinal Porter Novelli olarak desteklediğimiz Pozitif Yaşam Derneği ile birlikte 1 Aralık Dünya AIDS Günü münasebetiyle sabah saatlerinde Tünel'de HIV/AIDS hastaları, hasta yakınları ve destekçileri ile biraraya geldik. Amaç, HIV/AIDS ile yaşayanlara destek olmak ve önyargılarımızdan kurtulmaktı. Maalesef hala ahlaki suç olarak bilinen AIDS ile ilgili yanlış bilinenler hatırlatıldı ve bütün diğer hastalıklar gibi herhangi birinin başına gelebilecek bir durum olduğu tekrar tekrar vurgulandı.
Danslar edildi, şarkılar söylendi, önyargı balonları gökyüzüne bırakıldı.
Birbirinden renkli fotoğraflara şuradan ulaşabilirsiniz.

Bu Nedir?