31 Ekim 2011 Pazartesi

29 Ekim'de Bağdat Caddesi'ndeydik








Artık Kadıköy yakasında bir gelenek olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı yürüyüşü, bu sene her senekinden daha kalabalık, daha coşkulu ve daha anlamlıydı. Akşam 7'de Suadiye'de başlayacak olan yürüyüş için herkes erkenden gelmişti. Saat 6 gibi trafiğin kesilmesiyle cadde üzerinde kırmızı-beyaz renkler hakim olmaya başladı. Herkes ellerinde bayraklar, balonlar ve Atatürk resimleriyle başlama noktasında toplandı. Bu sene farklı olarak geçen hafta verdiğimiz şehitlerimizin resimleri de ellerdeydi. Marşlar, şarkılar, türküler eşliğinde genç, yaşlı, çocuk hep birlikte yürüdük ve Cumhuriyetimizin 88. yılını gururla, onurla kutladık.


Ne yazık ki gün içindeki sıkı organizasyona rağmen Marjinal ekibi olarak teknolojinin azizliğine uğradık ve yaklaşık iki saate yakın kesilen telefon hatları nedeniyle buluşamadık. Ama CEO'muz Deniz, Gamze, karşı yakadan katılan Serdar, Avi ve etkinliklerimizin vazgeçilmezi Kemal de oradaydı.

Böyle Olur Marjinal'de Cumalar...

Eray'ın objektifinde eylemleri ölümsüzleştirilen bu iki yürekli, cesur, girişken ve iyiliksever genç ne mi yapıyor?

Tabii ki geleneksel Marjinal cumalarından bir yenisi için bira tedarik ediyor.

Ve yine bir Marjinallinin objektifine takılıyor.

İşte böyle olur Marjinal'de cumalar.

Parlak, eğlenceli ve bol biralı...

29 Ekim 2011 Cumartesi

29 Ekim, Cumhuriyetimizin 88. Yılı

47 yaşındayım...
47 yıldır ilk kez dün gece Atatürk'ü rüyamda gördüm, sohbet ettik, parktaki köpekleri birlikte besledik.
47 yıldır ilk kez 29 Ekim törensiz geçiyor...

28 Ekim 2011 Cuma

Canımız, Kuzumuz, Her şeyimiz Yeniden Aramızda



Hayat Böyle Bir Şey...

Son haftalarda birbiri ardına ülkece yaşadığımız tatsız olaylar her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha gösterdi.

Elimizden geleni yapmaya çalışsak da çaresizlik ve umutsuzluk diz boyu...

Böyle zamanlarda, şirkete gelince ve ekip ruhunu görünce "iyi ki varsınız Marjinalliler" diyorum. Doğal afetler dışında bu ekiple her güçlüğü yeneriz.

21 Ekim 2011 Cuma

MPN'de İktidar Savaşları

Koltuk kavgası had safhada, yetkililer duruma çözüm bulamıyor...
Koskoca toplantı odasında bir sandalye üzerine sıkışmakta ısrar eden pisilere bu zorlu mücadelede başarılar diliyoruz.
- Pardon çekilir misiniz?
- Mauw!?

18 Ekim 2011 Salı

Mutluluklar Ceydacım!

Pazar akşamı Nevra ile HP'den tanıdığımız sevgili arkadaşımız Ceyda Meram'ın düğünündeydik. Ceyda da dahil şu anda birçok kişi HP'de çalışmamasına rağmen düğünde bir araya geldi. Bizim için de eski dostları görmek çok keyifliydi, az buz yıl geçirmedik birlikte...

Ceyda'ya çoook mutlu bir evlilik diliyor ve darısı bekarların başına diyoruz:)


Uzay'ımızı gördük

Perşembe günü IBM Yazılım Zirvesi için Ankara'daydık. Gitmişken de, Uzay'ı görmeden gelmedik tabii ki:)

Henüz yollarını öğrenemediği başkentte 1-2 gün öncesinde bizim bulunduğumuz otele nasıl geleceğinin bile provasını yapan bir insan olarak tam sözleştiğimiz saatte gelmişti. Ancak maalesef uçağa yetişme kaygısıyla görüşmemiz çok kısa sürdü. Sadece yaşamını ana hatlarıyla öğrenip, getirdiği fotoğraflara bakabildik.

Bir telaşla havaalanına gidip, uçağın 1 saat rötar yaptığını duyunca THY'ye güzelce saydırdık. Uzay'la daha çok zaman geçirme fırsatını aldı bizden:(

Uzay'ı çok iyi gördük, her zamanki gibi gözlerinin içi gülüyordu ve herkese selamlarını iletti...

Not: Halkın arasına karışmayı sevmeyen Melis'e foto çekimi teşekkür ediyoruz:P

Alışveriş conconları:)



Alışveriş dediğin böyle yapılır:))
*fotoğrafımızı çekmeye yardımcı olan güvenlik görevlisi ve satış elmanına sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.:)



17 Ekim 2011 Pazartesi

Avrasya Avrasya Olalı, Böyle Ekip Görmedi!

Bu sene 33. kez düzenlenen Avrasya Maratonu’nda biz de vardık!





Bir süre önce kayıt çağrıma yanıt veren Marjinalliler ile 8 kilometrelik halk yürüyüşü göğüs numaralarımızı almış, merakla büyük günü beklemeye başlamıştık. Nihayet o gün geldi, çattı.
Anadolu yakası katılımcıları (Ben, Leylan hanım ve Alp) olarak her yerde ilan edildiği üzere yaygın (!) toplu taşıma ağı metrobüs ile Altunizade’de bulunan start noktasına varmayı hedeflemiştik. Gelin görün ki metrobüs idare amirliğinin konudan haberi olmadığından, hizmeti açma gereği duymamışlar.Biz de sabahın ilk ışıklarında, Kadıköy dolaylarında bir süre dolandıktan sonra “paramıza geçer hükmümüz” mantığından hareketle ilk taksiye atlayarak Altunizade’ye vardık. Avrupa yakasından gelen Serdar, organizasyon kapsamında çalışan servisleri kullanarak start noktasına bizden önce varmıştı. (ve kimse buna şaşırmadı sanırım...)
Ve benim gönülden organizasyoncu dostum Kemal de bir başka yolla (metrobüsün çalışmamasına isyan eden bir grup maratoncu ile bindikleri belediye otobüsünü rehin alarak) gruba katıldı.
Buluşmamızın hemen ardından, megafondan bağıran Kadir Topbaş’a doğru ilerledik, start noktasına yaklaştık ve kendimizi kalabalığın enerjisine bıraktık. O ana kadar ince ince atıştıran yağmur, sanki start işaretini beklermiş gibi aniden sağanağa çevirdi.
Bendeniz tedarikli CEO’nuz sırt çantasında gerekli yedek kıyafetleri taşıdığından bu durumu pek de umursamadım açıkçası.
Köprüye yaklaşana kadar manzara ve vereceği hisle ilgili pek bir fikrim yoktu... Ne zaman ki iki koca direği ve üstteki bağlantı noktasına asansörle çıkartılan fotoğrafçıları gördüm, işte o anda onca yağmur ve rüzgara rağmen bu havayı solumanın güzelliğini anladım.
Köprü yolunun karadan ayrıldığı noktada (hani arabanızı yavaşlatır kocaman demir bağlantı tümseklerinin üzerinden geçersiniz ya) ayaklarımın ucuna baktığımda, demirlerin arasından boğazın masmavi sularını gördüm. Leylan hanımla aynı anda çığlık atarak birbirimize baktık ve iki kadından başka kimseye anlamlı gelmeyen o cümleyi söyledik: “Ayy çok güzel diiiil miii!”
Ve yağmurla rüzgarın iyice şiddetlendiği köprü üstü yürüyüşümüze başladık. Fotoğraf çektirmek için aklına esen yerde (ve tabi ki hemen önümde) duran en az 15 kişiye omuz atarak, münasip köşelerde sağa çekip fotoğraf molası vererek (Leylan hanım emniyet şeridinden devam edelim lütfen) köprünün en az 3 noktasında farklı arkadaş gruplarıyla karşılaşıp bizi terk eden Serdar’ı arayarak, güle oynaya kocaman köprüyü geçtik...
Alp’in akıllı telefonundan kilometrelerimizi saydığı, şemsiyelerini gözlerimize sokmadan geçsinler diye etraflarından slalom yapmak zorunda kaldığımız gruplar arasında devam eden yürüyüşümüz, İnönü stadı önünde son buldu.

Göğüs numaralarımızı kaşelettikten sonra ve açlıktan bayılmadan hemen önce, bir kazık daha yedik güzel şehrimizden. Karaköy’de kendimizi yumurta ve sucuklara gömme hayalimiz, Kabataş’ta tramvayın çalışmadığını anlamamızla son buldu. 5 kişiyiz diye bizi almayan taksilere inat, muhtemelen 500 basamak çıkarak Cihangir’de Kaktüs’e vardık.
Sıcak ve sakin Kaktüs’te Leylan Yener sponsorluğunda ettiğimiz kahvaltının tadını uzun süre unutmayacağım.
Avrasya Maratonu Halk Yürüyüşü, toplamda 9 küsur kilometrelik muhteşem performansımızla sona erdi.
Numarasını yanlışlıkla (!) çekmecesinde unutan, çeşitli sağlık problemleri nedeniyle bizlere eşlik edemeyen Marjinalliler üzülmesin, seneye 8 kilometrelik koşuya katılma hayallerim devam ediyor!

12 Ekim 2011 Çarşamba

Ofisimizin en genç üyesi minik pisiciğimiz için isim arayışımız başladı. Metin departmanının dillere destan yaratıcılığını konuşturması beklenirken, tasarım ekibinin de en sıra dışı önerilerle tüm Marjinal’i şaşırtacağına kesin gözüyle bakılıyor. Tüm Mİ, MT, MY ve diğer MX’lerin önerilerinin ayrı ayrı değerlendirileceği heyecanlı isim arayışında kazanan talihlinin henüz ne kazanacağı ise belli değil.

9 Ekim 2011 Pazar

Ofis Değişiklikleri

Ofiste böyle bir düzenlemeyle daha çok serbest alan açabilir miyiz ? :)