Ne yazık ki gün içindeki sıkı organizasyona rağmen Marjinal ekibi olarak teknolojinin azizliğine uğradık ve yaklaşık iki saate yakın kesilen telefon hatları nedeniyle buluşamadık. Ama CEO'muz Deniz, Gamze, karşı yakadan katılan Serdar, Avi ve etkinliklerimizin vazgeçilmezi Kemal de oradaydı.
31 Ekim 2011 Pazartesi
29 Ekim'de Bağdat Caddesi'ndeydik
Böyle Olur Marjinal'de Cumalar...
Tabii ki geleneksel Marjinal cumalarından bir yenisi için bira tedarik ediyor.
Ve yine bir Marjinallinin objektifine takılıyor.
İşte böyle olur Marjinal'de cumalar.
Parlak, eğlenceli ve bol biralı...
29 Ekim 2011 Cumartesi
29 Ekim, Cumhuriyetimizin 88. Yılı
47 yaşındayım...
47 yıldır ilk kez dün gece Atatürk'ü rüyamda gördüm, sohbet ettik, parktaki köpekleri birlikte besledik.
47 yıldır ilk kez 29 Ekim törensiz geçiyor...
47 yıldır ilk kez dün gece Atatürk'ü rüyamda gördüm, sohbet ettik, parktaki köpekleri birlikte besledik.
47 yıldır ilk kez 29 Ekim törensiz geçiyor...
28 Ekim 2011 Cuma
Hayat Böyle Bir Şey...
Son haftalarda birbiri ardına ülkece yaşadığımız tatsız olaylar her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Elimizden geleni yapmaya çalışsak da çaresizlik ve umutsuzluk diz boyu...
Böyle zamanlarda, şirkete gelince ve ekip ruhunu görünce "iyi ki varsınız Marjinalliler" diyorum. Doğal afetler dışında bu ekiple her güçlüğü yeneriz.
Elimizden geleni yapmaya çalışsak da çaresizlik ve umutsuzluk diz boyu...
Böyle zamanlarda, şirkete gelince ve ekip ruhunu görünce "iyi ki varsınız Marjinalliler" diyorum. Doğal afetler dışında bu ekiple her güçlüğü yeneriz.
21 Ekim 2011 Cuma
MPN'de İktidar Savaşları
20 Ekim 2011 Perşembe
18 Ekim 2011 Salı
Mutluluklar Ceydacım!
Pazar akşamı Nevra ile HP'den tanıdığımız sevgili arkadaşımız Ceyda Meram'ın düğünündeydik. Ceyda da dahil şu anda birçok kişi HP'de çalışmamasına rağmen düğünde bir araya geldi. Bizim için de eski dostları görmek çok keyifliydi, az buz yıl geçirmedik birlikte...
Ceyda'ya çoook mutlu bir evlilik diliyor ve darısı bekarların başına diyoruz:)
Ceyda'ya çoook mutlu bir evlilik diliyor ve darısı bekarların başına diyoruz:)

Uzay'ımızı gördük
Perşembe günü IBM Yazılım Zirvesi için Ankara'daydık. Gitmişken de, Uzay'ı görmeden gelmedik tabii ki:)
Henüz yollarını öğrenemediği başkentte 1-2 gün öncesinde bizim bulunduğumuz otele nasıl geleceğinin bile provasını yapan bir insan olarak tam sözleştiğimiz saatte gelmişti. Ancak maalesef uçağa yetişme kaygısıyla görüşmemiz çok kısa sürdü. Sadece yaşamını ana hatlarıyla öğrenip, getirdiği fotoğraflara bakabildik.
Bir telaşla havaalanına gidip, uçağın 1 saat rötar yaptığını duyunca THY'ye güzelce saydırdık. Uzay'la daha çok zaman geçirme fırsatını aldı bizden:(
Uzay'ı çok iyi gördük, her zamanki gibi gözlerinin içi gülüyordu ve herkese selamlarını iletti...
Not: Halkın arasına karışmayı sevmeyen Melis'e foto çekimi teşekkür ediyoruz:P
Henüz yollarını öğrenemediği başkentte 1-2 gün öncesinde bizim bulunduğumuz otele nasıl geleceğinin bile provasını yapan bir insan olarak tam sözleştiğimiz saatte gelmişti. Ancak maalesef uçağa yetişme kaygısıyla görüşmemiz çok kısa sürdü. Sadece yaşamını ana hatlarıyla öğrenip, getirdiği fotoğraflara bakabildik.
Bir telaşla havaalanına gidip, uçağın 1 saat rötar yaptığını duyunca THY'ye güzelce saydırdık. Uzay'la daha çok zaman geçirme fırsatını aldı bizden:(
Uzay'ı çok iyi gördük, her zamanki gibi gözlerinin içi gülüyordu ve herkese selamlarını iletti...
Not: Halkın arasına karışmayı sevmeyen Melis'e foto çekimi teşekkür ediyoruz:P

Etiketler:
Melis Özpınar,
Nevra Çankaya,
Uzay Urla,
Yasemin Tirün
17 Ekim 2011 Pazartesi
Avrasya Avrasya Olalı, Böyle Ekip Görmedi!
Bu sene 33. kez düzenlenen Avrasya Maratonu’nda biz de vardık!

Bir süre önce kayıt çağrıma yanıt veren Marjinalliler ile 8 kilometrelik halk yürüyüşü göğüs numaralarımızı almış, merakla büyük günü beklemeye başlamıştık. Nihayet o gün geldi, çattı.
Anadolu yakası katılımcıları (Ben, Leylan hanım ve Alp) olarak her yerde ilan edildiği üzere yaygın (!) toplu taşıma ağı metrobüs ile Altunizade’de bulunan start noktasına varmayı hedeflemiştik. Gelin görün ki metrobüs idare amirliğinin konudan haberi olmadığından, hizmeti açma gereği duymamışlar.Biz de sabahın ilk ışıklarında, Kadıköy dolaylarında bir süre dolandıktan sonra “paramıza geçer hükmümüz” mantığından hareketle ilk taksiye atlayarak Altunizade’ye vardık. Avrupa yakasından gelen Serdar, organizasyon kapsamında çalışan servisleri kullanarak start noktasına bizden önce varmıştı. (ve kimse buna şaşırmadı sanırım...)
Ve benim gönülden organizasyoncu dostum Kemal de bir başka yolla (metrobüsün çalışmamasına isyan eden bir grup maratoncu ile bindikleri belediye otobüsünü rehin alarak) gruba katıldı.
Buluşmamızın hemen ardından, megafondan bağıran Kadir Topbaş’a doğru ilerledik, start noktasına yaklaştık ve kendimizi kalabalığın enerjisine bıraktık. O ana kadar ince ince atıştıran yağmur, sanki start işaretini beklermiş gibi aniden sağanağa çevirdi.
Bendeniz tedarikli CEO’nuz sırt çantasında gerekli yedek kıyafetleri taşıdığından bu durumu pek de umursamadım açıkçası.
Köprüye yaklaşana kadar manzara ve vereceği hisle ilgili pek bir fikrim yoktu... Ne zaman ki iki koca direği ve üstteki bağlantı noktasına asansörle çıkartılan fotoğrafçıları gördüm, işte o anda onca yağmur ve rüzgara rağmen bu havayı solumanın güzelliğini anladım.
Köprü yolunun karadan ayrıldığı noktada (hani arabanızı yavaşlatır kocaman demir bağlantı tümseklerinin üzerinden geçersiniz ya) ayaklarımın ucuna baktığımda, demirlerin arasından boğazın masmavi sularını gördüm. Leylan hanımla aynı anda çığlık atarak birbirimize baktık ve iki kadından başka kimseye anlamlı gelmeyen o cümleyi söyledik: “Ayy çok güzel diiiil miii!”
Ve yağmurla rüzgarın iyice şiddetlendiği köprü üstü yürüyüşümüze başladık. Fotoğraf çektirmek için aklına esen yerde (ve tabi ki hemen önümde) duran en az 15 kişiye omuz atarak, münasip köşelerde sağa çekip fotoğraf molası vererek (Leylan hanım emniyet şeridinden devam edelim lütfen) köprünün en az 3 noktasında farklı arkadaş gruplarıyla karşılaşıp bizi terk eden Serdar’ı arayarak, güle oynaya kocaman köprüyü geçtik...
Alp’in akıllı telefonundan kilometrelerimizi saydığı, şemsiyelerini gözlerimize sokmadan geçsinler diye etraflarından slalom yapmak zorunda kaldığımız gruplar arasında devam eden yürüyüşümüz, İnönü stadı önünde son buldu.
Göğüs numaralarımızı kaşelettikten sonra ve açlıktan bayılmadan hemen önce, bir kazık daha yedik güzel şehrimizden. Karaköy’de kendimizi yumurta ve sucuklara gömme hayalimiz, Kabataş’ta tramvayın çalışmadığını anlamamızla son buldu. 5 kişiyiz diye bizi almayan taksilere inat, muhtemelen 500 basamak çıkarak Cihangir’de Kaktüs’e vardık.
Sıcak ve sakin Kaktüs’te Leylan Yener sponsorluğunda ettiğimiz kahvaltının tadını uzun süre unutmayacağım.
Avrasya Maratonu Halk Yürüyüşü, toplamda 9 küsur kilometrelik muhteşem performansımızla sona erdi.
Numarasını yanlışlıkla (!) çekmecesinde unutan, çeşitli sağlık problemleri nedeniyle bizlere eşlik edemeyen Marjinalliler üzülmesin, seneye 8 kilometrelik koşuya katılma hayallerim devam ediyor!


Anadolu yakası katılımcıları (Ben, Leylan hanım ve Alp) olarak her yerde ilan edildiği üzere yaygın (!) toplu taşıma ağı metrobüs ile Altunizade’de bulunan start noktasına varmayı hedeflemiştik. Gelin görün ki metrobüs idare amirliğinin konudan haberi olmadığından, hizmeti açma gereği duymamışlar.Biz de sabahın ilk ışıklarında, Kadıköy dolaylarında bir süre dolandıktan sonra “paramıza geçer hükmümüz” mantığından hareketle ilk taksiye atlayarak Altunizade’ye vardık. Avrupa yakasından gelen Serdar, organizasyon kapsamında çalışan servisleri kullanarak start noktasına bizden önce varmıştı. (ve kimse buna şaşırmadı sanırım...)
Ve benim gönülden organizasyoncu dostum Kemal de bir başka yolla (metrobüsün çalışmamasına isyan eden bir grup maratoncu ile bindikleri belediye otobüsünü rehin alarak) gruba katıldı.
Buluşmamızın hemen ardından, megafondan bağıran Kadir Topbaş’a doğru ilerledik, start noktasına yaklaştık ve kendimizi kalabalığın enerjisine bıraktık. O ana kadar ince ince atıştıran yağmur, sanki start işaretini beklermiş gibi aniden sağanağa çevirdi.
Bendeniz tedarikli CEO’nuz sırt çantasında gerekli yedek kıyafetleri taşıdığından bu durumu pek de umursamadım açıkçası.
Köprüye yaklaşana kadar manzara ve vereceği hisle ilgili pek bir fikrim yoktu... Ne zaman ki iki koca direği ve üstteki bağlantı noktasına asansörle çıkartılan fotoğrafçıları gördüm, işte o anda onca yağmur ve rüzgara rağmen bu havayı solumanın güzelliğini anladım.
Köprü yolunun karadan ayrıldığı noktada (hani arabanızı yavaşlatır kocaman demir bağlantı tümseklerinin üzerinden geçersiniz ya) ayaklarımın ucuna baktığımda, demirlerin arasından boğazın masmavi sularını gördüm. Leylan hanımla aynı anda çığlık atarak birbirimize baktık ve iki kadından başka kimseye anlamlı gelmeyen o cümleyi söyledik: “Ayy çok güzel diiiil miii!”
Ve yağmurla rüzgarın iyice şiddetlendiği köprü üstü yürüyüşümüze başladık. Fotoğraf çektirmek için aklına esen yerde (ve tabi ki hemen önümde) duran en az 15 kişiye omuz atarak, münasip köşelerde sağa çekip fotoğraf molası vererek (Leylan hanım emniyet şeridinden devam edelim lütfen) köprünün en az 3 noktasında farklı arkadaş gruplarıyla karşılaşıp bizi terk eden Serdar’ı arayarak, güle oynaya kocaman köprüyü geçtik...
Alp’in akıllı telefonundan kilometrelerimizi saydığı, şemsiyelerini gözlerimize sokmadan geçsinler diye etraflarından slalom yapmak zorunda kaldığımız gruplar arasında devam eden yürüyüşümüz, İnönü stadı önünde son buldu.

Göğüs numaralarımızı kaşelettikten sonra ve açlıktan bayılmadan hemen önce, bir kazık daha yedik güzel şehrimizden. Karaköy’de kendimizi yumurta ve sucuklara gömme hayalimiz, Kabataş’ta tramvayın çalışmadığını anlamamızla son buldu. 5 kişiyiz diye bizi almayan taksilere inat, muhtemelen 500 basamak çıkarak Cihangir’de Kaktüs’e vardık.
Sıcak ve sakin Kaktüs’te Leylan Yener sponsorluğunda ettiğimiz kahvaltının tadını uzun süre unutmayacağım.
Avrasya Maratonu Halk Yürüyüşü, toplamda 9 küsur kilometrelik muhteşem performansımızla sona erdi.

12 Ekim 2011 Çarşamba

10 Ekim 2011 Pazartesi
9 Ekim 2011 Pazar
4 Ekim 2011 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)