30 Kasım 2011 Çarşamba

28 Kasım 2011 Pazartesi

23 Kasım 2011 Çarşamba

22 Kasım 2011 Salı

"Köpek Silahtır" Kararını Kınıyoruz!




Köpeği silah olarak kabul eden Urla Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararı Yargıtay 2. Ceza Dairesi Başkanlığı tarafından da onandı. Böylece ilk kez bir köpek yasa içtihatlarına “silah” olarak geçti. Bu karar, köpeğin bir başkasının üzerine salınarak yaralanmaya neden olunan her olayda emsal olacak. Urla’da yaşanan olayda, Delal isimli sanık, babası ile tartışan bir adamın üzerine köpeğini saldırttı. Köpek, adamı basit tıbbi müdahaleyle tedavi edilecek şekilde yaraladı. Mağdurun şikâyetçi olmasıyla sulh ceza mahkemesinde yapılan yargılamada, köpeğin olayda kullanılış şekli silah olarak değerlendirildi ve sanık hakkında 3 yıl hapis cezası verildi. Mahkemenin kararına itiraz eden sanık avukatları, köpeğin silah olarak kabul edilemeyeceğini savundu. Ancak Yargıtay 2. Ceza Dairesi Başkanlığı mahkemenin görüşüne katılarak, köpeğin olayda silah olarak kullanıldığına karar verdi. (http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1070029&CategoryID=77)
Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi gereği bu durumdaki mağdur köpeklerin korunması gerekirken "silah" ilan edilmesi kabul edilemez bir karardır. Köpekler, sahiplerinin sesidir. Köpekleri araç haline getirenler sahipleridir, tıpkı çocukları dilendiren, hırsızlık yaptıran büyükleri gibi.
Bizler, yaşam hakkı savunucuları olarak;
Kendi özgür iradesiyle karar verme yetisi olmayan, sahiplerine itaat etmekten başka çaresi olmayan köpeklerin “silah” olarak kabul edilmesini kabul etmiyoruz ve kararı şiddetle kınıyoruz.

*Yazı Yaşam Hakkına Saygı sitesinden alınmıştır.

21 Kasım 2011 Pazartesi

Pazar Gezmesi

Dün CumhurK ile çıkıp Asuman Hanım ve Sibel'e doğum günlerini kutlamak adına ufacık tefecik sevimli birer küçük hediye alalım dedik.

Hedefimizde ise yazdığı yazılarla blog sayfalarında fırtınalar estirip milyonların beğenisini kazanan Marjinal arkadaşımız Nurdan'ın paylaştığı Kağıthane vardı. Orayı pek anlatmayacağım Nurdan çok güzel anlatmış :)
(Blog öneren blog'u da çok severim)

Cumhur'la Taksim'de buluşup önce İstiklal'in en güzel çayını içtik.
Mekan: Kahveci Mustafa Amca Jeans (Galatasaray Lisesini biraz geçtikten sonra sağ tarafta kalan Touristic Bazaar'ın içinden geçtikten sonra solda)




















Yorgunluğumuzu giderdikten sonra saldık kendimizi Tünel'den Galata Kulesi'ne doğru. Oradan da Karaköy'e geçtik. GPS kullanmak yerine Nurdan'la yaptığımız canlı telefon bağlantısı sonucunda hedefe ulaştık ve hediyelerimizi seçtik. Yolda karşımıza bir çok güzel (kız) çıktı ama ben en çok bunu beğendim.







O kadar koşuşturmacanın ardından acıkınca Somer'in tabiriyle ete doymaya gittik Unkapanı'na. Sur Kebapçısı'nın muhteşem Sac Tava'sıyla kendimizden geçip, başka bir yerde bulamayacağınız sıcak ve soğuğu bir arada hissettiren Sur Tatlısı ile havalanmaya başladık. Son durağımız ise daha önceden paylaşmış olduğum Metin Dayı'nın yerine gittik. Metin dayımız izinliymiş ama Mehmet Amca'nın da en az Metin Dayı kadar güzel yaptığı Türk Kahvesi ile atmosferden çıkıp uzay boşluğundaki yörüngemizde yerlerimizi aldık.

Bir haftasonu da artık benim için bir klasik haline gelmiş Unkapanı turuyla böylece geçmiş oldu. Akılda kalanlar ise güzel lezzetler, şahane Süleymaniye silueti ve Cumhur'un şahane pozu :)












































Flaş, Flaş, Flaşş...

ARZU'yu aldatırken görüntülenen AVİ kameralarımıza poz vererek "pişman değilim, arada değişiklik iyi oluyor. SUAT iyidir" diyerek gözden kayboldu.

17 Kasım 2011 Perşembe

Komik Can

Soru: Senin adın ne?
Cevap: NAN
Koltuğun üstündeki ütüler kocam Kadir'in marifeti. Her pazar gecesi yapıyor sağolsun... (erkeklere duyurulur [Kadir duymasin tabi])
Can komik çocuk, sepetin içinde oyalanıyor... ben çok güldüm, siz de gülün diye paylaşmak istedim ;)

Hain Telefon Kurbanını Nasıl Kandırdı?

Yer: Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi
Kurban: Eray (the hamile) Çoşan

Vaka: Masum kurban bir toplantı için ofisten çıkar... Yağmurlu, kasvetli ve gürültülü İstanbul gününde cep telefonunu bulmak için çantasını karıştırır. Ve hain telefon, kurbanını en zayıf noktasından vurur...

Siz siz olun!

Çantanınıza cep telefonu kılığında sinsice sızacak masa üstü telefonlarına karşı gözünüzü dört açın, uyanık olun.

Aksi taktirde hepinizin fotoğrafını çeker, bloga koyarım, acımam! :)

14 Kasım 2011 Pazartesi

Deniz






Ders çalışmamak için türlü bahaneler 1: "bloga fotoğraf koymuyorum ne zamandır?" bu cümle, iç sesiniz olunca mümkün değil ders çalışılmaz.

Bu postun başlığını da MPN'nin şahane "Deniz"lerine armağan etmek isterim :p



Nikah Koleksiyoncusu

Bu sene nikah dairelerinde çektirdiğim fotoğrafların sayısı, ilk kişisel sergimi açabileceğim çoğunluğa ulaşmak üzere...
Koleksiyonuma yeni eklediğim parça da, Marjinal'in kasadan sorumlu devlet bakanı yardımcısı Hasan'ın dünkü nikah fotoğrafı oldu.
Fotoğraf karesine zor sığacak kadar çok Marjinalli katılımı sağlanan nikahta, muhasebe departmanına yakışır çoklukta takının pırıltısı gözümüzden kaçtı sanmayın. (Hasan dönüşte bu yazıyı okuyan herkese bi yemek ısmarlarsın artık...)
Kendisine bir ömür boyu mutluluklar diliyor, geride kalan bekarları unutmamasını temenni ediyoruz.

11 Kasım 2011 Cuma

Yarım Dünya İken:)

Denizk'cım hamilelik fotoğrafımı görmek istedi, ben de hemen o günlere gittim ve birkaç tane yüklüyorum.

Denizcim, uzun süre sonra şirketin ilk hamilesiydim ve çok eğlenceli geçmişti o dönem. Bol bol foto çekimi (sana maille ayrıca göndereceklerim de var:), veda partisi (doğuma 10 gün kala pek güzel oynamıştım valla), göreceğin gibi kızların karnıma yaptıkları müdahaleler falan filan...

Çok keyifli bir 9 ayın üzerine, 3.5 sene geçti bile! MPN'li olmak, her gün aynı ruha sahip insanlarla olmak çok güzel. Bu dostlukların hep varolacağını, hem iyi hem de kötü günde yanında olacağını bilmek çok güzel, hep söylediğim gibi bu ruhu hissedenler ne kadar şanslı olduklarını da biliyorlar...














10 Kasım 2011 Perşembe

Muhteşem Çift




End of Yearning

Bayramda Porter Novelli New York ofisindeki bir arkadaşımızın yönlendirmesiyle dünya turu için Porter Novelli'deki işinden ayrılan ve İstanbul'u ziyaret eden Ben Stein ile tanıştım.


Aslında esas amacı ofisi ziyaret edip, tüm ekiple tanışmaktı ancak hepiniz tatildesiniz:) Kendisine ben eşlik ettim ve gerçek İstanbul'u gösterdim. Gözünüz arkada kalmasın.


Ben Stein gittiği gördüğü yerleri End of Yearning isimli blogunda paylaşıyor. Baya bir yok katetmiş. Hatta Klimanjaro'ya bile tırmanmış.


Bir de Youtube'da video blogu var. Ona da buradan ulaşabilirsiniz.

2 Kasım 2011 Çarşamba

Boş Koltuk

Asuman Hanım, yerinizde gözü olanlar var, bu aralar koltuğunuzu boş bırakmaya gelmez! :))

What Will We Do With a Drunken Sailor?

What will we do with a drunken sailor? Early in the morning!



Drunken Sailor
Kompozisyon: Serdar Buhan
Fotoğraf: Tamer Küçükceran